Jeno veya Jaemin'in yaptığını düşünenler var :") sebeplerini açıklayın bakalım.
"Donghyuck, bana bir şans ver."
"Jeno, bunları konuşmak istemiyorum. Hayatım ellerimden kaydı ve kesinlikle tek derdim sevgili bulmak değil."
Kendime gelmek için yeni boyattığım saçlarımla oynuyor, karıştırıyordum. Mark aklıma takılıyordu. Dün, bana her şeyi ispatlayacağını söylemişti. İtiraf etmek gerekirse bana ne kötülük yaparsa yapsın onu yanımda istiyordum aşık olmak bu muydu yani?
"Biliyorum onun arkadaşıyım diye bana şans vermiyorsun."
Kast ettiği 'onun' kişisinin Mark olduğunu anlar anlamaz göz devirmiştim.
"Jeno git sevgilinle takıl."
Cebimde kalan son paramı da kahveme ödemiş ayaklanıp evime doğru yürümeye başlamıştım. Babamdan nasıl ücret isteyeceğimi ve okuldan atıldığımı nasıl söyleyeceğimi bilmiyordum. Telefonlaşıyor hal hatır soruyor kapatıyorduk.
"Donghyuck neredesin sen?"
Jaem, beni görür görmez yanıma gelmiş sımsıkı sarılmıştı. Bende ona sarılmış ve 5 dakikanın ardından eve girmiştik.
"İnanamıyorum nasıl yapar bunu ya!"
"Sana olan aşkından Jeno'yu kötülemek istemiş olabilir."
"Böyle kötü birisi bana aşık olmasaymış keşke."
Jaem, Mark'ı kötülerken onu dinliyor başımla onaylıyordum onu. Dünden beri bir saniye olsun onu görmemiştim. E tabii, suçsuzluluğunu Jeno'ya yıkma peşindeydi.
"Ben şimdi gitmeliyim, ama bir telefonuna bakar gelirim tamam mı?"
Jaem iki yanağımı öpmüş beni evde yalnız bırakırken, ben ise bir dizi açmış ve onu izlemeye başlamıştım.
Yarın için bir iş bulmam gerektiğini düşünüyordum. 1 hafta içerisinde gereksiz harcama yapmıştım ve yarın tekrardan Jaehyun Hyung'un kafesinde çalışmam gerekiyordu.
Jaehyun Hyung'un kafesinde her zaman boş tek kişilik bir eleman açığı olurdu benim için. Bu yüzden iş arama gibi bir zahmete girmiyorum.
"O zaman yarın gel ve tekrar başla Donghyuck."
"Teşekkürler Jaehyun Hyung."
"Ne demek."
Dün gece aldığım bir nevi küçük iş haberinden sonra uyumuş ve bugün için erkenden kalkıp giyinip evden çıkmıştım. Jaehyun Hyung'un kafesi benim evime 2 dakika kadar uzaklıktaydı. Bu yüzden yola para harcamıyor, genelde birikim yapıyordum.
İşimin başına yani kasaya geçtiğimden beri okulda muhattap olmadığım kadar insanlarla bir gün içinde muhattap oluyor yüzümü asmamaya çalışıyordum. Ama zaten moralim okuldaki olaylardan dolayı bozuk olduğundan olabildiğince gülmeye çalışıyordum.
"Bir tane soğuk kahve alabilir miyim?"
"Siparişi yan taraftan-"
"Hyuck?"
"Beni okuldan attırdığın yetmedi, buradan da mı attıracaksın?"
"Hyuck, dinle beni. Bulmama çok az kaldı. O kamera-"
Jaehyun Hyung'u görür görmez kaşlarımı çatmayı kesmiş gülümsemiştim.
"Lütfen yan taraftan siparişinizi verin beyefendi."
"Konuşmama izin vermezsen, rezil olacaksın. Belki de işinden bile kovulursun."
"İşim var."
"Molanı beklerim."
Mark cam kenarı bir yere otururken Jaehyun Hyung önlüğünü takıp yanıma gelmişti.
"Ne içecekmiş?"
"Zıkkım."
"Ne?"
"Soğuk kahve alacakmış Hyung."
Saatler saatleri kovaladıkça Mark yerinden kalkmayıp benim olduğum tarafa doğru bakarak 5 bardak kahve içmiş ve sipariş vermeye devam etmişti. Asla pes etmemiş ve gitmemişti.
"Aranızda ne geçiyor bilmiyorum ama seni bu kadar beklediğine göre sanırım konuşmanız gerekiyor."
"Uğraşmak için yapıyor işte."
Adının Renjun olduğunu öğrendiğim sarı saçlı çocukla sohbet ederken bi anda beni kasa dışarı atmış ve yollamıştı.
"Sen git, ben 5-10 dakika seni idare ederim."
"Emin misin?"
"Git, git!"
Renjun'un ısrarı üzerine etrafı kontrol etmiş sonra hemencecik masaya oturmuştum.
"Anlat hadi."
"Bugün de çok güzelsin."
Gözlerimi devirip oflamış, Jaehyun Hyung'un gelip gelmediğine bakınmıştım.
"Bu lafları ben değil, salak eskilerin yer Mark Lee. Hadi anlat ve git."
Başını iki yana sallamış kahvesinden bir yudum almıştı.
"Otel odasına kamera önceden koyulmuş ama kişi kendisi koymamış adam tutmuş."
"Baya iyi yalanmış, Mark Lee. Sen böyle atıp tutuyorsun ama salladıkların çıkmazsan ne yapacaksın?"
Dirseklerimi masaya dayamış öyle konuşmuştum.
"Bence dün bana inanmadığın ve araştırtmak zorunda kaldırdığın için hazırlanmaya başla. Bunu yapan kim ise onu bulduğumda bana ödeyecek bir borcun var."
"Beni kukla olarak kullandığına say, bence borcumun kat ve katını ödedim. Sana zaman harcayarak. Ve ayrıca artık görüşmemizi gerektiren durumlarda kalmadı. Suçlu kimse bul ve cezasını keselim. Sonra da görüşmeyelim. Şimdi gidiyorum, delil bulana kadar bana ulaşmaya çalışma."
Ayaklanmış geri kasaya ilerlemiş, Renjun'a teşekkür etmiştim.
"Erkek arkadaşı var mı?"
"Bilmem, pek samimi değiliz."
Doğruya doğruydu. Öpüşüp, şevişmekten başka bir şey yapmamıştık.
"Benim için öğrenir misin? Tatlı çocuğa benziyor."
"Tercihi kızlar- yani, hetero yani eşcinsellerden nefret ediyor, öyle."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
on gün etkisi, markhyuck
Short Storyfullsun; biliyor musun, bir öpüşmenin etkisi 10 gün sürüyormuş ohcanada; yani? ...