3

180 35 141
                                    

Medya Dante Corio.

"Ben her şeyin kötü olmaya başladığı, her günün karardığı bir yerde büyüdüm. Umudun ışığını her şeyim dediklerimi kayıp ettiğim de, kendi ellerim ile söndürdüm."

|

|

|

"Bay Donovan, dediğiniz şeylerin ne kadar çelişkili olduğunu biliyor musunuz?" 

Elleri bir yandan not defterin de olan dedektif, Lucas'tan bugün belki de onuncu kez görgü tanığı ifadesini alıyordu. Lucas ise gördüklerini birebir anlatsa bile kulağa saçma geliyordu. "Doğru söylüyorum!! O kadın. Hayır, rahibe Agnes, ölüydü!!" Dedektif bir kez daha gözlerini Lucas'a götürdüğünde adamın yalan söylemediğini söyleyebilirdi. El ve kol hareketlerinden, gözlerinde ki bakıştan bile anlaşılıyordu. 

Ne bu adamı bu kadar korkutmuştu? Aslında Dante, cevabını tahmin edebiliyordu.

 "Söyleyin o zaman Bay Donovan, rahibe Agnes ölü müydü? Yoksa hayatta mıydı? Sadece bu kısımda net bir cevap vermenizi istiyorum." Dante, Lucas'ın ağzından duymalıydı.

"O kesinlikle hayattaydı." Böylece dedektif hayatı boyunca bir kez daha yaşamak istemediği bir dolambacın içine girmiş oldu. Hayır, aslında defalarca zaten bu olayın içinde bulunmuştu. Duyduklarının ardından belki de çoktan, bir hafta geçmişti.

Lucas'ın verdiği ifadeye defalarca baksa bile olacak olan belliydi. Büyük ihtimalle adama deli muamelesi yapıp tımarhaneye kapatacaklardı. Dante, biliyordu. Hem yaşanan olayın hem de ileride yaşanacak olayların önünü kesemezdi.

Sonuçta kendisi de zamanında bu tür bir olaya kurban gitmişti.

Şu an tek yapması gereken manastıra gidip her şeyi kontrol etmekti. Bir kaç saat içinde hazırlanıp ofisten çıktı. Şu an elinde olan her şey kendi elde ettiği şeylerdi. Ama elinde sonunda yorulmuştu. Evleri, arabaları, arsaları...

Bunlar olsa bile yanında duracak bir hayat arkadaşı olmadığı takdirde neye yarardı?

Arabası ile yol alırken son hızda ilerliyordu. Bazı şeylerin gerçek mi, hayal mi olduğunu anlamak epey zordu. Dante, karısını ve çocuğunu kaybetmesi ile kavrama yetisini kaybetmişti. Bu yüzden en mantıklı olanın günün sonunda oraya bizzat gidip görmesi gerektiği neticesiydi.

Nihayet uzun bir yolun ardından manastıra geldiğinde, dışarıdan oldukça sade bir görünüşe sahip olduğu kanaatine vardı. Demir kapılardan geçip hızlıca olay yerine gitti. Etrafta her hangi bir polis olmamasının nedeni, bu durumu henüz bildirmemiş olmasıydı. Gördüklerinin ardından her şeye karar verecekti. 

Her şey aynı Lucas'ın dediği gibiydi. Sakin ve özellikle herkes öldüğü için ölüm sessizliği vardı. Belinde kemerine bağlı olan tabancalı silahı çıkardı. Bir yandan kuşkulu adımlarla ilerlerken nihayet manastırın kapısına gelmişti. Aşırı derecede yaşlanmış olan kalenin, kapısı da aynı kendisi gibiydi. Büyük bir gıcırdamanın ardından Dante, küçük dilini yutmuştu.

Kan.

İlk gördüğü ve tek göreceği şey kandı. Her yer, kana bulanmıştı. Duvarlar, oturmak için konulan tahta koltuklar ve herkesin taptığı Tanrı'nın işareti kanlıydı. Büyük haç kırılmış hemen ardından da kana bulanmıştı. Yerde ki cesetlere baktı. Belirli kişiler halktan gibi görünüyordu. Belirli kişiler ise siyah uzun kıyafetleri ile kendini rahibe olduğu konusunda belli ediyordu. Dante dişlerini sıktı.

Demon Priestess | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin