'34

53 4 6
                                    

İkinci bölümü de atayım dedim, keyifli okumalar 🌼

------

[34]

"Fulya?" diye konuşan Hale oldu. Fulya yanıma oturup bakışlarını kendisine seslenen eski arkadaşına çevirdi. Fulya olaydan sonra kendileriyle konuşmayı kesmiş. Derin bir nefes aldığında dudaklarını araladı ama konuşmasına engel olan ses Didem'den geldi. "Senin ne işin var burada?"

Fulya gergince ellerini ovuşturduğunda araya girdim. "Anlatacakları var." Didem sertçe bana döndü. Gözleri aleve bulanmıştı. "Siz ne haltlar karıştırıyorsunuz?" diyerek ayaklandığında bağırarak konuşmuştu.

Gitmeye kalkacaktı. Çünkü neler olacağını tahmin edecek kadar akıllı bir kızdı. Kolundan tutup durdurduğumda kurtulmaya çalıştı. Büründüğüm masumiyet tuzla buz olduğunda kolunu daha da sıktım. Canı acıdığı için kısık sesli çığlık attı, dişlerini sıktı. Masaya doğru itekledim. "Otur şuraya." Kolunu ovarken oturduğunda ben de yerime geçip oturdum. Ellerimi masanın üzerinde birleştirip bakışlarımı Fulya'ya çevirdim. "Az önce bir soru sormuştunuz?"

Konuştuğumda Tugay'ın bakışlarının masada olduğunu gördüm. Didem hâlâ dik dik bakıyordu. Hale bakışlarını ben hariç her yerde dolaştırıyordu. Serkan ise yanımda tepkisizce bekliyordu. "Çarpanları polisler bulmadı ama," duraksadım. Didem'in gözlerinde pişmanlık görmek istedim. Yoktu. "Buradaki herkes biliyor."

Ve Fulya anlatmaya başladı. "O gün Didem, Hale ve ben arabadaydık. Araba Didem'in babasının arabasıydı, bu yüzden arabayı Didem kullanıyordu. Bundan bir sene önce falandı. Arabayla sokakta dolaşırken hiçbir şeyi görmüyorduk. Didem arada hızlanıyordu. Bizim lisenin olduğu sokaktan geçerken Didem yavaşlamadı," Didem konuşmasını engellemeye çalıştı ama Fulya devam etti.

"Araba bir şeye çarparak durdu. Arabadan inebildiğimde yerde yatan kızı gördüm, Berfin'i. Hale ve ben polisi aramak istedik ama Didem'in ehliyeti olmadığı için bizi engelledi, bir şeyler söyledi ama hatırlamıyorum. Sonra Tugay geldi, Didem aramıştı galiba. Bizi başka bir sokaktan taksiye bindirip gönderdi. Sonrasını bilmiyorum. Bize bir şey olmadı ama, " cümlesini ben tamamladım, Didem'in gözlerine bakarak. "Birinin hayatını mahvettiniz."

"O kişi benim kardeşimdi. İkiz kardeşim sizin sorumsuz ve bencilliğiniz yüzünden bu hale geldi." Hale'nin ağladığını duydum. Didem, "İsteyerek olmadı." dediğinde kendimi tutamayıp bağırdım.

"Ama oldu. Bunda hepiniz suçlusunuz. Saklayan, çarpan herkes suçlu."

Hale konuştu. "Cansu, o iyi mi?" Cevap vermedim. Onları vicdanlarıyla baş başa bırakmak istedim. "Sizi polise de şikayet edebilirdim ama paralarınızla çıkarsınız," hepsine nefretle baktım. "Birazcık utanmanız için yaptım, ne kadar iğrenç olduğunuzu bilin diye yaptım. Ama boşunaymış, bunu yanınızda olduğu süre boyunca anladım." 

Son kez tüm nefretimi kusmak istercesine sesimi yükselttim. "Kendi pisliğinizde boğulun."

Kafeden çıktığımda uzun sürenin dolmuşluğuyla gözyaşlarıma engel olamadım. Sokağın sonuna doğru ilerlerken bir ses duyuldu. "Cansu, dur lütfen?"

*

Neredeyse her şey ortaya çıktı, ne düşünüyorsunuz? Yorumlarda bekliyorum...

İnstagram: ervanurunkalemi

𝐊𝐈𝐑𝐈𝐊 𝐊𝐀𝐋𝐏𝐋𝐄𝐑 ᵀᵉˣᵗⁱⁿᵍ (ᴛᴀᴍᴀᴍʟᴀɴᴅı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin