11

9.2K 709 73
                                    

*Buğra'nın Ağzından; ilk göz göze geldikleri zaman*

Dilim damağım kurumuş gizlendiğim yerden penceredeki sevdiğime bakıyordum. Hayatında hiçbir şeyi umursamayan ben ilk defa heyecandan terler döküyor, tırnaklarımı kemirmekten kanatacak düzeye getiriyorum.

Ah ah aşk insanı ne hale getiriyormuş be!

"Abicim yeter parmak kalmadı" diye elime vuran adama endişeli gözlerimle baktım.

"Oğlum şu tipime bak, üstüm başım boya içinde. Şimdi mi çıkacağım karşısına? Hadi boşverelim" Dememle sıkıntıyla kocaman bir nefes verip, omuzlarımdan tutarak bir ileri bir geri sallamaya başlamıştı.

"Lan seven her halinle sever seni, yürü gidiyoruz" diyerek bileğimden tutup beni çekmeye çalıştığında ondan biraz daha iri olmam sağ olsun yerimden kıpırdamamıştım.

"Hadi be oğlum bak bir şey yapma, sadece kendini göster, cidden bak başka bir şey istemiyorum senden. Bir iki çocuklarla top oynar, sonra da eve geçeriz" diye yalvarır gibi bir tonda konuşup, elini salladığında pes etmiş bir biçimde kafamı sallamıştım.

Sakin olacaktım, o yokmuş gibi davranacaktım. Bu kadar basitti işte.

Bok basitti.

Kolumdan tutan eli silkeleyerek uzaklaştırıp, normalde olduğum gibi davranmaya çalıştım. Önce elime sigaramı aldım sonra cebimden yavaş bir biçimde çakmağımı çıkardım, dudaklarıma götürdüm; zaman geçirmek için elimden geleni yapıyordum yani.

Sigaramdan derin bir nefes alarak adımlarımı atmaya başladım.

Yetmişti artık.

Görüş açısına girmeye başladığımda derin bir nefes alıp karşımdaki top oynayan çocuklara bakarak elimdeki sigarayı dudaklarıma sıkıştırmış ve  kollarımı açıp top oynayan çocukların arasına dalmıştım.

Ulan ben böyle yapamayacaktım ki!

Kafamı iki yana sallayarak uzun süredir oynamadığım topu ayaklarıma alıp, havalı bir kaç hareket yapmaya başladım.

Ne yapıyordum ben? Utancımdan yerin dibine girecektim neredeyse.

Benim bu halime gülen kumral salağa sinirle bakınca o da hemen adımlarını yanıma yöneltmiş ve topu ayağımdan çekip almıştı.

Şerefsiz, karizmamı çizdiremezdim sevdiğimin önünde.

Hızla koşarak ayağından topu alıp, karşıdaki kaleye doğru atınca kollarımı yana açtım sevinçle. Dudaklarımdaki sigaranın külü yere düştüğünde iki parmağımın arasına alıp ilerdeki çöpe fırlatarak kafamı kaldırdım.

Ah ulan kaldırmaz olaydım utanıyordum köpek gibi!

Bana bakarak gülümseyen bir çift siyah gözü görmemle dudaklarımı bükmemeye çalışarak büyükçe yutkunup en olmayacak şeyi yaptım.

Göz kırptım.

Bunu yapmamla sevdiğim çocuğun pencereden yok olması bir olmuştu.

Kesin benden korkmuştu. Son fırsatımı da şu an kaybettiğimi düşünerek ellerimi üzüntüyle indirip, omzuma sarılan kola dayanarak yürümeye başladım.

"Bok ettim" diye ağlamaklı sesimle konuştuğumda, yanımdaki soğuk beden elini omzumda oynatmıştı yavaş yavaş.

"Neden öyle düşündün ki?" Demesiyle artık dayanamayıp gözlerimi yummuştum.

Cevap vermeden bayağı bir yol yürüdükten sonra bulduğum ilk kaldırıma çöküp elimi yüzüme kapatarak gözlerimden yaşlar akmasına izin verdim.

"Lan niye ağlıyorsun?" Diye heyecanla konuşan kumrala bakmadan göz çukurlarıma avuç içlerimi bastırarak ağlamamı sürdürüyordum.

"Bok ettim bok, bir şansım vardı onu da teptim işte" diye artık hüngür hüngür ağlamaya başlamamla karşımdaki iki beden de yapacağını şaşırmış bir biçimde sarılmışlardı bana.

"Niye lan niye?" Diye bağıran çocuğa cevap vermeden önce burnumu çekip koluma silmiştim.

Bu bile iğrençti. İğrençtim ben nasıl sevsindi bu çocuk beni.

"Göz kırptım" diye burnumu çektiğimde ağlamamı durdurmak için başını omzuma koyan kumral kafasını kaldırdı.

"Ee?"

"O da bir anda yok oldu pencereden, kesin sapık sandı beni" dediğimde bir anda sırtıma inen tokatla ne yapacağımı şaşırmıştım.

"Ümit bu dingil ne diyor?" Diye elini kaldırarak soran salağa bakıp anlamamış bir sürat ifadesiyle kafamı salladım iki yana.

"Ne biliyim? Anlayamadım ben"

Bu sefer de kafamı donuk donuk bakan çocuğa çevirmiştim.

Ne diyordu lan bu dingiller?

"Oğlum sen gerizekalı mısın lan? Hep aramızda en zeki olanın sen olduğunu düşünürdüm" demesiyle kaşlarımı kaldırarak son bir kez burnumu koluma silip cevapladım onu.

"Öyleyim zaten"

"E o zaman bay çok zeki bey, bu çocuğun utandığı için pencereden kaçabilecek olduğunu düşünemedin mi?"

Bunu düşününce sanki gözlerimin önünden bir parıltı geçmişti.

Ulan bu kadar basit bir şeyi nasıl düşünememiştim ben?

"Hassiktir" derken ikisi de katıla katıla gülmeye başlamışlardı.

Aynı anda ikisinin de kafasına vurduktan sonra dirseklerimi dizlerime koyup, elimi çeneme yasladım.

"Kafasında bir de senaryo kurmuş dangalak. Sapık sanmış onu" diye gülmekten yerlere yatan bedenin sırtına bir tekme atıp yuvarladıktan sonra düşüncelere dalmaya başladım.

Daha büyük bir plana ihtiyacım vardı artık.

Çiçeklerim ya benim canım bir kaç bölüm daha böyle geçmişi Buğra'nın ağzından yazmak çekti. Ne dersiniz yapayım mı?

Hepinizi seviyor, hatalarım varsa affetmenizi diliyor ve kocaman kocaman öpüyorum.

İŞÇİ / GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin