Bedeller vardır bazen. İnceden inceye içini kemirir yeri gelir zira ilişkiye dair yaratılıştan gelen güdülerin bir nokta gelir tamamlanmaz, eksik kalır. Uyanamazsın kokusunu sevdiğin o kadınla istediğin sabah ya da en azından bir sabah. El ele dolaşamazsın sokaklarda. Yağmurun altında aptal gülüşleri paylaşamazsın sırılsıklam ıslanırken boş meydanlarda. Ansızın öpemezsin orada burada. Sarılamazsın bile. Tanıdık üçüncü bir çift gözün olasılığı bir duvar örer araya.
Evli bir kadın yasaktır sana. İki taraf da bilir, görür duvarları yine de çeşitli nedenlerle ister birbirini. Hayattan çalınmış o dar anlarda farklı bir yaşam coşkusu dolar içine. Sessiz, gözden uzak kapalı duvarlar arasında inlemeleri yankılanır kadının kocasının tahayyülünden bile uzaklardaki kuytularda. Renk vermeden, iz bırakmadan. Bazen hayvanlar gibi sert, bazen uysal ve romantik, flörtöz kimi zaman. Ancak sahip olduğun şey, an'dan ötesi değildir. Bir geleceğe sahip olamazsın, bir şeye müşterek iyelik zikri bile büyüyü bozabilir bazen. Güzel olanı, olduğu gibi yaşamaya hazır ve eksik olanın hüznünü içinde cesurca yaşamaya hazır olmanın öyküsüdür bu.
Kolay olandan bahsetmiyorum bak. Biliyorum çünkü, herhangi bir duyguya zerre kadar sahip olmaksızın bir diğer kadını kolaylıkla yaşayabilen ve o kadının performansı ile tabloyu değerlendiren skorer erkeği de, anı yaşamaya odaklı skorer kadını da tanıyorum. Yargılamaksızın, her alışkanlığın ve davranış biçiminin uzlaşımsal olarak var olma hakkına saygım var. İnsanlar farklıdır, doğal olarak tercihler de farklıdır. Aile kurumunun olduğu bir yerde kurumun korunmasını esas alarak, gerilerde kalmış duygularına can katmak için bir erkeği benimseyerek ona hayatında bir yer açmaktan, bir erkeğin de buna herşeyiyle kabul göstererek dahil olduğu bir resimden bahsediyorum.
Bir parça hüzün hep vardır ama öyküde. İstersin, duyamazsın sesini. Ölecek olsa öldüğünü bilebileceğin ortak bir bağın bazen hiç yoktur. Aslında var olan yok bir ülkedir o.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçgüdüsel
De TodoBakmak ve görmek. Biz ikisini de yapmıyoruz artık okuyucu. Ne bakıyoruz, ne görüyoruz. Gördüğümüzü sandığımız kendimiziz ama kör olduğumuzu bile farketmediğimiz şizofren bir devinim içinde savruluyoruz. Biraz tebessüm ettirecek, hafif bir okumaya ha...