Buluşma günü gelmişti ve benim elim ayağım birbirine girmiş durumdaydı.
"Eymen yavrum sakin olur musun? İstemeye mi geliyor sanki çocuk?"
"Ama abla korkuyorum" diye ağlamaklı bir biçimde konuştuğumda hemen yanıma adımlamıştı. Ellerini yanaklarıma koyarak bir iki tane tokat attıktan sonra yüzümü sıkıştırıp ona bakmamı sağladı.
"Kendine gel çocuk" duraksadı ve yüzümü bırakıp pilav tenceresinin önüne döndü tekrar.
Bu kadar mıydı yani? Uzun konuşma yapar diye beklemiştim halbuki.
"Abla ya rezil olursam?"
"Daha ne kadar rezil olabilirsin ki bebeğim?" Dediğinde elimi yüzüme atıp mutfak sandalyesine oturmuştum.
O kadar haklıydı ki cevap vermeye yüzüm yoktu.
Bir müddet daha o şekilde bekledikten sonra üzerimi düzeltip aynaya doğru ilerledim.
Mavi düz bir tişört altıma da siyah spor bir eşofman giymiştim. Saçlarıma biraz bakım yapıp dalgalarını belirginleştirmiş, dudaklarımın da parlak görünmesi için parlatıcı sürmüştüm.
Çok tatlıydım bence.
"Eymen abi, merak etme çok yakışıklısın eminim Buğra abim de seni beğenir" diyerek bacağıma yapışan küçüğün saçlarını karıştırıp ensesine hafifçe elimi koydum.
Çok fenaydı bu çocuk çok.
"Abi şimdi seni istemeye mi geliyor? Hani geçen bir ablayı istemişlerdi ya kimdi o?" Dediğinde öksürmeye başlamıştım tekrar.
"Yok öyle bir şey Efe!" Diyerek çıkışınca bacağımı ısırıp annesine koşmuştu.
"Anne Eymen abi bana kızdı" diye oyuncu bir tavırla bu sefer de onun bacağına yapışmıştı.
"Az bile yapmış" dediğinde en sonunda bağırıp salona giderek kollarını kavuşturmuştu kucağına. Hemen trip atıyordu şımarık şey.
Tam yanına gitmek için adım atmıştım ki çalan zille duraksayıp yanımda duran kapıya baktım.
Sakin ol Eymen sadece hoşlandığın çocuk geldi. Derin nefes al ve ver.
"Eymen yavrum baksana kapıya ne duruyorsun!?" Diye bağıran kadının sesini Buğra'nın duyduğuna emindim.
Elimi alnıma çarparak son sakinleştirme denememi de yapıp kapının kulpunu tuttum ve sakince araladım.
Karşımda üzerinde basit kot ve gömlek olan bir Buğra duruyordu. Saçlarını dağınık ve yüzü her zamanki gibi pürüzsüzken bana bakarak gülümsüyordu o güzel gülüşüyle.
"H-hoşgeldin" diyerek titreyen elimi gelmesini belirtmek için uzattığımda kafasını sallayıp içeri girerek bir anda sarıldı bana.
Evet sarıldı.
Başta şokla hareket edemesem de vakit kaybetmeden ellerimi sırtında kavuşturmuştum. Boynuna gelen yüzüm dolayısıyla kokusunu içime çekme fırsatı bulduğumda ister istemez yüzümde bir tebessüm oluşmuştu.
"Hoş buldum" diyerek sırtımı sıvazlayıp geri çekildi. Elleri hala omzumdayken yüzlerimiz o kadar yakındı ki burunlarımız neredeyse birbirine değecekti.
Nefesleri yüzüme her değdiğinde bayılmamak için büyük bir çaba sarf ediyordum.
"Nasılsın?" Diye sorduğunda gözlerim ister istemez dudaklarına kaysa da hemen kafamı iki yana sallayıp kendime gelmiştim.
"İ-iyiyim, sen?" Derken sarılı olmamız artık normal bir şeymiş gibi gelmeye başlamıştı.
"Anne! Eymen ve Buğra abim öpüşüyorlar" diye bağıran Efe ile hızla kendimi geri çekmiş ve soğuk havanın yüzüme vurmasına neden olmuştum.
Ben şokla bakarken Buğra gülmeye başlamıştı. Durdu abla hızla koridora girerken dediği şeyle artık yerin dibine girmek istiyordum.
"Tüh kaçırdım mı?"
Ellerimi yüzüme kapatmış bir biçimde dururken kulağıma dolan Buğra'nın gülüşleriyle ister istemez benim de yüzüm gülmüştü.
