Evimize çok yakışır

448 48 29
                                    


Üşüten cinsten olmayan bir serinlik, göz alıcı şehir ışıkları, çevredeki gece kulüplerinden gelen sesler, uyumak için acelesi olmayan insanların kahkahaları, yanından geçtikleri arabanın içinde sevişen çift, elindeki içki şişesini çöp kutusuna fırlatan genç ve bu şehre yabancı olmayan; parmakları birbirine kenetlenmiş iki adam... Yaklaşık üç saatlik yolculuğun ardından Kaliforniya'ya varmış, valizlerini daha önce Zhan'ın ailesinin yanında çalışan abiyle eve yollamış ve özledikleri Kaliforniya sokaklarında gezinmeye başlamışlardı. Zhan lisedeyken birkaç yıl ailesinin yanında kaldığı için ve Yibo mezun olduktan sonra bir yıl şehirdeki en ünlü barlardan birinde çalıştığı için buraya yabancı değillerdi. Uzaktan bakıldığında karmakarışık görünse de bu şehirdeki yoğunluk rahatlatıcıydı. Kimsenin başkasıyla ilgilenecek vakti yoktu; son biletler satılmadan o sinema salonuna gidilmeli, son bahisler kapanmadan seyirci koltuğundaki yerlerini almalıydılar. Öyle ya Zhan'ın guruldayan karnını yanındaki bedenden başka önemseyen olmadığı gibi Yibo'nun ışıldayan gülümsemesini de fark edememişlerdi. O gülümsediğinde bu şehirdeki insanların en büyük eksiğini fark etmişti Zhan, yıldızları yoktu. Vardıysa da yanından öylece geçip gitmişler, bir süre sonra ışıltısına kör olmuşlardı. Kendi yıldızı tarafından seyyar satıcının arabasına sürüklenip birer hotdog alışını izlerken istese de yüzündeki tebessümü silememişti.

Geçtikleri bütün sokaklara yağmurun temizleyeceği ayak izlerini bırakmış, birlikte adımladıkları her kaldırım taşına hafızalarında yer vermişlerdi. Güneş doğmaya başladığında çok dolu olmayan sahilde, kumlara uzanmış soluklanıyorlardı. Gece bütün ışıltısıyla parlayan Yibo; gökyüzünde en yükseklerde yer edinmek için yolculuğa çıkan güneşin ilk durağında, yanındaki bedenin güzel yüzünü aydınlatmasını izlemeye koyulmuştu. Şu an bir başka güzeldi Xiao Zhan, gecenin ayazında olduğu gibi bir başkaydı bu güzellik. Bütün samimiyetiyle parlak gülümsemesini yeni doğan güneşe sunarken yanındaki adamın dudağının altındaki kusursuz kusuru izlediğinin farkına varamamıştı. Tan vakti son bulduğunda, güneşin kısa süreli hediyesi, karamel rengine çalan gözlerini çevirmişti Yibo'ya. Uçuşan saçları, belirli bir süre bakarsanız yoğun bakışlarında kaybolacağınız küçük gözleri ve iç ısıtan gülümsemesiyle cennetin burayı güzelleştirmesi için dünyaya yolladığı bir peri gibi görünüyordu ve şimdi Xiao Zhan onun masalının içindeydi.

Yeryüzü aydınlandıktan sonra fazla oyalanmadan uykulu bedenlerini onlar gelmeden önce havalandırılmış, iki yıldır kullanılmayan eve atmışlardı. Duşunu aldıktan sonra kendini uykunun kollarına bırakan Xiao Zhan'dan sonra banyoya gitme sırası Yibo'ya gelmişti. Saçlarını kuruladıktan sonra Xiao Zhan'ın uyumadan önce tek kişilik yatakta bıraktığı boş alana kıvrılmıştı. Evdeki tek yatak değildi ama en rahatıydı, Zhan yanında olacaksa kaldırım taşı bile uyku için en ideal yerdi. Uyurken yere düşmemesi için onu daha da yakınına çekmiş kafasını göğsüne yaslayıp parmaklarını yumuşak saçlara yerleştirmişti. Belirli aralıklarla çıplak göğsüne çarpan nefesler eşliğinde gözlerini son zamanlardaki en huzurlu uykusuna kapatmıştı.

Uzun süre ayakta kaldıkları için, yolculuk yaparken yoruldukları için ve günler sonra gerçekten huzurlu birer uyku çektikleri için öğleden sonraya kadar açmamışlardı gözlerini. Uykunun kollarından sıyrılıp lendini Yibo'nun kollarında bulan Xiao Zhan, acıktığı için kıpırdanmaya başladığında yanındaki bedeni de uyandırmıştı.

"Günaydın" mahcup gülümsemesini yüzüne yerleştirmişti. "Uyandırmak istememiştim, yiyecek bir şeyler hazırlamak için kalkmaya çalışıyordum."

"Alışveriş yapmadık." Yeni uyandığı için boğuk çıkan sesiyle yanıtlamıştı Yibo.

"Unutmuşum." Acıktığı için ister istemez mızmızlanmış, burnunu kırıştırmıştı. Karşılığında burnunun üstüne minik bir öpücük almayı beklemiyordu.

chance with you // yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin