9

656 57 27
                                    

"Hey Mark, ne yapıyorsun orada?"

Bir kaç dakika içerisinde Mark dönmeyi hedeflediğinde Jeno ayaklanmış Mark'ın peşine koşmuştu. Demin olanları görmesinden korkuyordu.

"Hiç öylesine geziyordum."

Haechan'da yanlarına geldiğinde Jaemin'de sırıtarak gelmişti. Dudaklarına bakılırsa Mark hışırtı çıkarmasaydı öpüşmeyle kalmayacağı belliydi.

"Ben dolaşacağım bir kaç saat sonra gelirim."

Mark elleri cebinde yanlarından ayrılırken Jeno ne oldu der gibi Haechan'a bakmış, Haechan da omuz silkmışti.

"Bilmiyorum, ona takılacağım."

Haechan gizli gizli Mark'tan habersiz Mark'ın peşine adımlamaya başladığında yol boyu Mark'ın oflamasına şahit olmuştu. Arada ingilizce bir şekilde sayıp sövüyordu. Haechan ise arada ofluyor arada kıkırdıyordu. Çünkü ona göre Mark'la olmak hem sıkıcı hemde eğlenceliydi.

Bir saat sonunda Mark arkasından gelen yaprak hışırtılarını merak etmiş, arkasını dönerek Haechan'la burun buruna gelmişti.

"Ne yapıyorsun burada?"

Boyları birbirlerine yakın olduğundan aralarında çok çok az mesafe vardı.

"Öpsene beni, bugün son gün."

"Ne diyorsun?"

"Ne anladıysan onu diyorum, öp beni işte."

Haechan Anlatımı;

Ellerim cebimde Mark'ın dibinde beni öpmesini bekliyordum. Ben de onu öpebilirdim ama onun avuç içlerini yanaklarıma kondurup çekip öpmesi her şeye bedeldi. Bakın her şeye.

"Seni öpeceğimi nereden çıkardın? Hem ben birinden hoş-"

"Sen birinden hoşlanıyorsun, ama sözde en yakın arkadaşında benden hoşlanıyordu ve sırf sana inat olsun diye de Jaem'i öptü."

Bu cesaretim nereden geliyordu bilmiyorum ama yarın Mark ile okulda karşılaştığımızda yüzüne dahi bakamayacağımı biliyordum. Sadece anlık bir hevesti işte.

Bir kaç dakika boş boş birbirimize bakmanın sonunda ben dayanamamış kollarımı Mark'a uzatarak iki elimi de ensesinde birleştirip dudaklarına uzanmış ve yapabildiğim en yavaş şekilde usul usul onu öpmüştüm.

Beni ittirme şansı vardı, hatta belki beni yumruklayıp ormanın ortasında bırabilirdi ama tam tersi ellerini belime yerleştirmiş pozisyonu değiştirirerek beni arkasındaki ağaçla arasına almıştı. Ellerim birbirinden çözülüp ceketinin içinden omuzlarına sonra tişörtünün içinden çıplak omuzlarına ulaştığında onunda elleri tişörtümün altına girmişti ama ben bunun devamını getirmeyecektim.

"Duralım şimdi."

Uzaklaşıp nefesimi düzene sokmak istemiştim. Derin derin nefes alırken o dediklerimi umursamayıp boynuma küçük öpücükler kondurmuştu.

"Öpücüğün etkisinin 10 gün sürdüğünü söylemiştin. Bugün sana dokunursam bunun etkisinden 10 yıl çıkamayacağından mı korkuyorsun?"

Boynumda dudaklarının gerilmesinden sırıttığına emin olmuştum.

"10 yıl etkisinden çıkamamak yerine 10 yıl boyunca her gün bu hissi tatmayı hedefliyorum biraz. Daha zamanı var."

Onu kendimden uzaklaştırıp yüzüne baktığımda ısırmaktan şişirdiğim dudakları gözüme çarpmıştı ve son son diye düşünüp son bir öpücük bırakıp ağaçla arasından çıkmıştım.

"Hadi gidelim, açım zaten."

Ertesi Gün;

Eve geldikten bir kaç saat sonra kalkıp okula gitmek zorunda olmak beni fena bir şekilde geriyordu. Yani dün bir şeyler olmuş olabilirdi ama demiştim ya bugün yüzüne bakamam diye.

15 dakika içinde hem evden çıkıp hemde okula vardığımda her zaman ki yerinde kolidorda bekleyen Mark'la inadına göz göze gelmiş sonra da sınıfıma girerek günün sonuna kadar dışarıya çıkmamayı hedeflemiştim. Öyle yapmıştım da.

"Haechan boynun neden morarık?"

"S-sivrisinek o ya.."

Jaemin kıkırdayıp söze başlayacakken ders ortasında konuştuğum için çok sevdiğim öğretmenimiz beni dersten atmış Jaemin'de uslu öğrenci mooduna girmişti. Şimdi ona ceza vermiştim tüm dağıttığım çantayı o toplayacaktı.

Kolidorda boş boş durmak yerine kantine girmeyi kafaya koymuş merdivenleri adım adım atlarken bir anda boş depo gibi bir alana çekilmiştim. Burası çiftlerin genelde öğretmenlerden gizli takıldığı yerlerdi. Ne zaman bu kapının önünden geçsem üstünü düzelterek çıkan çiftleri görürdüm.

"Beni getirdiğin yer burası mı yani?"

Eski masanın üzerine oturmuş dışarıyı kontrol eden Mark'ı izlerken konuşmuştum.

"Tüm gün benden kaçan sensin. Oysa dün öpende sendin. Ama neyse bana başka çare de bırakmadın."

"Pekala, ne konuşacağız?"

Bana doğru adımlayıp yanıma oturmuş ve bana dönmüştü.

"Bana yardım edeceksin."

"Hangi konuda?"

"Jeno konusunda. Biliyorsun, Jeno çok yakınımdır ve her zaman arkamdan iş çevirir."

İroniyle söyleyip bana dönmüştü. Şu an onu çekip öpesim vardı.

"Yani, takılıyor gibi yapacağız peki benim bundan çıkarım ne?"

"Ne istersen Lee Donghyuck. Ne istersen verebilirim sana."

---
Selaaaaam!
Mark gibi bi boyfriende ihtiyacım var aga

on gün etkisi, markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin