Pek az kadın tanıdım, derin dünyasının karmaşık labirentlerinde kendisine bile yabancı o bambaşka kadını zaman zaman karşısına alıp onunla tanışmamış ya da onun fısıltılarına en azından kendi hayal dünyasında karşılık vermemiş olsun. Gerçek hayatında oynadığı rolün genelde tamamen tersi eğilimlere ya da o denli büyük boyutlarda olmasa bile kırıntılarına sahip kadınlar.
Mesela sen... Bir anne, bir eş, bir öğretmen, bir komşu hatta arkadaş... Olağan ve bildik çizgileriyle ve içindeki o kadını her gün selamlaştığı hatta beraber uyuduğu adamdan saklayan, saklamak zorunda olan sen. Kendine küçük oyunlar edinen, sayfa sahipleri ya da daha ileri gidip torbasında küçük sırlar biriktiren hatta çok daha cesur olup ikinci bir hayata gerçekten sahip onlarca örnekten birisin sen. Ve yalnız değilsin, saklanırken ve yaşarken.
Gerçek hayatın içinde yürürken, tanıştığım ya da tanışmadığım kadınların gözlerinde, onlarla beraber bir öyküye sahip olup olmamaktan daha fazlasını görmek için bakıyorum hep. Bir kadının gözlerindeki arzuya şahit olmak bazen baş döndürebiliyor evet ama asıl kışkırtıcı olan, mazbut bir görüntünün altındaki ürpertiyi keşfetmek ve onu eşelemek. Bazen burada, bazen dış dünyada.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçgüdüsel
RandomBakmak ve görmek. Biz ikisini de yapmıyoruz artık okuyucu. Ne bakıyoruz, ne görüyoruz. Gördüğümüzü sandığımız kendimiziz ama kör olduğumuzu bile farketmediğimiz şizofren bir devinim içinde savruluyoruz. Biraz tebessüm ettirecek, hafif bir okumaya ha...