17

127 28 134
                                    

Medya Darlene Donovan.

"Sana sarılamasam da. Seni kendim büyütemesem de. Sana bakıp gülümseyemesem de. Anne dediğini duyamasam da. Seni karnımda hissettiğim günden beri sevmediğim tek bir an bile olmadı. Seni seviyorum. Umudum, ışığım, canım, bir tanecik kızım Diane..."

|

|

|

Darlene arkasına dönmeye korktu. Evet, ailesi gelmiş geçmiş en güçlü büyücüleri kapsayan, güçlü bir aileydi. Etrafını incelemeye devam etti. Burası bir yerden tanıdıktı. Ama bu olabilir miydi?

Kızını o kadar çok görmek istemişti ki...

Ölmeden önce...

-"Anne sen misin?" Ses o kadar naif bir melodiyi andırıyordu ki, Darlene kendini zar zor tutuyordu. Ağlamamalıydı. Karşısında ki oğlan ise kendisini izliyordu. O zamana kadar, emin değildi. Ama bir kez daha baktığında anladı.

Sarı saçları olabilirdi. Ama tonu, o aşina olduğu sarı ton değildi. Daha çok dikkatini çeken şey, turkuaz ve maviyi andıran ender gözler olmuştu. Darlene, torununun saçlarını karıştırdı. Oğlan sadece incelemeye devam etti.

Şu anda karşısında olan kişinin kim olduğu hakkında en ufak bir fikri yoktu. Ama şundan emindi. O kadın kesinlikle zor zamanlarında her daim yanında olabilecek birisiydi. Onu koruyabilecek biri. Bir kez daha incelemeye tam başlayacaktı ki, daha az önce beklediği o kadının yavaş yavaş yok olduğunu fark etti.

Sanki toza dönüyordu. Darlene ellerine baktı. Süresi dolmuştu. Arkasına hızlıca döndüğün de ne söyleyecek bir sözü ne de yapacağı bir hareket vardı. Olduğu yerde kaskatı kesilmişti. Karşısında ayna var sanmıştı. Ama hayır yoktu. Her şeyi ile ona benzeyen biri. 

Onunla aynı gözüken biri. Diane yutkundu. Söyleyecek çok şeyi vardı. Ama sustu. Yutkundu. Annesi de aynıydı. Bir anda Diane konuşmaya karar verdi.

-"Anne seni hiç görememiş olsam da, seni hep sevdim."

Darlene o kadar zaman tuttuğu göz yaşlarını akıttı. Kızı onu seviyordu. Ondan nefretiğini sanıyordu. Onu bırakıp öldüğü için kızar sandı. Darlene yok oldu. Darlene ölmeyi beklemiyordu. Aynı şekilde kızını görmeyi de.

Lucas annesi bombastik bir şekilde odadan çıkar çıkmaz gitmesi nedeniyle, ona kızmasın diye özür dilemeye geliyordu. Odanın kapısını yavaşça açıp konuşmaya başladı.

-"Anne özür dilerim. Unuttum." Ama anneden ses yoktu. Lucas kafasını kaldırdığı anda çığlığı bastı. Yatak da kan rengi vardı. Hayır, kandı. İçeriye giren doktorlar zaten Leydi Darlene'nin hamile olduğunu bildiklerinden bebeği almaya odaklandılar. Annesi çoktan ölmüştü.

Yatakta olan iki saatlik büyük mücadelede, önce karnına bıçak saplayıp bebeğin nefes almasını sağmaya odaklandılar. Sonrada dikkatli bir şekilde bebeği almaya çalıştılar. Kapının dışında kalan Lucas ne yapacağını şaşırmıştı.

Dük Donovan'a haber vermek için ayrılan uşaklar neredeyse ölmek üzereydi. Dük ona karşı ilgisiz olabilirdi. Ama asla hayatında aşık olduğu tek kadının ölmesini istemedi. Claude ise annesini hiç ziyaret edip görmediğinden etkilenmemişti. Bu durumu gören hizmetçiler, inanılmaz bir şekilde ondan iğrendi.

Adeta uzaklaşmak için yer aradılar. Uşaklardan bir tanesi bile çoktan ölmüştü. Dük adeta kafayı yemişti. Ta ki ikinci bir haber gelip Düşes'in bebeğinin yaşadığı söylenene kadar. Cassius önce ne dendiğini anlamadı. Hamile olduğunu bilmiyordu.

Demon Priestess | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin