10

135 31 72
                                    

Medya Arina Elian.

"Belki de sadece gülümsemeli ve yolumuza bakmalıyızdır?"

|

|

|

Akşam saatlerinde, Romanya'dan bir uçak kalkmıştı. Yaklaşık on dokuz saat sonra Japonya'ya varmıştı. Hava alanının bekleme kısmı oldukça kalabalıktı. Yolcular yeni uçaktan inerken herkesin tekrar tekrar baktığı bir çift vardı.

"Şunları gördün mü?"

"Evet, fark etmemek mümkün mü?" Valizlerini yanlarında götüren turistler bile kendi dillerinde, dış görünüşleri için övgü yağdırırken kardeşler arasında dönen konuşma çok daha farklıydı.

"Ne zaman geleceklerini gerçekten biliyor musun?" Uflaya puflaya konuşan Diane, uzun parlak sarı saçlarını arkaya attı.

"Şu an uçaktan iniyorlar. Az bekle, Diane." Erkek kardeşi Diane'yi ikna etmeye çalışırken, o bir kenarda oturmuş isyan ediyordu. Belki de, isyan etmesi normaldi? Sonuçta bir saattir olduğu yerde gelen misafirlerini bekliyordu.

Lucas'ta aynı şekilde bitmiş ve tükenmişti. Saatini bir kez daha kontrol ettikten sonra gelen kişilerin olduğu yere doğru yaklaşarak, kızıl saçlı ve dikkat çeken dedektifi göz ucuyla aradı. Ama hala görmüyordu. Arkasını dönüp gitmeye yeltendiği anda elinde çantası ile yürüyen bir kadına çarpmıştı.

"Hey! Önünü görmüyor musun?!?"

"Affedersin." Kadın bıkmış bir suratla ona bakarken Lucas, neden bu kadar abarttığını anlamıyordu.

"Sırf zenginsin diye, etrafında ki kişilere böyle davranmak zorunda değilsin!!"

"Bir dakika. Yanlış anlaşılma oldu sanırım. Ayrıca zengin olup olmadığım neden sizi ala kadar etsin. İnsan gibi özür diledim. İyi günler." 

Hızlıca uzaklaşan Lucas ile genç kadın nefesini tutmuş ve sinirle uzaklaşmıştı. Bu ikilinin tek karşılaşması olmayacaktı. Aslında birbirlerine çarptıkları anda kader iplerinin dolandığı söylenebilirdi.

Böylece her şey için yeni bir yol çizildi. 

Hava alanında, kendisini belli etmeye başlayan bir kişi belirdi ilk başta. Kan kırmızı saçlar göründüğü anda Lucas, az daha havai fişekler patlatıp 'Nihayet Geldiniz!!' pankartları açacaktı. Sonra devamında sarı saçlara sahip oğlanın arkasından siyah dağınık saçları ile kendini belli eden bir oğlan daha gözüktü. Onların tam ortasında duran tatlı kahverengi saçlı bir kız vardı.

Erkeklerden çok Diane'nin gözü ilk onu görmüştü. İstemsizce kızı çok tatlı ve bir o kadar da sevimli bulmuştu. Kenarda hep birlikte toplanmış ve selamlaşmaya başlamışlardı. Kısa sürenin ardından herkes birbirinin adını öğrenmişti. Lucas zaten gençleri tanıdığından, pek sorun çıkmamış hatta onları gördüğü için çok sevinmişti.

"Kısa bir süre daha beklememiz lazım."

"Neden?!" Lucas artık beklemekten bıkmıştı. Dante ise Lucas'a durumu nasıl izah edeceğini düşünüyordu. 

"Senin korkup kaçtığın rahibe ile birlikte olup onu evime götürdüm. Sonra onunla evlenme kararı alıp nişanlandım. Burada bir ev alıp onunla yaşamayı, bebeklerimizi büyütmeyi ve yanımda getirdiğim gençleri kendi soyadıma almayı planlıyorum." 

Tabii ki de böyle bir şey demedi. Ama eğer söyleseydi neler olurdu?

Dante derin bir nefes alıp her şeyin oluruna bırakılması gerektiğini düşündü. Valizini almak için bekleyen Agnes ise yavaş yavaş geliyordu. Lucas bir kaç kere Agnes'e baktıktan sonra hayal gördüğünü düşünmüştü. Diane ise şaşkın şaşkın abisinin tepkilerini izliyordu.

Demon Priestess | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin