Kapımın çalınmasıyla korkudan sıçrayarak yerimden kalkmıştım.
Bir şey sipariş ettiğimi hatırlamıyordum. Karşı komşum da zaten iki haftalığına şehir dışındaki oğlunun yanına gitmişti, bu nedenle şu an bana uğrayacak kimsenin olmaması lazımdı.
Bu düşüncelerle korka korka ilerleyerek kapının deliğine gözümü dayadım. Kimseyi göremememle yutkundunduktan sonra titreyen sesimle konuşmaya çalıştım.
"K-kim o?" Dediğim anda hemen cevap gelmişti karşıdan.
"Eymen abi benim Efe"
Duyduğum sesle büyük bir rahatlama çökmüştü üzerime. Kocaman bir 'oh' çekerek kapıyı araladım.
"Lan ne işin var senin burada korktum bak" dememle küçük ellerini ağzına götürmüş ve tatlı tatlı kıkırdamıştı.
"Eymen abi çok komiksin" demesiyle gözlerimi devirmiştim.
Bu zamane çocukları da pek bir bilmiş oluyorlardı.
"Gülme gülme de gel içeri" sanki bu kelimeleri söylememi bekliyormuş gibi hemen ayakkabılarını çıkarıp içeri girmişti.
"Aç mısın?"
Onun arkasından kapıyı kapatırken içeriye doğru seslenmiştim.
"Değilimm!" Diyerek bağıran bedenle kafamı iki yana sallayarak gülümsedim. Geçen gün kocaman yanaklarını mıncıramasam da bugün yiyecektim onu.
"Nasılsın Efe?" Diyerek girdiğim salonda kanepeye oturmuş ayaklarını sarkıtarak sallayan bir adet bebek görmüştüm.
"İyiyim Eymen abi, sen nasılsın?" Diye dudaklarını büzerek konuştuğunda kendimi tutmadım ve yanına giderek yanaklarını çekiştirmeye başladım.
"Seni ve yanaklarını görünce daha iyi oldum minik"
Ben konuşurken o benden kaçmaya çalışıyordu. Ellerimin arasından kurtulup minik ayaklarıyla evin içinde pıtı pıtı koşarken sanki ev diye adlandırdığım bu yer o soğuk halinden çıkıp ısınmaya başlamıştı.
Çocuk mu doğursaydım ben ya.
"Eymen abi yeterrr!" Diyerek kendini kanepeye atmıştı Efe en sonunda. Ben de fazla zorlamamak adına nefes nefese yanına kuruldum.
Evden fazla çıkmadığım için bu küçük hareketler bile nefesimi kesmeye yetiyordu. Galiba spor yapmaya başlamam lazımdı.
"Efe süt içer misin?"
"İçerim Eymen abi. Sonra da pencereden bakalım mı senin gibi?"
"Olur miniğim bakalım" diyerek mutfağa yöneldim ve iki bardak süt doldurup dün gece yaptığım kurabiylerden de bir tabağa koyarak odaya geçtim.
Minik beden içerde sessiz sakin oturmuş televizyon izliyordu. Onun bu haline gülümseyip hemen önüne bir sehpa koyarak dizdim yiyeceklerini.
Ara ara bana gönderirdi annesi, çok tatlı bir kadındı zaten, beni de severdi kendisi, o yüzden biz de bu minik Efe ile güzel zamanlar geçiriyorduk. Babası biraz sıkıntılı biriydi ama evde pek olmadığı için içimiz rahattı.
Beni fark edince tatlı tatlı gülümseyerek baktı yüzüme ve teşekkür edip hemen önündekileri yemeye başladı. Minik ağzıyla yerken benim de onu yiyesim geliyordu.
Her yutkunmasından sonra gözlerini saate çevirmesi dikkatimi çekmişti.
"Annen geç gelme mi dedi?" Diye sorunca hızla kafasını sağa sola sallamıştı.
"Yok ben başka bir şeye bakıyorum" dediğinde kafam karışsa da tamam diyip ben de sütümü içmeye başlamıştım.
Efe kurabiyeden son bir parça daha alıp saate bakarak hemen ayaklandı. Elimden tutarak beni çekiştirmeye çalışıyordu minik bedeniyle.
"Hadi Eymen abi, hadi pencereden bakalım" diye ısrar ederken kafamı sallamış ve onunla birlikte ben de aylaklanmıştım.
Neden bu kadar ısrar ettiğini anlayamasam da ona uymak hoşuma gitmişti.
Boyu yetmediği için altına küçük bir tabure verip belinden sarılarak düşmemesini sağlamış ve aşağıya bakmıştım.
Aşağıda yaklaşık iki haftadır kafamı meşgul eden siyah saçlı çocuk duruyordu. Yine top oynayan miniklerin arasına girmiş ve havalı hareketlerle karşısındaki kumrala çalım atarak kaleye doğru ilerlemişti.
Her zamanki gibi gol attığında sevinerek kafasını kaldırmış ve göz göze gelmiştik. Heyecandan kalbim iki tur fazla atarken Efe bağırmaya başlamıştı bile.
"Buğra abi muhteşemsin. Ben de büyüyünce senin gibi güzel oynayacağım" derken elleri yukarıda yumruk olmuştu.
Buğra alttan alttan gülerken ben heyecanlanmaya başlamıştım bile.
"Eymen abi kalbin neden bu kadar hızlı atıyor?" diye hızını kesmeden bağırınca gözlerim yerinden çıkacak kadar büyümüştü.
Korkuyla elimi çocuğun dudaklarına kapatsam da kehribar gözlü ve arkadaşları gülmeye başlamıştı bile.
Efe elimin altında debeleniyorken aşağıdaki çocuk seslenmişti.
"O da sevinmiştir gol attığım için Efe o yüzden hızlı atıyordur o güzel kalbi" demesiyle hem sesini ilk defa duyduğum için hem de benim kalbime güzel dediği için daha da heyecanlanmıştım.
Ellerimden kurtulan Efe tekrar bağırmaya başlamıştı bile.
"Benimki de heyecanlı heyecanlı atıyor Buğra abi aynı Eymen abi gibi"
Bu cümlede dikkatimi çeken ismimizin yan yana duruşu olmuştu.
"Çok mu hızlı atıyor Eymen abinin kalbi?" Diye sorduğunda korkuyla yine gözlerim açılmıştı.
"Çok hızlı çok, sesini bile duyabiliyorum" dediğinde ellerini de büyük olduğunu anlatmak amacıyla açmıştı.
Bense kızarmaktan domatese dönmüştüm resmen ağzımı bile açamıyordum.
"Tamam tamam hadi Eymen abin daha da heyecanlanmadan gidelim biz" diyerek el salladığında Efe de el sallamış ve içeriye girmiştik birlikte.
Ne olmuştu az önce?
Minik bir sevgi pıtırcığı oldum ben. Kafalarını ısıra ısıra sevesim geliyor bu üçünü de sjdjskd.
Haydi hepinize iyi okumalar, hatalarım varsa affedin beni. Kocaman sarılıyorum hepinize.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İŞÇİ / GAY
Romance(TAMAMLANDI) Bir inşaat işçisi ve evden çıkmayan bir çocuğun aşkını anlatır. *Argo, küfür ve cinsellik içerir.