ARKADAŞLAR BU HİKAYEYE HENÜZ BİR KARAKTER YAZMADIM. KIZ ZATEN BİLDİĞİNİZ GİBİ ERKEK FATMA, OĞLAN İSE BU İŞLERDEN UZAK MÜZİĞE AŞIK ÜNİVERSİTELİ BİR GENÇ. OLAYLARLA İLGİSİ OLMAYAN POYRAZ İLE HAZAL'IN AŞKI NASIL OLACAK İLERİDEKİ BÖLÜMLERDE HEP BERABER GÖRECEĞİZ. SİZLERİ SEVİYORUM :)
''Ahh Francisco gerçekten sorun değil. Yok yok hiç sorun değil, peki madem çok istiyorsun beni kollarına alıp hastaneye götürebilirsin. Francisco bir şey söyliyeceğim amına koyim kim lan bu orospu ?
Francisco beni kollarında taşırken meğersem rüyadaymışım ve bu güzel rüyamı bi orangutan yarıda kesti.
''Abim özürlü müsün ne tepiniyon yatakta ?
''Len olum kaç saattir uyuyon hani bugün buluşucaktık? Çocuklar cafede ağaç olmuş sen burada yok bilmem ne cisco'yla rüya görüyorsun?''
''Hopp Francisco'ma laf yokta saat kaç lan?''
Yatağımın yanındaki komidine elimi uzatıp telefonumu aldım saate baktığımda 13.45'ti. Sıcacık yatağımdan zar zor çıktım ve dolabımı açtım
''Ne giyeceğim?''
''Yeni aldıklarını giy.''
''Büşra biz mevzu çıkartmaya mı gidiyoruz?''
''Yoo.. Ne alaka?''
Yatağımın kenarından bana pis pis bakıyordu, yanına doğruldum.
''Büşra! Yeter vallahi yeter ya şu kaşarlarla kavga etme dedikçe uzatıyorsun tamam özür dilediler tamam de kes.''
Bana anlamıyormuşum gibi baktıktan sonra konuşmaya başladı.
''Hazal kusra bakma ama kimse bana emir veremez vır vır öttükten sonra özür dilesen ne işe yarayacak? Sen benim yanımda mısın onu söyle.''
''Ben hep senin yanındayım be arkadaşım.''
Bana sarılıp konuşmaya başladı.
''Biliyorum canım kardeşim biliyorum seni de çok seviyorum.''
Birkaç dakika sonra hazırlandım ve dışarı çıktık. Bizim tayfanın hepsi kullanılmayan zamanında yanmış olan eski lisenin önünde bekliyorlardı, Enver, Emin, Turgay, Nil, Zübeyde, Dilara, Sıla. Onlarla biraz sohbet ettikten sonra 5 kişi geldiler. Büşra yenilmeyi sevmez, hemde hiç. 2 yıl sevdiği çocukla en sonuda çıktı fakat çocuk ondan kısa bir süre sonra ayrılıp şimdi kavga edeceğimiz kız Melis'le çıkmaya başlamıştı. Birkaç kez onlarla kavga etti yok çağırdık, yok çağırttık.. Yanlarında saçını 3'e vurdurtan ağzında sakız elinde tesbih sallayan bir çocuk vardı. Adı Ahmet'miş. Gel beni döv diyordu, ağzımın ortasına koy diyordu. Kendimi zor zapdetip Büşra'nın hareketini bekledim. Kızı öldürecek gibi bakıyordu. Ve kız tam bir kaşardı. Büşra'ya öyle bir bakıyordu ki ben olsam direk dalardım, en sonunda kaşar kız Melis konuştu.
''Ee Büşra ? Gel mevzu var dediniz adam gibi geldik de böyle mal mal bakışmak için geleceğimizi bilseydik gelmezdik.''
''Bak kızım ben sana önceden de demedim mi benim olana dokunmayacaksın diye hala ne bu yüzsüzlük?''
''Ya gerçekten çok sürtüksün Büşra. Benim olana derken nasıl diyorsun hala anlamıyorum harbiden. Yiğit benim Büşra anladın mı? O, beni seçti senin gibi tipsiz ve sürtük birini değil benim gibi anlayışlı birini seçti zaten Yiğit'in kafası o sıralar çok yoğundu o yüzden senin gibi yanlış bir tercih yaptı. Yoksa senin gibi birine o kadar yakışıklısı gelmez canısı.''