"Utanma Eymen" diyerek kolunu omzuma atınca ellerimi yüzümden çekip dibimde olan kehribar gözlere döndüm.
Gözleri yakından daha bir güzel duruyordu ve ben emindim ki bu gözlere bakmaktan asla sıkılmazdım.
Yüzünü yüzüme yaklaştırarak kulağıma eğilince kalbim artık dışarı fırlayacak kadar hızlı atmaya başlamıştı.
"O da olur belki bir gün ha?" Demesiyle vücudumdaki tüm kan yanaklarıma toplanırken bunu ne kadar istediğimi görmezden gelmeye çalışıyordum.
"Eee h-hadi yemeğe geçelim" diyerek boşta olan bileğinden tutmuş ve mutfaktaki masaya doğru çekiştirmiştim.
Bu yaptığıma itiraz etmeden sürüklenmeyi kabul ederek peşimden geldi sakin sakin.
Baş köşeye onu oturturken arkamı dönüp tezgahta oyalanan Durdu ablaya yardıma başladım.
"Ben de yardım edeyim" dese de yanımdaki kadının çenesine maruz kalınca hemen susup tekrar yerine oturmuştu.
~~~~~~~~~~~~
Havadan sudan muhabbetler ederek yarılamıştık yemeklerimizi. Gerçekten onunla muhabbet etmek sandığım kadar korkutucu değildi.
"Ya Buğra bu çocuğun evi kaç senedir boyanmıyor bir el mi atsan ablam ya" diyen kadına şaşkınca dönüp kaşlarımı çatarak bakmıştım.
Dakka bir gol bir iş verilir miydi çocuğa ya.
"Yok yok ne gerek var" desem de Buğra da Durdu abla ile aynı fikirde gibi kafasını sallamıştı.
"Bence de çok atmış boyalar boş bir zamanında birlikte boyarız Eymen olur mu?" Demesiyle heyecanla yutkunup istemsizce kafamı sallamıştım.
Şimdi Durdu abla ve dingil Efe varken daha rahattım ama ikimizin baş başa olma fikri hala heyecanlanıyordu beni.
"Olur olur hem spor olur Eymen'e de kıçını kaldırmıyor evden dışarı"
"Evde spor yapılmıyor mu sanki?" Diye söylendiğimde ikisi de gülmüştü.
Çocuk gibi dil çıkarıp kollarımı göğsümde bağlamamak için zor tutuyordum kendimi.
"Ben de sizinle boyayabilir miyim?" Diyen Efe ile kurtuluşumu bulmuş gibi mutlulukla onaylayacakken annesi ağzına hafifçe vurup susturmuştu.
"Oğlum bizim işimiz var olmaz"
"Ama ann-"
"Sus yavrum sus" dediğinde ağlamaklı bir gülme çıkmıştı ağzımdan.
Konu kapandıktan sonra öylesine muhabbetler geçmiş ve eve gitme vakti gelmişti.
İçimden hiç gitmesini istemesem de kal da diyemiyordum. Ayakkabısını giymeden hemen önce bana dönerek, geldiğinde olduğu gibi sarılırken bu sefer duraksamadan ben de sarmıştım kollarımı. Hiç ayrılmak istemez gibi sıkı sıkı sararken Efe'nin bizi bölmek ister gibi öksürmesiyle ikimiz de gülerek ayrılmıştık.
Ayakkabısını giyerken konuşuyordu aynı zamanda.
"O zaman çarşamba günü boya işi için geliyorum" demesiyle kafamı sallayıp onayladım onu.
"Ben odayı boşaltırım o zamana kadar"
"Yok yok hiç uğraşma sen birlikte hallederiz" dediğinde mecbur kabul etmiştim.
"Tamam o zaman bekliyorum seni" dediğimde gülerek el salladı.
Tam gitmeye hazırlanıyordu ki duraksayarak bana döndü, ben ne yaptığını anlamaya çalışır gibi dikkatlice ona bakarken yaklaşıp yanağıma bir öpücük kondurdu ve koşarak merdivenlerden inmeye başladı.
Ben elim yanağımda heyecanla donmuş bir biçimde beklerken yine kulağıma Efe'nin sesi dolmuştu.
"Annee! Buğra abi bu sefer cidden Eymen abiyi öptüü!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İŞÇİ / GAY
Romance(TAMAMLANDI) Bir inşaat işçisi ve evden çıkmayan bir çocuğun aşkını anlatır. *Argo, küfür ve cinsellik içerir.