Sana geleceğim Yibo

407 44 24
                                    


Güneşin bulutların arkasına saklanıp varlığını unutturmaya çalıştığı bir güne aralamıştı gözlerini Wang Yibo. Hemen ardından eli yatağın soğuk tarafına gittiğinde kalbi bir süreliğine atmayı durdurmuştu ve eğer içeriden Xiao Zhan'ın kıkırdama sesleri gelmeseydi uzun bir süre daha kan pompalamayacaktı. Bundan nefret ediyordu; uyandığında dünyanın diğer ucuna gittiğini haber veren başka bir not bulmamak için her gece onu çaresizce sıkı sıkı sarmaktan, her sabah ondan önce uyanmaya özen göstermekten nefret ediyordu. Havaalanında onlarca insanın arasında Xiao Zhan'ı aramak, bulamayınca küçük bir çocuk gibi ağlamak istemiyordu ve bulduğunda dünyalara sahip olmuşçasına mutlu olmak istemiyordu. Onun karşısında bu kadar aciz olmaktan nefret ediyordu. Böyle düşünse de eğer yapabilseydi onu daha da fazlasını feda ederek seveceğini biliyordu. Düşüncelerinden sıyrılıp kalbinin rahatlamasıyla birlikte gözünden akan bir damla yaşı elinin tersiyle silmiş ve ayaklanmıştı.

"Uyanmışsın." Yanındaki küçük arkadaşı yemeğini yerken onu izleyen Xiao Zhan, kapıya yaslanmış beden tarafından göz hapsine alındığını hissettiğinde bakışlarını ona yöneltmişti.

"Bu çocuk?" Muhtemelen üç ya da dört yaşlarındaki küçük çocuğu işaret ettikten sonra bakışlarını hiç vakit kaybetmeden bugün bir farklı ışıldayan Xiao Zhan'a yöneltti.

"Eski bir tanıdığımızın oğlu. Bakıcısı rahatsızlanmış, başkasını bulamamış. Burada olduğumu bildiği için beni aramış. Birkaç saatliğine bizimle kalacak, senin için sorun olur mu?"

Kafasını iki yana sallamıştı, eğer bu gülüşün mimarı o ise çok daha uzun bir süre kalabilirdi.

Xiao Zhan cevabını aldığında, tabağındaki yemeği büyük bir hevesle bitirmiş küçük çocuğa döndü. Ellerine ve ağzının kenarına bulaşmış yemek kalıntılarını temizlemekten hiç şikayetçi değildi.

***

"Kırmızı balık!" Yemekten sonra Kevin'ı da alıp akvaryumun yolunu tutmuşlardı. Küçük çocuk bir eliyle balıkları işaret ederken diğeriyle Zhan-ge'sının elini sıkı sıkı tutuyordu. Yibo bu ikilinin yanında fazlalık gibi hissedip mızmızlandığında Zhan'ın boştaki eli kendisi için uzatılmıştı. Evreni keşfeden küçük bir çocuk ve bu kocaman evrende kendi dünyalarını bulmuş iki genç adamla birlikte huzur verici tablo tamamlanmıştı.

"Deniz senin evin olduğu halde dalgasından korkuyorsun."

"Efendim?" Gözlerini akvaryumdaki balıklardan ayırmadan konuşan Yibo'nun ne demek istediğini anlamıştı, anlamıştı ama...

"Diyorum ki Zhan-ge." Derin bir nefes aldı. "Balıkçının oltasına kanıp bir kere ayrıldığın bu denize geri döndün ama kendini suyun kollarına bırakmaktan, alışınca yeniden ayrılmak zorunda kalmaktan korktuğun için hareket etmiyorsun." Bu kez gözlerini Zhan'ın gözleriyle buluşturdu. "Güvenle yüz, burası senin evin ve ben balıkçıları sevmeyen bir ev sahibiyim." Cümlesi bittiğinde, Zhan'ın gevşeyen parmaklarını fırsat bilip uzaklaşan Kevin'ın yanına adımlamıştı.

Şimdiden alıştıkları küçük çocuk uyku vakti geldiği için huysuzlandığında Yibo'nun denizinin aksine sayısız balığa ev sahipliği yapan geniş akvaryuma erken veda etmek zorunda kalmışlardı.

Eve vardıklarında Yibo'nun kucağında uyuyakalmış küçük çocuğun ayakkabılarını ve şapkasını çıkarmış, uyandırmamaya özen göstererek yatağa yatırıp battaniyeyle üzerini örtmüşlerdi. Ancak ne kadar çabalasalar da Kevin'ın uykusu bölünmüş, inci taneleri gözlerinden yanaklarına doğru süzülmüştü.

Xiao Zhan sakinleşmesi için küçük çocuğu kucakladığında Yibo'ya ninni söylemesi için fısıldamış, genç adamın bu fikre pek sıcak bakmadığını belli eden yüz ifadesine gülümsemişti ve Yibo ne kadar hoşuna gitmese de küçükken çok dinlediği ninniyi söylemeye başlamış, ağlamayı bırakan ve yeniden yatağa yatan küçük çocuğu rahatlatmak için yavaşça sırtını patpatlamıştı. Kevin yeniden uykuya daldığında Yibo söylemeyi durdurmamış, huzuru bütün hücrelerinde hisseden diğer genç adam için devam etmişti. İkilinin gözleri birleştiğinde Xiao Zhan bir an duraksamıştı. 'Bu denizin sularında' demişti, 'boğulmaya değer.'

chance with you // yizhan Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin