11. Bölüm

96 10 1
                                    

Emniyet Müdürlüğü'ne gidip Kağan'ın nerede olduğunu sordum. Fakat kimse cevap vermiyordu, gözlerim şişmişti ve ağrıyordu. Soruma cevap vermek yerine, ''Sakin ol, Hazal. '' lafını duymak beni sinirlendiriyordu. 

''NEDEN KİMSE SORUMA CEVAP VERMİYOR ?'' diye bağırdığımda bu kez herkes bana dönmüş bakıyordu. Bir bayan polis beni görünce yanınma doğru geldi.

''Merhaba, ne istemiştiniz ?''

''Kağan. Yani az önce buraya getirilen 18 yaşındaki çocuğu görmek istiyorum ama kimse bana cevap vermiyor. '' 

Biraz düşündükten sonra kafasını bana çevirdi.

''Benimle gelin. ''

Sonunda beni anlayan bir kişinin çıkması beni çok mutlu etmişti. İçimden 'nihayet' deyip kadının arkasından ilerledim. Sonunda bir araya girip koridoru sonundaki kapıyı açıp benim girmemi bekledi. Girince içeride Kağan, Kartal ve Poyraz'ın olduğunu farkettim.

''5 dakika sonra geleceğim. '' kadın kapıyı kapattı.

Kartal ve Kağan kafaları yerde düşünüyor olsalar da Poyraz beni öldürecek gibiydi. 1 - 2 adım bana doğru geldi, eliyle yumruk yapmıştı, çok sertti. Ne dese doğruydu, hatalıydım.

''Lan, sen hala burada ne yüzle duruyorsun lan ? Ulan arkadaşımın geleceğini nasıl mahvedersin sen ? Hemen git ve ben yaptım de, yoksa seni öldürürüm anladın mı beni ?''

Tamam dercesine gözümü kapatıp salladım, gözlerimdeki ıslaklık çoğalmıştı. Ayağa kalkıp Poyraz'la seslice konuştu Kağan.

''Hiçbir yere gitmiyor Hazal, suç benim. '' Son kelimeyi vurgulayarak söyledi.

''Oğlum sen manyak mısın he sorun mu var bu beyninde ? Lan kız bıçakladı herifi, sen ne diye suçu üstleniyorsun ?''

''Anlamıyorsun Poyraz, ben o an elinden almaya çalışmasaydım saplamayacaktı. ''

Yazık der gibi iki yana salladı başını Poyraz.

''Bak Kağan, eğer bu kız gidip ben yaptım demezse bir daha asla benimle konuşma. '' 

Kapıyı sertçe vurup çıktı. Ne yapacağını bilmiyordu artık Kağan, benim de bildiğim pek söylenemez. Sözcükleri bir araya getirmeye bile zorlansam da sonunda konuştum.

''Merak etme, suçsuz yere yargılanmana göz yumamam. '' 

Gözünü bana dikip ''Sakın. '' dedi. Korkuyordum, o dört duvar arasında kalmaya korkuyordum işte. Ama benim yüzümden onun girmesi.. Bencillik olur. Ya bu ben olamam. Ben böyle birisi değildim. Ben ağlarken polis geldi.

''Görüşme bitmiştir. Kağan Özaslan, burada bekle birazdan sorguya alınacaksın. '' 

Benim yüzümden başına gelmeyen kalmamıştı. Tam kapıyı aralayacakken, Kartal kapıyı tutup sertçe o da çıktı. Biz konuşurken de bir kez bile ağzını açmamıştı. Belki de benden böylesine korkunç bir şey beklemiyordu, doğaldı. Zaten birkaç saat önce yaşananların hala etkisindeydim. Keşke, zaman geri aksa, bu sefer gerçekten böyle bir şey yapmam, gerçekten. Yürürken boş koridorda, yanımdan onlarca polis geçti. Fakat hiçbirine suçlu benim diyemedim. Çünkü sen korkak, aciz bir kızsın, bencilsin. Sandalyeye oturup bekledim. 

Bekledim, bekledim. Saat 5.10'du. Sabah olmuştu ve hala haber yoktu. Yanımdaki sandalyede oturan Sıla da bir süre sonra uyuya kalmıştı zaten. Artık sormalıyım diye düşündüm ve yanımdan geçen ilk polise sordum.

''Afedersiniz. Iıı.. Benim bir arkadaşımı sorguya almışlardı ama hala bir ses seda yok. ''

''Arkadaşınızın adı ne ?''

GölgeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin