24

405 40 3
                                    

"Günaydın, hadi okula geç kalacağız!"

Sanki iki gün önce yağmurun altında öpüşen sonra da bunu devam ettiren kişilerden biri ben değilmişim gibi onu görür görmez yüzüm kızarmıştı. Sevgili olarak bu ilk okula gidişimizdi, sanırım bu yüzdendi.

"Nereye gidiyorsun?"

Beni durdurup ben bir şey soramadan yanaklarımdan tutmuş dudaklarıma önce minik minik öpücükler sonra da daha fazlasını hediye etmişti. Evet, sabahın 7.30'unda kargalar bokunu yememişken biz sokak ortasında öpüşüyorduk. Ah, güzel kalbim sanırım sonsuza kadar böyle yaşayacaksın.

"Dün küçük bir notla kaçıp gittin resmen. Telefonu da almamışsın yanına anneni de arayamadım. Kendini özlettin bana."

Daha sonra da sımsıkı kollarını bana sardığında bende ona sarılmıştım sımsıkı.

"Uykum geldi şimdiden."

Kokusuyla mayışmıştım. Mark'ın soft ve mentol karışımı bir kokusu vardı ve erimeme sebep oluyordu resmen.

"Al bak bu telefonu itiraz istemiyorum, özlüyorum seni."

Kendi telefonunu bana vermişti. Normalde dün telefonumu yaptırmaya götürecektim ama Mark'ta kaldığından unutmuştum. Anlaşılan sım kartımı da telefona takmıştı.

"Pekala, sonra öderim ücretini."

Beni dinlememiş kolunu omzuma atmıştı. Ve ikimizde okula doğru yürümüştük. Okula girdiğimizde bize şaşıranlar bizim için alkışlayanlarda vardı. Kesinlikle bana nefretle bakan bile vardı. Özellikle Mark'ın toplasak 3 kere görüştüğü kız.

Sınıfa girdiğimizde lisenin son haftası olduğu gibi serbest kalmıştık. İsteyen okuldan çıkabilirdi bile.

"Mark, okuldan çıkalım mı?"

Size yemin ederim lisede görüp kusacağım şeyleri Mark'la yapıyordum şuan. İlk gün olduğundan mı bilmiyorum ama içimdeki sonsuza dek onu izleme isteğimi bastıramıyordum. Sadece aptal bir gülümsemeyle suratını izliyordum.

"Yani okuldan çıkıp ne yapmak istersin?"

"Bilmiyorum bu dışarı çıkışımız farklı olacak galiba, o yüzden vakit geçirecek şeyler bulabiliriz bence."

"Farklı derken neyi kast ediyorsun."

"Ya oyun oynama benimle!"

Kıkır kıkır gülüyorken koluna hafifçe vurmuştum.

"Bana sevgilin olduğumu belli etmen gerekmez mi?"

"Mark benimle gelecek misin yoksa gelmeyecek misin?"

Ayaklanmış çantamı alarak çıkışa ilerlemiştim.

"Tamam, tamam geliyorum."

Eli elimde ikimizde okulun çıkışına ilerlerken görmememiz gereken kişiyi görmüştük evet Jeno'yu. Görmezden gelmeye çalıştığımızdaysa önümüze geçmişti.

"Donghyuck bak b-ben, kötü niyetim yoktu ben yaymadım bile."

Ben ne yapacağımı bilemiyor öylece Jeno'ya bakıyorken Mark sanki Jeno orada değilmiş gibi beni öpmüş ve gülümsemişti.

"Hamburger mi yesek? Canım çok çekti, hadi gel."

Beni bir nevi peşinden sürüklemiş, önümüzden geçen taksiyi durdurup önce benim binmemi bekledikten sonra kendiside binerek benim genellikle her zaman gittiğim kafenin adını vermişti. Yol boyu telefonuma mesajlar gelmişti bende sesini kısmıştım. Önemli olduğunu sanmıyorum, kesinlikle Jeno'ydu.

Ama açmayacak, moralmizin bozulmasına izin vermeyecektim. Zaten ne zaman ne olacağımızı bilmiyorduk, güzel anılar biriktirmek istiyorum ben.

---
kısa oldu biliyorum, ama elimden bir şey
gelmedi bu arada yeni luwoo yazdım🧡
Sayfamda bulabilirisniz bu arada 3k için çok öpücüklerrr

on gün etkisi, markhyuckHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin