İlkini anlatmak istiyorum. O, daha girift ilişkiler diyebileceğimiz alana attığım ilk adımları.
Ankara...Doksanlı yılların ortaları.
Windows daha renkli, alımlı bir şey olmaya yeni başlamış. 95'. Devrim o zamanlar adeta o ekranda. Yanlarında böyle cici cici hoparlörler, Laura McKennitt çalıyor, tın tın tın. Bununla beraber internet denen şeyle tanışıyoruz. Dial up tabii, işi uzattığında can yakıyor. Faturalar yüksek, telefon sürekli meşgul. IRC vardı o zamanlar. Siyah ekran...Oldukça ilkel ama prensip basit. Spontane sohbet pencereleri, log yok, kayıt yok, görsellik yok. İlk internet ilişkileri, hatta evlilikleri adeta bir nevi yeni dünya sosyalleşmesinin emekleme dönemi. Dışa vurulamayan dürtülerin büyük bir güvenle adeta haykırılması. Kimlik kaygısı yoktu zira, bir karakter çizmek ve 'edep' dahilinde onu oynamak yoktu. Bu uzun bir konu, çok dağılmayım. Mizah kültürü zayıf fake kişiliklerle karşılaşmak gibi handikaplar o zaman da vardı ama aşırı korunaklı bir hayatın da getirisi olmaz ki size.
Bekardım, gençtim, kendimce hoş da çocuktum. Üye olduğum birkaç da site vardı. AFF'den bir çifte uzun uzadıya oturdum mesaj yazdım bir akşam. Sonraki akşam bir tane daha ve sonraki akşam bir tane daha. Farklı farklı şeylerden bahseden aslında safiyane mesajlar. Keşke şu anda kopyaları olabilseydi bende. Her gün baktım sonra, onlardan mesaj bekleyerek. Bir gölgeden tepki beklemek gibiydi. Onlar aslında yoklardı, benim ilkel arzularımın ve şehvetimin gölgeleriydiler ve bendeydiler. Cevap bendeydi ve vardı da zaten. Neden bilmem ete kemiğe bürünmelerini bekledim. Öyle ki, ben bile umudu kesmiştim artık, birkaç hafta sonra kadının dikkatini çekmişim, ilk mesajı geldi ve sonrasında yine uzunca cevap yazdım, ardından tekrar ve tekrar. Kadınla aramızda bir diyalog oluştu sonrasında. Eşi adeta yoktu ortada ve resmin çerçevesi beni deli ediyordu. 40'lı yaşlarının başlarında, erişkin iki çocuğu olan hatta biri benden bir iki yaş küçüğü yurtdışında üniversite okuyordu yanlış hatırlamıyorsam.
Kadınla sonrasında telefonda sıkça konuştuk. Ofisinden imkan buldukça arıyordum gündüzleri ya da o beni arıyordu evden. Bende bulduğu şeyi sonradan tanımlamaya çok çalıştım. Statü sahibi, orta üst sınıf yaşantısı aslında oldukça da renkli ve faaldi. İş hayatları zaman zaman oldukça yoğunlaşıyordu ve önemli tanıdıkları da olan insanlardı. Mesleki yaşamları ve isimleri bir şekilde bende hep saklı kalacak. Eşiyle çok değil ama bir süredir grup ilişkileri yaşamaya başlamışlar, genel tercihleri de çok karmaşık hale getirmemek adına ikinci erkek şeklinde birkaç kez yaşanmış. İyi anlaşan ancak seksüel heyecanını kaybetmiş iki insanlardı söylediğine göre. Oldukça arzulu bir kadındı ancak yaşadığı heyecana kıyasla önceki görüşmelerinde aldığı zevkteki orantısızlıktan bahsettiğini hatırlıyorum. Bir süre ara verdikten sonra benimle tanışmış. Bir şeyin eksikliği miydi, buna bugün bile bir cevap veremem.
Bir gün eşiyle tanıştım telefonda. Çok babacan bir sesi vardı ve beni davet etti evlerine. Teşekkür ettim, sonrasında tarihi eşim ile konuşup beni haberdar edersiniz, dedi ve konuşma sonlandı. Sonraki günlerde konuşmalarımız yoğunlaştı ve davet edildim. Onca sohbetimize rağmen, resmini bile görmediğim bir kadınla olmak için kalktım Kavaklıdere'deki evlerine gittim. Tabii kesinlik de yoktu, kahveler içilip veda da edilebilirdi. Kapıyı kadın açtı. Ağır makyajlı, saçları yeni yaptırılmış ve oldukça hazırlıklı onunla, kapıda göz göze geldiğimizde ellerim ayaklarım boşaldı bir an, hoşbulduk derken sesim titredi, kısıldı kaldı hatta. Kısa boylu sayılacak bir kadındı, dolgundu hatta yaşına dair gösterge olabilecek bir göbeği vardı. Dalgalı uzun saçları, kırışmış göz kenarları işinin veya hayatının stresine dair fikir veriyordu. O zamanlar kıt dünya görüşümle bu kadarını hızlıca kurmuştum bir anda gözlerimle.
İçeri girdim. Kapıda kadın beklediğimden sıcak sarıldı bana, eşinin içeride olduğunu bilmenin verdiği tedirginlikle çok da rahat değildim ben. Kulağıma rahatla hayatım, diye fısıldadı. Salona buyur edildim. Kadın ne içmeyi tercih ettiğimi sorunca bir kahve rica ettim, onların sehpada yarım viski bardakları duruyordu. Adamın varlığı beni ayrı gerdi o anda, kadınla onca konuşmanın üzerine yüzleşmek apayrı ezdi. Mutfaktan o çağırdı beni, adama baktım, henüz oturmuşken yerime gözleriyle işaret yaptı ve şaşkın bir şekilde kadının yanına gittim o kahve hazırlarken. Sarıldı bana, uzun uzun gözlerime baktı ve gözlerimin yeşilinde kaybolmak istediğini söyledi. İyi bir şeydi, belli ki. Yavaşça dudaklarını yaklaştırdı ve dudaklarımı önce yavaşça değdirdim dudaklarına ve öpüşmeye başladık. Ellerim belindeydi ve öpüşme sertleştikçe kalçalarını sardım iki elimle ve bedenini iyice yapıştırdım kendime ve o arada kettle düğmesi attı. Kahveyi aldım ve salona beraber gittik. Bir elimi tutuyordu ve el ele girdik salona. Eşinin karşısına oturduk ve haliyle adamla biraz tanıştık. Adam gevşedi, eşiyle ilk anılarından anlattı birkaç tane. Eşi de gülerek neşeli bir şekilde ona eşlik etti. Hatta katılımlarda bulundu. Çok uzun bir zamandan bahsetmiyorum ama zaman geçtikçe yavaş yavaş üçlü koltukta önce omzuma doğru kaydı sonra adeta dizlerime yattı başı ve ellerim onu okşarken genellikle eşini dinliyorduk. Rahatladım, ortam ısındı ve dostane hale geldi. Aslında hep öyleydi, benim alışmam için ikisi de çok çaba harcamış şimdiden onu düşünüyorum. Adam, gözlerimin içine bakarak, bana da adımla hitap ederek, bu kadın benim herşeyim, dedi. O anda ironik olarak kadın yavaş yavaş bacaklarımı okşuyordu. Kahvem henüz bitmemişti ki kadın kalkıp kucağıma oturdu ve öpüşmeye başladık. Sonra kalkıp beni elimden tutarak yatak odasına götürdü. Eşi gelmedi. Orada öpüşmelerimiz giysilerimiz üzerimizde bir ön sevişmeye dönüştü. Sonra soyundu ve benim için hazırlığının ayrı bir katmanını gördüm elbiselerinin altında. Herşey inanılmazdı. Sonra beni tamamen soydu ve dudakları erkekliğimde bir süre gezindikten hemen sonra boşaldım. Uyaranlar oldukça şiddetliydi. Dudaklarına bulaşan sıvıyı mendille iyice sildi ve tüm vücudumu öpmeye başladı ve o gece hiç uyumadık, eşi de dahil oldu ve eş zamanlı olarak da ayrı ayrı da gün doğana kadar aralıklarla seviştik onunla. Oradan ayrılırken gözlerimden uyku akıyordu.
Daha sonraki günlerde kadınla bir dönem flört gibi yaşadık, maddi desteğini de hissettim hayatımda olmadık anlarda. Duygusal bir şeydi paylaştığımız ve benden kaynaklandı galiba ama o da bunu sevdi. Ofisinde, otelde, benim evimde hatta onun evinde gizli birçok buluşmamız oldu. Tekrar tekrar seviştik. Eşine evinde eşi ile yaşadığımız iki görüşme dışındaki hiçbir görüşmemizi söylediği kadarıyla anlatmadı. Eşi de şüphelenmemiş zaten yaşadıkları esnek hayatın içinde. Bir gün çok korkutucu boyutlara gelebileceğini hissettiğini ve bana da zarar vermek istemediğini söylediği bir konuşma ile ayrıldık. O gün anlamadığım şeyi şimdi ben anlıyorum. Hatta o refleksi o denli sorguladım ki hayatımda, bende de oldu bir tane. Sevdiklerimi yaşadığım şeyin boyutu ve içeriği ne olursa olsun hep korudum.
Hala özlediğim kadınlardandır ve Ankara'ya dair en önemli izlerden biri hala odur. İstesem hiç olmazsa arayabileceğim birinden uzak durmak zorunda hissetmek de sanırım yıllarca benim onu koruma güdüm oldu.
Gülümse çünkü hayat hep böyle Marguerite Duras öyküleri değildir...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İçgüdüsel
RandomBakmak ve görmek. Biz ikisini de yapmıyoruz artık okuyucu. Ne bakıyoruz, ne görüyoruz. Gördüğümüzü sandığımız kendimiziz ama kör olduğumuzu bile farketmediğimiz şizofren bir devinim içinde savruluyoruz. Biraz tebessüm ettirecek, hafif bir okumaya ha...