Bir çocuk vardı
Çok garip büyülü bir çocuk
Çok uzakta, çok uzakta dolaştığını söylediler(Aurora-Nature boy)
*
Yorum yapmadan geçilince ağlıyormuşum
*
İçimdeki kurdun uyanışını hissettiğimde 13 yaşındaydım. Artık yeteri kadar büyüdüğümü, kendime bakabileceğimi, yakında bir kurt olacağımı söyleyen sürü tarafından kasabanın en ucunda kalan küçük tahta eve yerleştirildiğimde hayatımda ilk defa ruhumun yanında bedenen de yalnız kalmıştım. Şimdiye kadar geçen zamanda çoktan üç ailenin yanında yaşamış, oradan oraya savrulup durmuştum. Benim yaşımda çocukları olan ailelerin masalarına oturmuş, yemeklerini yemiş, kıyafetlerini giymiş, hayatlarında yeterince gereksiz yer kaplamıştım. Herkese bir yük olduğumu biliyordum, varlığımı hafifletmek için, görünmez olmak için elimden gelen her şeyi yapmıştım ama yüzümdeki dikişler temizlenirken acısa da ben dişlerimi sıkıp ses çıkarmıyorken biri ellerimi tutsun istemiştim. Benim için yeni bir kıyafeti giydiğimde biri bana bakıp gülümsesin, bir el saçlarımı okşayarak karıştırsın. Biri bana her gece uyumadan önce sıcak iyi geceler öpücüğü versin. Sonra o biri annem olsaydı mesela, olabilseydi... Ama ben bunları isteyemezdim ki hayattan, hakkım yoktu bir kere. Başımı altına sokacak bir çatım olduğu için, soğuk rüzgarlar kurtlar gibi uğuldayarak eserken keskin pençelerini bana geçiremediği için, ölen ailem ve parçalanan sürümün ardından kendime yeni bir sürü bulabildiğim için minnettar olmalıydım.
Hayatta bir başıma kalmayı başardığım için, o hayat devam ettiği için minnettar olmalıydım...
Kurdum uyandığında, ambere dönük kahverengi gözlerini açıp ruhuma baktığında, kendi içimde bir diğer kişiliğim uyandığında ne o kabul edebilmişti bunu ne de ben. Bu yüzden sıkıca tutunmuştuk birbirimize, başka kimsemiz yoktu çünkü. Düştüğümde, dizlerim kanadığında ağlayabileceğim kimse yoktu benim. Canım ne kadar acısa da düştüğüm yerden kendim kalkmış, hep içime ağlamıştım ve o gözler her zaman buna şahit olmuş, bana eşlik etmişlerdi. Bir kurda dönüşmeyi başardığım ilk gün beni gören herkes şaşırmıştı, yaşıtlarımın arasında öyle iri duruyordum ki bu nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde alfanın kulağına kadar gitmişti ve lider kurt yaşıtlarımın arasında bu kadar erken dönüşebilen 2-3 kişiden biri olan beni görmek için yanıma kadar gelmişti.
Alfa, tıpkı oğlu gibi bembeyaz bir kurttu. Küçük değildi ama aşırı büyük de sayılmazdı, benden yalnızca bir karış kadar daha uzun kalmıştı dönüşerek yanıma yaklaştığında. Ve ben içimdeki bu yeni yönümü kontrol edemediğimde, hayatında çok fazla kan görmüş ve her zaman korku içinde yaşamış kurdum dişlerini alfaya gösterip ona hırlamaya cesaret ettiğinde pek çok alfanın yapacağının aksine benim sürümün lideri bunu bir tehdit olarak algılamamış, yeni bedenimde kontrolü elime almam için beklemişti sadece. Bana ceza vermek yerine kurdumun büyüklüğünü ve dişlerimin keskinliğini övmüş, cesur olmam için bana destek olmuştu. O gün bana yalnız olmadığımı hissettirmişti, sürüyü gerçek ailem gibi görmem için bir yol açmıştı ve ben büyüyüp av gruplarına katıldığımda da alfa olarak bir yerlerden beni izlemeye devam etmişti. Yakaladığım her avda daha çok kurduma güvenmiştim ben de, gördüğüm her düşmanın karşısında korkmadan, göğsümü kabartarak ve tüm dişlerimi göstererek karşı durmuştum. Katıldığım her kavgada tırnaklarımı hiç tereddüt etmeden ete ve kemiğe saplamış, kendi aldığım yaralaraysa gülmüştüm. Suratımda kocaman bir yara ile büyümüştüm ben, artık iyileşeceğini bildiğim birkaç çizikten mi korkacaktım?
Bir alfanın ne anlama geldiğini işte böyle, kendi hayatımın içinden birebir görerek öğrenmiştim. Alfayı alfa yapan şey rengi ya da boyutu, pençeleri ya da dişleri değildi aslında. Bir alfa sürüsündeki herkese liderlik eder, hepsinin hayatlarına dokunur, gerektiği yerde düşenin ayağa kalkmasına çaktırmadan da olsa yardım ederdi. Lider sürüsünün içindeki dengeyi korur ve bizi öyle iyi bir arada tutardı ki dışarıdan gelecek her şeye karşı çelik kadar güçlü olurduk.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Storm Boy | SeKai
FanfictionKurdum mühür eşini yıllar sonra, tam da eşimin öldüğü günün sabahında karşısında bulmuştu. Yaralıydı, kan içinde ve bağlıydı. Bir düşmandı. Aradığım intikamın bir parçasıydı.