5

15K 1K 297
                                    

Kapının kapanma sesini duyduktan hemen sonra çekmeceye doğru döndüm. Gördüğüm kağıtla kalbim pıtı pıtı atmaya başlamıştı bile.

Çığlık atmamalısın Eymen sakin olmalısın.

Derin bir nefes alarak küçük ince parmaklarımı kağıda sardım. Çizgili defterden koparıldığı belli olan kağıdın üzerine inci gibi el yazısıyla yazılmış bir numara ve isim yazıyordu.

Buğra - xxxxxxxxxxx

Numarayı okudukça içim içime sığmıyor ve tekrar okuyordum. Yaklaşık yirmi kez okuduktan sonra ezberleyince pes etmiş ve kağıdı kucağıma yerleştirmiştim.

Mutluluktan ağlamak üzereydim.

Sakince yataktan kalkarak dolabımın en derinlerinde duran, anıları olan eşyalarımı sakladığım kutuyu çıkararak içine özenle yerleştirip geri yatağıma geçtim.

Salak gibi sırıtmadan duramıyor olsam da artık sakinleşip cesaretimi toplama zamanım gelmişti.

Mesaj atmayacaktım çünkü fazlasıyla samimiyetsiz geliyordu bana ve teşekkür etmek için güzel bir yol değildi.

Aramam gerekiyordu galiba ama bunun için de fazlasıyla cesaretsizdim. Bu nedenle ne yapacağımı bilemez bir biçimde başımı ellerimin arasına alarak düşünmeye çalıştım.

Ne kadar süre geçti bilmiyorum ama aklıma gelen fikirle hızla ayağa kalkarak telefonumu aramaya başladım.

Telefonumu bulduğumda titreyen ellerimle kısa sürede ezberlediğim numarayı kaydettikten sonra mesaj kısmını açarak ses kaydına bastım.

"Merhaba Buğra Bey, nas-"

Bey ne Eymen? Çok resmi. İş arkadaşı mısın çocuğun?

"Merhaba Buğra nasılsın?"

Tamam nasıl olduğunu da sormalısın ama bu şekilde değil, çok kaba.

"Merhaba Buğra. Öncelikle teşekkür etmek istiyorum bayıldığımda bana yardımcı olduğun iç-" durup kaşlarımı çattım.

"Salaksın Eymen, çocuğa bir teşekkür edeceksin bu kadar mı zor? Tamam hoşlanıyorsun anladık ama böyle telaş yapmana gerek var mı gerçekten?" Dedikten hemen sonra sinirle telefonu kanepeye fırlatıp ayaklandım. Süt içmem gerekiyordu sakinleşmem adına.

Her zamanki mavi kupama sütümü doldurdurarak salona girip televizyonu açmış ve koltuğa yayılmıştım.

Bir müddet saçma programlar izledikten sonra elim otomatik olarak telefonuma uzanırken gördüğüm bildirim ışığıyla kalbim yavaştan atmaya başlamıştı.

Yeni mesaj bildirimiyle, mesajı atanın Durdu abla olması için yalvararak ekranı yukarıdan aşağıya doğru kaydırıp kimin attığına baktım.

Bakmaz olaydım.

Buğra: Demek benden hoşlanıyorsun? Evlilik ne zaman?

Ağlamak üzereydim. Hatta durun ağlamıştım bile.

Bu çocuğa rezil olmak artık alışkanlık haline gelse de her seferinde hüngür hüngür ağlayasım geliyordu.

Nasıl yanlışlıkla atardım ki o mesajı? Hayır bir kontrol et değil mi?

Utançtan kapattığım gözlerimden tekini açarak diğer mesajları okumaya başladım.

Bir saniye evlilik ne zaman mı?

Buğra: Umarım bu mesajımdan sonra yine bayılmazsın bak şakaydı gerçekten.

Buğra: Ve önemli değil, tekrar olsa tekrar yapardım ama umarım bir daha olmaz. Endişeleniyorum senin için.

Şaka mıydı? Şimdi de hayal kırıklığı yaşadığım için ağlıyordum.

Okuduğum mesajlarla içime biraz su serpilirken ne cevap vereceğimi tam bilmesem de parmaklarımı ekranda dolaştırmaya başladım.

Eymen: Ben özür dilerim öyle demek istememiştim çok utanıyorum.

Eymen: Endişelendirdiğim ve beni taşımana neden olduğum için de ayrıca özür dilerim.

Buğra: Dediğim gibi önemli değil utanmana gerek yok. Benimle konuşurken rahat ol lütfen.

Buğra: Şimdi iyisin değil mi?

Eymen: Evet evet iyiyim merak etme.

Buğra: Sevindim. Umarım bir daha böyle bir şey yaşanmaz.

Eymen: Umarım.

Eymen: Şey, ben bir şey daha sorabilir miyim?

Ben az önce mesajlaşmak samimi değil mi demiştim?

Salakmışım.

Demek ki insan sevdiği biriyle konuşunca mesaj bile mutlu ediyordu onu.

Buğra: Tabiki izin almana bile gerek yok. Ne zaman, ne istersen sorabilirsin.

Eymen: Peki o zaman.

Eymen: Biz Durdu abla ile seni teşekkür için yemeğe davet etmek istiyoruz, eğer sen de istersen ya da müsaitsen gelebilir misin?

Buğra: Teşekküre gerek yoktu aslında ama seninle konuşma fırsatını da kaçırmak istemiyorum.

Eymen: Bu evet demek mi oluyor?

Buğra: Tabiki. O günü dört gözle bekliyor olacağım.

Eymen: Ne zaman müsait olursun peki?

Buğra: Eğer senin için de uygunsa bu cumartesi müsaitim.

Eymen: Ben her zaman uygunum biliyorsun.

Eymen: O zaman cumartesi akşam buluşuyoruz.

Buğra: Evet. Heyecanla bekliyor olacağım Eymen.

Eymen: Ben de öyle.

Eymen: O zaman iyi akşamlar Buğra.

Buğra: İyi akşamlar ve kendine dikkat et lütfen.

Dedikten sonra ne diyeceğimi bilemediğim için 'Sen de' diyerek telefonu fırlatmış ve dizlerimi kendime çekerek çığlık atmıştım.

Ona karşı rezillik yaşasam da anormal karşılamamış ve beni önemsediğini bir çok kez dile getirmişti, söyledikleri yüreğimi hoplatıyordu resmen.

Bir kez daha çığlık atarak kendimi kanepeye atıp kollarımı açtım ve tavana baktım. Tavanda gördüğüm kehribar gözlerle yüzüme geniş bir gülümseme yerleşmişti.

Galiba hayatıma yeni biri dahil oluyordu ve bu gelişin muhteşem olduğuna dair içimde büyük hisler vardı.

Umarım içimdeki hisler doğru çıkardı.

Selamm.

Bebişler bir şey soracağım size. Arada böyle texting yazsam rahatsız olur musunuz? Hep olmasa da bir kaç yerde bu şekilde konuşmalar geçirmek var aklımda problem olmazsa arttıracağım birazcık. Ne dersiniz?

Cevaplarınız beklemek ben ve size kocaman sarılmak. Hatalarım varsa affedin beni. Görüşürüzz.

İŞÇİ / GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin