Yeni bir külotu indirmek...

428 1 0
                                    

Yeni bir fethe yelken açmak mıydı, diye kendime sormuştum bittiğinde. İnmişti...Gizem sona ermişti ve kendi için anlamlı gözlerle bana bakıyordu. Mutlu olmadığını söyleyemezdim gözlerinde gördüğümden. Mutlu etmek için anlamlı bir çaba mıydı bilmiyorum ama ben mutsuzdum ve yalnızdım o anda. Kendimi soğuk sokaklara atmaya cesaretim olsaydı yapacağım ilk şey bu olacaktı. Daha kötü olur muydu emin değilim. Oynamak istemiyordum, akşam boyunca hiç oynamamıştım zaten ama o anda sanki kendimden başka biriymişim gibi geliyordu. O sanrıdan kurtularak tekrar kendim olmak, kendi yalanım hissi yaratan şeyden kurtulmak istiyordum yeni bir yıkıntı bırakmadan. Birden bir şeyler olmasını bekler haldeydim, olmasını beklediğim şeyin ne olduğunu bile bilmeden.

İyi davranmıştım. Ona hiç kimsenin davranmadığı kadar iyi davranmış ve özel hissettirmiştim. İlk buluşmamız için fazlasıyla özenliydi ve salt önemsendiğim için güzel karşılıklar almayı hak ettiğine inandığımdan olmalı ona olan jestlerim. Beraber yediğimiz yemekte yaşamın neresinde durduğunu anlamaya çalıştım cümlelerinden. Ters giden bir şeyler vardı ama kontrol elimde değildi. Oyunun ev sahibi olmadığımı açıklıkla görebiliyordum. Çok zeki değildi, birikimli biri olduğunu da söylemek zor. Ama nedenini hala bilmediğim şekilde duruma hakim olamıyordum. Adeta her şey benim için hazırlanmıştı, o benim için vardı. Gördüğümü biliyordu. Kolay bir tablonun renkleriyle doluydu her şey. Kolay yürünecek bir yolu hazırlıyordu bana. Her şey fazlasıyla kolaydı. Dünya üzerindeki her şeyin çok kolay olduğunu düşünmeni sağlayacak kadar temiz ve tozpembe. Kolay olan yolu yürümeyi pek tercih etmemiştim daha önceleri, hatta ilginç bulmamıştım ve zor olan bir şeyi kolaylaştırarak ilerlemiştim. Her şey farklı gelişiyordu.

Hayatından daha önce geçmiş erkekleri dinledim, karşımdaki kadına baktım ve onların karşımda oturan kadına ne kadar yabancı olduklarını düşündüm. Yine de bir şekilde yaşamın onları bir araya getirmiş olduğunu, ortak yaşanmışlıkları olduğunun da farkındaydım. Daha o anda neden orada olduğumu sormaya başlamıştım kendime ve tüm gece telefonum hiç çalmadı. Bir yerlere gitmek zorunda kalmadım. Adım adım sona yürüdüm, bir şekilde adımlarımı da ona uydurarak. Kaybedeceğini baştan bildiğin bir oyunu sürdürmek gibiydi.

Güzel kadındı. Ancak gördüğümün anlık bir aldanışı değildi yaşadığım. Hatta çoğu zaman görmüyordum bile. Yalnızlığıma bulduğum bir kapaktı. Karmaşık bir bütünü süslüyordu sadece. Çaresizliğimin resmiydi. Bunu hiç göremedi. Derinlere bakmayı öğretmemişti benden önce gelenlerin hiçbiri. Benimse derinlerde görebildiğim hiçbir şey yoktu. Ben de yapmadım. Düşünceler aktı, gitti. Gecenin derinliklerinde şehvetli çığlıkları yankılandı. Güneş yeni bir güne doğdu ve yeni bir gece geldi arkasından. Gittim, o da gitti. Bir daha aynı hissetmedim.

İçgüdüselHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin