7

13.6K 984 233
                                    

Salonu boşalttıktan sonra odayı tamamen naylon ile kaplayıp boyaları dizmeye başladık.

Buğra'nın özel isteği ile duvarları daha canlı bir maviye boyayacaktık. Nedense benim rengim gibi duruyormuş ve eve çok yakışırmış.

Ben de bu işlerden fazla anlamadığım için onaylamıştım onu, hem hoşuma da gidiyordu onun seçiminin benim evimde olma fikri.

"Ee ne yapıyoruz şimdi" dememle bana gülmüş ve yakalaşarak burnumun ucuna işaret parmağı ile vurmuştu.

Bu hareketi utanmama neden olsa da gülümseyerek kehribar gözlere bakmaya sürdürdüm.

İçten içe ikimiz de birbirimize karşı olan hislerimizi biliyor ve onları kabulleniyorduk bundan dolayı da aramızdaki o soğukluk yavaş yavaş yok olmaya başlamıştı.

"Şimdi önce büyük fırça ile ana hatlarını yapalım, arkasından da küçük yerleri geçeriz olur mu?" Dediğinde ellerimi teslim olur gibi kaldırarak konuştum.

"Usta ne derse o"

Gülümseyip bana bakmayı sürdürdü.
Bakışmamız biraz daha devam ederse boya işinin gittikçe uzayacağını bildiğimden geri çekilip hemen elime büyük boya fırçasını alarak Buğra'ya uzattım.

"Hadi bana göster nasıl olduğunu" dediğimde kafasını arkaya atarak gülmüş ve fırçayı elimden almıştı.

"Bak çok basit" fırçayı kovaya batırdı "Önce batırıyorsun" fazlalık olan kısmı aldıktan sonra duvara gelişigüzel sürmeye başladı " Ve sürüyorsun" bir kaç fırça darbesinden sonra elindekini bana uzattı.

"Sıra sende"

Heyecanla elindekini alıp aynı onun yaptığı gibi batırdım ve fazlasını alarak sürmediği yerlerde gezdirmeye başladım. İşim bittiğinde de gülümseyerek omzunu boyalı yere dayamış bir biçimde beni izleyen adama dönmüştüm.

Bu şapşal hali beni gülümsetirken fırçayı naylona koyarak parmağımla omzunu gösterince yavaşça duvara sonra da omzuna bakıp gülmeye başlamıştı.

"Bak ne hale getirdin beni" dediğinde ona katılıp ben de gülmeye başlamıştım.

"Ben bir şey yapmadım ki" diye yalancı bir biçimde somurtunca gülerek elini mavi boyaya batırdı ve beklemediğim bir anda üzerimdeki eski beyaz tişörtüme sürdü.

"Yaa bu benim en sevdiğim tişörtümdü" dediğimde kaşlarını inanmıyormuş gibi kaldırıp omuzlarımdan tutarak kendisine doğru çekti. Burunlarımızın ucu birbirine değerken konuşmaya başlayınca nefesi dudağımı yalamıştı.

"Ben sana başka bir tane versem en sevdiğin olur mu acaba?" Dediğinde gülümsemiş ve ona ayak uydurarak ellerimi benden beklenmeyecek bir cesaretle boynuna dolamıştım.

"En değerlisi o olur" yaklaşıp sırtını yeni boyanmış duvara yasladım. "Galiba benim de sana bir tane vermem gerekecek" dediğimde yavaş yavaş bana yaklaşmaya başlamıştı.

Elleri omuzlarımdan belime doğru inerken kesik bir nefes bıraktım dudaklarına doğru.

Her şey çok hızlı ilerlerse de bu durum beri gram rahatsız etmiyordu.

"Çok güzelsin Eymen"

Bir anda dudağıma yapıştığında heyecanla ne yapacağımı bilememiş ve elimi yüzüne çıkarmıştım. Sakinlikle yakaladığı alt dudağımı emindiğinde eskiden gelen bir tecrübemin olmaması sağ olsun ne yapacağımı bilemeden durmuştum öylece.

