'38

49 4 5
                                    

Keyifli okumalar...

------

[38]

Okuldaki kantinde tek başıma oturuyor, kahvemi yudumlarken yağan yağmuru izliyordum. Üzerimdeki bakışları hissediyordum. Herkes tek başıma olmama anlam verememiş gibiydi. Kantinin diğer ucunda Didem oturuyordu. Ne Serkan ve Tugay ne de Hale o günden beri yanında değildi.

Aralarının bozulmasını normal karşılıyordum çünkü gerçek arkadaş değillerdi.

"Merhaba." Masanın başında duran kişiye baktığımda Tugay'ın dalga geçmeye çalıştığı kız olduğunu gördüm. İlk defa bu kadar içten gülümsediğini fark ettim. Sandalyeyi işaret etti. "Oturabilir miyim?"

Başımla onayladığımda tam karşımdaki sandalyeye oturdu. Dalgalı saçlarını sırtına attığında bakışlarını Didem'in olduğu yere çevirdi. "Hepiniz yan yana olurdunuz. Bugün ne değişti?"

Elimdeki bardağı masaya bıraktığımda ona bir bakış atıp Didem'e bakmaya başladım. "Öyle olması gerekti."

Bana döndüğünde, "Sorulan sorulara hep böyle mi cevap verirsin?" dediğinde cevabım gecikmedi. "Her şeyi merak mı edersin?" Başını masaya eğdiğinde çekingenliğinden dolayı üstüne gitmedim. Kahveyle yemek için aldığım bisküvinin paketini açtığımda kendim almadan karşımdaki kıza uzattım. Bakışlarını bana çevirdiğinde çekingenliği sürüyordu. Uzattığım pakete baktığında tekrar uzattım. "Kolum ağrıdı."

Tepkime güldüğünde bir tane alıp elini geri çekti. Masaya bıraktığımda ben de yemeye başladım. Kantindeki kalabalığa göz gezdirirken karşımdaki kızın bana baktığını hissettim. "Adın ne?" Sorumla afalladığında kısa süreli bekleyişin ardından cevap verebildi. "Necla."

"Güzel isim," ona baktım. Teşekkür eder şekilde gülümsedi. "Sen adımı sormayacak mısın?"

Güldü. "Adını biliyorum Cansu." Bilmesi normaldi. Alayla güldüm. "Okulun popülerlerindenim de haberim mi yok?"

Tekrar Didem'in olduğu yere baktığında, "Onlarla takılıyordun, o yüzden." dedi. Herkes onlardan rahatsız oluyordu, tahmin edebiliyordum. "Onlardan kimsenin çekinmesine gerek yok artık."

"Neden öyle söyledin?"

"Bir daha bir araya geleceklerini sanmıyorum ve tek başına bir şey yapamazlar."

Daha fazla soru sormaması için konuyu değiştirdim. "Hangi sınıftasın?"

"C şubesindeyim." Sayısalcıydı demek ki, çalışkan bir tipe benziyordu. Öğle arasını bitiren zil çaldığında Necla'yla olan sohbetimiz de son buldu. İkimiz de ayaklandığında bizim sınıfların olduğu kata beraber çıktık. İyi bir kız olduğu belliydi.

Ayrıldığımızda kendi sınıfıma girdim. Tek başıma oturduğum sıraya yerleştiğimde yan tarafıma baktım. Serkan bugün okula gelmemişti. Benim onunla karşılaşmayı istemediğimi düşünüyor olmalıydı. Onun sırasına bakmayı kestim ve önüme döndüm. Hoca geldiğinde derse başladı ama ilk kez dinleyemedim. Kalbimde tuhaf bir sızı vardı, sızının neden gün yüzüne çıktığını anlamıyordum.

O hatalarını cesurca üstlenmiş ve pişmanlığını dile getirmişti, peki ya benim hatalarım n'olacaktı? Kardeşime yaptıklarının hesabını sormak için onların yanında yer alırken Serkan'ın duygularını kullanmamış mıydım? Her gün yanımda olan insana her dakika sırt çevirmiştim. Başımı sıraya koyduğumda onun olduğu tarafa döndüm, onu hissedebilecekmiş gibi parmaklarım oraya uzandı. Pişman mıydım? Hem de çok... Hiçbir kötülüğü hak etmeyecek tek insan belki de Serkan'dı. Onun sırasına biraz daha yaklaştım. O da böyle yatar ve uyurdu. Uyurken ki masumiyeti aklıma geldiğinde gülümsedim. Bugün bir ilki daha gerçekleştirmiştim, o burada olmasa da onun için gülümsemiştim.

*

İnstagram: ervanurunkalemi

𝐊𝐈𝐑𝐈𝐊 𝐊𝐀𝐋𝐏𝐋𝐄𝐑 ᵀᵉˣᵗⁱⁿᵍ (ᴛᴀᴍᴀᴍʟᴀɴᴅı) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin