Popüler kültür bir şeyi fısıldar ve kitleler içinden ona doğru akım başlar. Farkediş yaratır bazen yine de. Yaratılışa ters değil aslında kadının teslimiyeti ancak sorun teslim odağındaki erkeğin liyakati. Fiziken, madden ya da aklen orantısız bir tablo nadir görülen bir durum. Erkeğin sorgulanamaz bencil doğasına bu eğilimin montajı ciddi bir ayrım yaratıyor mottonun ruhu ile. Öyle ya erkek komuta etme şemsiyesi altında kadının sığınmış hassas duygularını gayet utilize edebiliyor. Buradan şunu anlıyoruz ki, itaatin kaynağı aslında şiddet değil güç farkından doğan derin samimi bir şefkat. Yoksa erkeğin pervasız görünen tavırlar ile ilk andan itibaren tanımadığı potansiyel subje üzerinde komutlar yağdırması gülünç oluyor.
Ayrı bir başka boyutu daha var bunun kadın tarafında. Feminist demek çok doğru olmaz keza neredeyse tüm sosyal hakların erkekle eşitlenmesi ile talepleri kaybolup tarihe gömülmüş bir akımdan bahsediyoruz. Kadının özgürleşmesi vurgusunun güçlendiği bir çeyrek yüzyıl yaşadık yeni sağ yaklaşımının dünyaya hakim olmasıyla birlikte. Bunun içinde giyimden başlayan ve ucu bucağı açık pekçok talebin kadının özgürleşmesi sloganı adı altında, aslında erkek dünyasına hitap eden bir rahatlığın açıldığı ve gittikçe de genişlediği bir süreç var. Kabul etmek gerekir ki kadın bunu talep ediyor. Konumuz bu değil, keza uzun bir polemik çıkar bundan. Kadının özgürleşme talebi, sosyal anlamda güçlü olma arzusu ve birey olarak kabul edilme isteği bir yana dursun, kapalı kapılar ardında da tırmanan, erkeğin doğasına yüklenen güç, kadına hakim olma ve o şemsiye altında korunma arzusu, bunlara ek olarak da kadının görmeyi/göstermeyi umduğu değişik derecelerdeki acı, telimiyet ve aidiyet gibi kavramlar. Bu, erkeği merkezleştiren, mutluluğunu erkekten ve onun elinden alan kadının hikayesi aslında.
Tezat değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçgüdüsel
RandomBakmak ve görmek. Biz ikisini de yapmıyoruz artık okuyucu. Ne bakıyoruz, ne görüyoruz. Gördüğümüzü sandığımız kendimiziz ama kör olduğumuzu bile farketmediğimiz şizofren bir devinim içinde savruluyoruz. Biraz tebessüm ettirecek, hafif bir okumaya ha...