Karşılık veremediğimi fark edince telaşla geriye çekilen bedene yarı baygın gözlerle bakıyordum.

"B-ben özür dilerim çok ani oldu yapmamalıydım" diyerek geri çekilmeye kalkınca bu sefer de ben onu kendime çekip dudaklarını dudaklarımla buluşturmuştum.

Onun yaptığını taklit etmeye çalışarak üst dudağını emmeyi denediğimde hissettiğim gülümsemeyle ben de gülümsedim.

Bir anda yerlerimiz değişince korkuyla elimi boyalı omzuna yapıştırmış ve avcumun boya olmasına neden olmuştum.

Geri çekilip gözlerime baktığında bunu fırsat bilerek yanağına hafifçe bir çizgi çekip yüzünde mavi bir leke bıraktım.

Kıkırdayarak yaptığıma baktığımda derin bakışlarıyla beni izlediğini fark ettim. Bakışlarıyla yutkunup tekrar kehribar gözleri izlemeye başlarken ne olduğunu anlamadan yüzümde bir soğukluk hissetmiştim.

"Buğra!" Diye bağırdığımda kaçmaya başlayan bedenin arkasından kahkaha atıp elimi boyaya batırarak belinden yakaladım ve saçlarından başlayıp yüzüne kadar masmavi yaptım.

"Seni küçük, ben bunun hesabını sormaz mıyım?"

Bir anda belini bırakıp kaçmaya çalıştığımda bu sefer de o belimden tutmuş ve sırt üstü düşmemize neden olmuştu.

İkimiz de yerde gülerken bana bakarak elini yanağıma koyup sağ koluyla kendini hafifçe kaldırarak yüzümü okşamaya başladı.

"Sana bakmaya doyamıyorum" dediğinde benim ellerim de onun yanaklarını bulmuş ve iki avcumun içine almıştım.

"Güzel gözlerini sadece ben görmek istiyorum desem kızar mısın bana?" Diye sorduğumda yüzünde kocaman bir gülümseme oluşmuştu.

Dudaklarını dudaklarıma değdirip geri çekince baş parmağımla yüzünü okşamaya devam etmiştim.

Beklemediğim bir anda üzerime çıkıp dirseklerini yanıma koyarak dudaklarıma yaklaştı ve hafifçe sürtüp geri çekti. Bense daha fazlasını istediğimden dolayı elimi boynuna atarak kendime çekip tekrar dudaklarımızı birleştirdim.

Koca odada sadece bizim öpüşmelerimizin sesi yankılanırken bu an hiç bitmesin istiyordum.

Buğra'nın bir eli belimden yavaşça yukarılara doğru ilerlerlediğinde benim elim de göğsünde geziniyordu.

En sonunda boynuma geldiğinde baş parmağıyla okşayarak beni huylandırıp gülerek geri çekilmeme neden olmuştu.

"Eymen"

"Efendim"

Ellerim yüzünün her yerinde dolaşırken konuşmasıyla dudaklarına da dokunmak istemiş ama boyadan zehirlenmesini istemediğimden dolayı kendimi durdurmuştum.

"Sana bir şey söylemem lazım" dediğinde istemsizce karnım kasılmaya başlamıştı. Korkuyu tüm iliklerime kadar hissederken eğer bu bir hataydı gibisinden cümle kurarsa ne yapacağımı düşünüyor ve gözlerimin dolmasına engel olamıyordum.

Bu halimi fark ettiğinde hafifçe gülümseyip boynumdaki elini elmacık kemiğime çıkararak okşamaya başladı.

"Seni seviyorum" dediğinde karnımda ve kalbimde uçuşan kelebeklerle mutlulukla gülümseyerek boynuna sarılmıştım.

"Ben de seni seviyorum" diyerek daha sıkı sarıldığımda tüm vücudumun ilk defa bu kadar huzurla dolduğunda şahit olmuştum.

Bu adam benim huzurumdu ve ben geç da olsa onu bulmuştum.

İŞÇİ / GAY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin