Gözlerimi araladığımda gördüğüm ışık beni rahatsız ettiği için elimi yüzüme götürerek tekrar karanlık olmasını sağladım.
"Uyandı anne, Eymen abim uyandı sonunda!" Diye bağıran küçük canavarla bu sefer de ellerimi kulaklarıma götürmüştüm.
Bu ne gürültüydü ama ya?
"Oy kuzum benim, uyandın sonunda, bizi nasıl merak ettirdin haberin var mı?" Diyen Durdu ablayla yutkunarak gözlerimi açmıştım.
"Abla ne oldu ki" diye çatlak sesimle konuştuğumda elimi başıma götürerek ovmaya başlamıştım bile.
"Bayıldın yavrum heyecandan, ne olacak" diye sanki çok normal bir şey söylüyormuş gibi konuşunca gözlerim şokla açılmıştı.
"Ne bayılması? Ne heyecanı?"
"Ya hatırlasana kuzum, pencereden bakıyorduk sonra Buğra senin evine geliriz dedi" duraksadı "Ondan sonra bir baktım kucağıma bayılmışsın" demesiyle yerimde doğrulup utançla ellerimi yüzüme kapatmıştım.
Evet tüm anılar beynime hücum etmiş durumdaydı.
"B-ben. N-ne?"
"Korkma kuzum korkma iyisin"
"Abla korkmuyorum ki utanıyorum" diye ağlamaklı bir biçimde konuştuğumda elini yine omzuma atmıştı.
"Utanma Eymen niye utanasın? Hem bak geldi seni taşıdı, çok yardımcı oldu çocuk bir teşekkür etmek lazım"
Duyduğum cümleler beynimde bir balyoz etkisi yaratırken şokla kafamı kaldırıp, yanımda heykel gibi dikilen kadına çevirmiştim.
"Ne dedin abla anlayamadım?" Diye korkuyla sorduğumda yüzünde sinsi bir gülümseme belirmişti.
"Diyorum ki; senin bayıldığını fark edince endişeyle fırladı yanımıza. Ben de taşıyamadım tabi seni, benim yerime kucakladı yatırdı yatağına"
Utancımdan ağlamak üzereydim.
"Şimdi teşekkür etmek lazım çocuğa. Napsak bir ara yemeğe mi davet etsek acaba?" Diyen kadına kötü kötü bakmaya başlamıştım.
"Bakma öyle kötü kötü ayda yılda bir damadım olmuş onu iyi ağırlamak isterim" diyerek yatağa oturmuş ve elini saçıma atmıştı.
"Gerçekten iyi bir çocuk o Eymen. Korkmana gerek yok, bir şans ver en azından" dediğinde gözlerim yavaş yavaş yaşlarla dolmaya başlamıştı.
"Abla" diyerek omzuna yatıp ağlayınca bana sarılıp saçlarımı okşadı.
Göremediğin anne sevgisini veren bu kadına gerçekten minnettardım.
"Tamam bebeğim sakin ol geçti artık her şey, bak yepyeni bir hayatın var mutlusun, hatta bak seni seven bir adam bile var be daha ne olsun?" Dediğinde ister istemez kıkırdamıştım.
Bir dakika beni seven mi?
"Eymen abi ağlama" diyerek sırtımıza zıplayan canavarla ikimiz de savrulmuştuk yerimizde. Bu halimize gülerken Efe'nin çenesi açılmıştı tabi.
"Eymen abi biliyor musun Buğra abi bir kahraman. Senin bayıldığını görünce o kadar hızlı geldi ki filmlerden fırlamış gibiydi" diyerek yatakta dizlerinin üstüne oturup baktı bana.
Bense bu cümleleri duydukça utanıyor ve heyecanla doluyordum. Ne olursa olsun beni bu kadar düşünmesi mutlu olmama neden oluyordu.
"Sonra da kocaman kollarıyla seni filmlerdeki prensesler gibi kucağına alarak yatağa yatırdı. Çok havalıydı" derken gözleri parlamıştı çocuğun. Bense yine kızaran yüzümü kapatmıştım.
Bu çocuğa gerçekten teşekkür etmem lazımdı galiba.
"Sonra da senin iyi olduğuna emin olana kadar başında bekledi biliyor musun?" Dediğinde hemen yüzümü açmış ve küçük canavara bakmıştım. Durdu abla eliyle ağzını kapatmış olsa da çırpınarak kurtulmuş ve devam etmişti.
"Hatta böyle elini tutup bekledi. Gerçekten evlenecek mısınız annemin dediği gibi? Ona da sordum. O da Eymen abin de isterse neden olmasın dedi" dediğinde öksürük krizine girmiştim.
Az önce dolaylı yoldan evlilik teklifi almıştım galiba.
"Oğlum o öyle söylenir mi ama?" Diyerek oğlunun kafasına hafifçe geçiren Durdu ablayla daha da telaş yapmıştım.
"Abla ben bu oğlunun dilini kökünden kessem bana ne yaparsın?"
"Ay kes de kurtulalım, bıktım ben de bu canavardan" diyen bedenle Efe'nin gözleri kocaman açılmıştı. Ben hızla ayağa kalkınca korkuyla çığlık atıp salona doğru koşmaya başlamıştı bile.
"Aa Eymen abi bak gerçekten konuşmam bir daha. Özür dilerim" diyerek kaçan bedenin arkasından gülüp tekrar yerime geçtim. Sakince yerime yerleştikten sonra yanımda kahkaha atan kadına dönerek konuşmaya başladım.
"Abla gerçekten bir teşekkür etmem lazım galiba. Ne yapsak?" Dediğimde gözleri parlamıştı kadının resmen.
"Şöyle romantik; mumlarla, güllerle bezeli bir akşam yemeği ardından da yata-"
"Abla ama" diye bağırdığımda kocaman bir kahkaha bırakmıştı odaya.
"Tamam tamam sustum. Şaka bir yana bir akşam yemeği güzel olur aslında" demesiyle kafamı onaylar biçimde sallamıştım.
"Ama tek başıma yapamam ben, yanımda olursunuz değil mi?" Diye tatlı kedi bakışlarımla baktığımda gülümsemiş ve kafasını sallamıştı.
"Evdeki salak herifin olmadığı bir zaman ayarlayalım kuzum bizde geliriz" diyince hemen onaylar biçimde kafamı sallamıştım.
"Çok sağ ol abla ya" diye minnetle bakmıştım tekrar. Bu kadın gerçekten çok iyi kalpli bir insandı.
"Bana teşekkür etme kuzum, Buğra'ya teşekkür et sen asıl" diyerek göz kırpmış ve odanın kapısına geçmişti.
"Neyse biz gidelim sen de biraz dinlen olur mu? Bir sorun olursa ararsın" tam kapıyı kapatmış çıkıyordu ki bir şey hatırlamış gibi bana dönerek 'haa' sesi çıkarmıştı.
"Bak çekmecenin üstünde de Buğra'nın numarası var istersen bir teşekkür et önden" diyerek odadan fırlayıp beni bir başıma bırakmıştı.
Az önce ne demişti o?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İŞÇİ / GAY
Romantizm(TAMAMLANDI) Bir inşaat işçisi ve evden çıkmayan bir çocuğun aşkını anlatır. *Argo, küfür ve cinsellik içerir.