İçgüdüsel

Korku

Korku üst düzey bir uyarıcıdır.

Yüzleşmekten korktuğumuz şeyler vardır, bunu yeri geldiğinde bir şekilde aşarız. Kendi içimizde ve kimi zaman sessizce. Bu ağır da olsa kolaydır. Yüzleşme kendimizledir çünkü. Tribün de oyuncu da oyun da kendimizizdir.

İçimizde sakladıklarımızın insanlarla aniden karşı karşıya kaldığı, adeta çıplak gibi kalakaldığımız savunmasız anlar ise korkunçtur. Korku ve utanç sarar bir anda tüm bedenini. Arka bahçesi olan ve bunu büyük dikkatle saklayan herkes bilir ki çitlerde rüzgarın açtığı bir deliği kapama çabası o kadar yoğun ve güçlüdür ki, bir anda tüm aklın, bedenin bunun için düğmeye basılmışçasına birden harekete geçer o delik oluştuğunda. Elinde olan tüm imkanları kullanırsın mahremiyeti tedarik namına. Peki ya koşullar tamamen senin kontrolün dışındaysa ne yaparsın?

Bir kadın tanıdım, evli ve tipik bir aile sahibi, kariyeri olan güzel ve akıllı bir kadın. Patronu ve müdürleriyle iş gezisine gidiyor bir gün şehir dışına. Uçakla. İş koşturması gün sonunda bittiğinde, kendisi için fırsat yaratıp alışverişe çıkıyor. Öyle ayakkabı, çanta, boncuk türünden de değil, bildiğimiz seks oyuncakları satan bir dükkana atıyor kendini. Masaj kremleri ve vibratör gibi bir çanta eşya alıyor kendine oradan. Mağazadan... Direkt... Cesurca değil mi? Bu ülke koşullarında... Alırken hava alanı güvenlik geçiş noktası aklına gelmiyor ya da bununla ilgili anlatılara hiç şahit olmamış belli ki, çantası kontrol tünelinden geçerken güvenlik cismi farkediyor. Çanta açılıyor. Kremler ve oyuncaklar incelenirken, diğer güvenlik görevlileri de o noktaya yönelince bir kalabalık oluşuyor orada. Patron ve müdürlerin biraz önden gidip kendisine takılmamış olmaları, ifşa olmasını bir ölçüde engelliyor belki ama sıradaki diğer bekleyenler ve güvenlikle yüz yüze son derece gergin ve utanarak geçen dakikalar yıllar gibi geliyor ona orada. Burası çok anlatılmaz, aman başınıza gelmesin.