Şu an karşımda şarkı söylüyorlardı. Poyraz yeşil bir tişört, Kağan sarı tişört, Kartal ise siyah bir kazak giymişti. Şimdi Kartal'ın anlattıkları kulağımdaydı. 'Poyraz solistimiz.'
Evet, Poyraz şarkı söylüyordu, Kartal gitar çalıyordu Kağan ise cajon çalıyordu. Athena : Serseri Mayın söylüyorlardı. Bana baktılar birkaç saniye. Ve tanımışlardı. Poyraz sıcacık gülümsemesini takınıp bana bakıyordu. Bana baktıklarını görünce haliye kızlarda bana 'noluyor lan' bakışıyla baktılar.
''Hazal. Bunlar sana mı bakıyor yoksa bana mı öyle geliyor ? ''
''Yok kanka Hazal'a bakıyorlar bunlar. ''
''Hazal ne oluyor abicim ? ''
Meraktan çatlarlarken bende ne söyleyeceğimi düşünüyordum. Tabi ki Ahmet'in arkadaşları beni bıçakladı ve bunlarda beni kurtardı diyemezdim.
''Hazal... Dünyaya dön kanka. ''
Şarkıları bitmişti. Büyük bir kalabalık onları izliyorlardı. Bana bakıyorlardı ve gidip selam vermem gerekiyordu. Kızlar bana seslenirken bir anlık kaçıp yanlarına gittim. Tokalaşıp sarıldık.
''Hiç gözükmüyorsun valla Hazal, unutulduk sandım. '' Doğru söylüyordu Kartal. Hiç uğramadım o günden sonra.
''Ne söyleseniz haklısınız valla çok özür dilerim. ''
''Yaa.. sorma sen gelmedin diye bir üzüldük bir üzüldük ki gözümüz yollarda kaldı. '' Alaycı bir tavırla bana laf atarken Kağan, Poyraz da ''Kağan.'' diye uyardı ama nafile. Gerçekten ben bu çocuğu kıracak bir şey mi yapmıştım, neden böyle davranıyordu ?
''Neyse ben sizi tutmayayım, daha sonra görüşürüz.'' diye kızların yanına doğru ilerledim. Ama gerçekten bu lafa çok kırılmıştım. Sürekli laf söylüyordu bana. Neden kırıldığımı bende anlamış değildim. Başka birisi olsa şu an onu öldürmüştüm ama yapamıyordum, yaptığım tek şey kırılmaktı.
Beni kurtardılar, evet onları büyük bir borcum var ama sanki, keşke yaşamasaydın der gibi bakıyor bana. Şimdi kendimi ölüme bırakabilirim ama Zübeyde'nin dediği gibi 'arkamdan ağlayacak insanları düşünmeliyim.' Belki de haklı.
Ama ben neden bu kadar yaşamı seviyorum ? Bileğime baktım. Hayatım şu küçücük damara bağlı. Tüm hayatımı küçük bir damara bağlı yaşıyorum. Ya ne diyorum, elin çürük muzunun tüm günümü mahvetmesine izin mi vereceğim, tabiki hayır.
''Zübeyde hadi görüşürüz yarın okulda. ''
''Oradan mı gidiyorsun ? ''
''Evet. ''
''Peki canım hadi görüşürüz. ''
Ayrıldıktan sonra kulağıma kulaklığımı taktım ve 'Wiz Khalifa - Black and Yellow' dinlemeye başladım. Yolda yürürken şu ana kadar yaşadığım olaylar önüme perde gibi serildi. Mesela ilk düştüğüm zaman, ilk arkadaşım, ilk aşkım, ilk hayran olduğum kişi, ilk mevzu yaptığım gün...
Küçükken düşerdik, yaralanırdık sonra ağlardık. Şimdi geri dönüp bakıyorum da keşke bıçaklanmak yerine düşseydim. Ama o Ahmet'i kuyusundan çıkarıp yılan gibi öyle ezeceğim ki dediği gibi 'nefes aldığına pişman olacak.' 2.5 ay geçti üstünden ama nefretim 1 g. dahi azalmadı. Çünkü o nefreti içimde gün geçtikçe büyütüyorum, besliyorum. Bana yaptıklarının bedelini çok ağır ödeyecek, hem de çok.
Eve gelince ayakkabılarımı çıkartıp içeriye girdim. Evde kimse yoktu. Annem bir hastanede hemşire, babam ise memur. Bir ablam var üniversitede okuyor, iktisat. İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi. Başka bir şehirde okuduğu için özlüyorum ama son sınıf seneye kavuşacağız, tabi üniversiteye gitmezsem. Üniversite konusuna gelirsek henüz bir bölüm tercihim yok. Yani puanım neyse ona göre bir tercih yaparım, hırslı biri olduğum pek söylenemez kısacası.
![](https://img.wattpad.com/cover/34250333-288-k990475.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
AksiKendime artık güçlü olacaksın dediğim günden beri güçlüydüm. Güçlü ve korkusuz. Herkesin tanıdığı korktuğu o kızdım. Mevzular çıkartan sürekli birilerine çatan, kendine karşı sonsuz güvenli o kızdım. Ama bir gün geldi ve güçsüz bıraktı, ona mecbur k...