Bu laflar Büşra'ya o kadar ağır gelmişti ki yüzü bembeyaz kaldı canımın. Ama gerçekten çok sinirlendim bu kıza.
''Tipe göre erkek arıyorsan göte göre kazık yersin cici kız benim ağzımı açdırtma seni burda yere yatırır skerim anladın mı beni ?''
Kızın üstüne yürüyüyüp tişörtünü aldığım gibi elime doladım o sırada Enver beni kenara çekip sakin ol falan derken Zübeyde elini sallayarak kıza bağırıyordu. En sonunda Büşra, Zübeyde'yi ittirip Melis'in saçını eline dolayıp aşağı çekti. Diğerleri geri çekildi teke tek çıktıkları için. Ama en sonunda hepimiz ayırdık onları. O Ahmet midir adı her ne boksa, Enver'e bakarak cebinden muştayı çıkardı sinsice bakıyordu tam vuracaktı ki ayağımla karın boşluğuna vurdum. Oğlanın elinden muşta düştü ve ben aldım.
''Hayırdır Ahmet, bir sorunun mu vardı bizimle, sustun?
Bana normal bakıyordu, korkmuyordu benden çünkü ben bir kızdım o ise erkek. Elinde muşta olmasa bile benden rahatlıkla alabilirdi.
''Suskunluğumuz bazılarını yaniltmasın,trilyon olsanız bir gecede harcarız.''
Sırıtarak bana bakıyordu hala yüzsüz. O an ki tepkiyle ne yaptığımı kontrol edemedim ve muştayı yüzüne geçirdim. Turgay'la Zübeyde beni geri çekip hem bana hem çocuğa bakıyorlardı.
''Mevzu biitmiştir hadi dağılın'' diye bağırdım muştayı elime alıp ilerledim, bizimkilerde ne olduğunu anlamamış vaziyette arkamdan geliyorlardı.
''Daha bitmedi merak etme. Pişman olacaksın kızım! Her gün, her dakika nefes aldığına pişman edeceğim seni.''
Arkamdan bağırıyordu ama umurumda değildi o çocuk beni zaten ilgilendirmiyordu sadece kime bulaştığı konusunda biraz eminsizdi. Bizimkileri zor ikna edip evlerine yollayıp evin yolunu tuttum giderken arkamda birilerinin olduğu farkettim. Kulağımdaki kulaklıkları cebime kattım. Arkamdakilerin gölgelerini görüyordum ama kim olduklarını çözemedim. Boş bir arsanın içine hızlıca girdim ve kapıda görünmeden kim olduklarına bakıp hesap soracaktım ki bu manzara hiç düşündüğüm gibi değildi 6 erkek benim yanıma doğru geldiler ve bunları bu zamana kadar tanımıyordum.
''Hayırdır ?''
''Hayır hayır hiç merak etme.''
Arkadan bir ses geldi sonra da Ahmet.
''Hava serin,mevzu derin değil mi Hazal ?''
Ben ona bağırarak küfürleri saydırırken o çocuklara eyvallah deyip gitti.
''Ne bakıyorsun aptal!''
''Merak etme sadece sana Ahmet'in selamını getirdik.''
Çocuk konuştuktan sonra cebinden bıçağı çıkartıp karnıma sapladı. Sonra da koşarak kaçtılar. Geceydi ve boş bir arsaya kimse gelmezdi, yere yığıldım ve yerde acılar içinde kıvrandım kimse görmüyor duymuyordu. Ümit etmeyi bırakıp gözlerimi kaparken 3 gölge daha gördüm bu bomboş yerde..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölge
AkcjaKendime artık güçlü olacaksın dediğim günden beri güçlüydüm. Güçlü ve korkusuz. Herkesin tanıdığı korktuğu o kızdım. Mevzular çıkartan sürekli birilerine çatan, kendine karşı sonsuz güvenli o kızdım. Ama bir gün geldi ve güçsüz bıraktı, ona mecbur k...