Pornografinin en üst derecesi belki de bir erkek için, eşini başka bir erkek ya da erkekler içerisinde ilişki halinde kurgular üretmesi hatta kurgularını gerçeğe taşıma çabası olsa gerek.
Erkekte özellikle yoğunlaşmaya başladığında başka erojenlerin tahrik üretmediği, her erkekte de durumun farklı boyutlarda geliştiğini biliyoruz. Bu evrede erkek, sözkonusu coşkusuna ortak başka erkeklerin arayışına giriyor ve genellikle bir maske ardında bazen çok yoğun mesaj trafiği içinde sarhoşluklar yaşıyor. Ağır derecede argo kullanımı içinde öznenin yaşadığı sarhoşlukla farkında olmadan eşinin değer aşınmasına uğratılmış bir nesne haline getirdiği bu tip diyaloglar genellikle kabalıklar ve suçlamalarla sonlanıyor. Zira bu diyalogların tarafları düşük analitik düzeye sahip olduğundan çoklu bu durumu seri analiz edip sağlıklı tepki verebilecek halde pek olmuyorlar. Açıkçası buna önem verildiğini de çok düşünmüyorum.
İlk deneyim, istisnalar olsa da erkek tarafından internetteki iletişim unsurları kullanılarak başlatılmaya çalışılıyor. Saatler, günler, haftalar bu amaç uğruna harcanıyor. Son derece kırılgan ancak tezat olarak bir o denli agressif ruh hali içinde, içten içe hayaller kuruluyor. Kurulan hayallere aranan ortaklarla bazen çabuk sonlanan bazen de saatlerce hatta günlerce sohbetler ediliyor. Ancak "sırada" bulunan pekçok adayın şuuraltındaki varlığı, diyalogların yüzeysel kalmasında büyük etken. Açıkçası deneyime değer veren, naif fazla örneğe rastlamadım.
Öykünün en ilginç kısmı erkeğin kadınını harekete geçirdiği evre. Kadın gözünde de başka erkeklerin ya da başka bir erkeğin varlığı kurgusu heyecan üreten bir olgu haline geldiğinde, yaşanan şeyler üzerine daha girift şeyler ortaya çıkıyor ve bu evrenin hayal gücü tahminlere sığmayacak kadar geniş. Erkek belki de bunu bildiğinden, çoğu erkekte rastladığım şey bu, kadını üzerinde de tanışılan erkek üzerinde de ince bir tahakküm ve şarj çabasına dönüşüyor. Kontrol duygusu...
Çok yorucu gerçekten seyreden biri için bile. İlk deneyimi peşinde koşarken erkeğin eylemlerini, suyun üzerinde acemice çırpınarak batmamaya çalışan yüzme öğrencilerine benzetiyorum. Zaman zaman, çok nadir de olsa bir iki sohbet ettiklerim olmuştur, eylem odaklı da değilim enteresan bir şekilde. Lakin onlarla iletişim kurmayı becerebildiğimi söyleyemem.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçgüdüsel
RastgeleBakmak ve görmek. Biz ikisini de yapmıyoruz artık okuyucu. Ne bakıyoruz, ne görüyoruz. Gördüğümüzü sandığımız kendimiziz ama kör olduğumuzu bile farketmediğimiz şizofren bir devinim içinde savruluyoruz. Biraz tebessüm ettirecek, hafif bir okumaya ha...