11|

307 50 46
                                    

*

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

*

Omuzlarını dikleştiren, yüzü gerilen, gözleri o anlarda tıpkı bir fırtına gibi güçlü görünen çocuk dudaklarını araladı.

"Benim adım Oh Sehun ve ben... Sığınma talep ediyorum!"

*

Sessizlik. Sehun'un bağırmasından, sesinin açık alana yayılmasından, rüzgarın uğuldayarak esmesinden sonra bir an için hissedilebilen tek şey sessizlik olmuştu. Kurtlar da insan formunda olan bedenler gibi şaşkınlıkla donup kaldıklarında hiç kimsenin bu olasılığı hesaba katmadığı, düşünmediği belliydi. Herkes için Sehun, düşman sürünün bir üyesi, kısaca düşmanın kendisiydi.

"Sehun!"  Karşımda kalan kurtların arasındaki tek insan, sesi öfkeyle kaplı çıkmadan önce tıpkı diğerleri gibi donup kalmış, kaşları çatılmış ve sonra tüm duyguları öfkeye bulanmıştı. Onun bağırması hareketsizce kalmış olan herkesi gerçekliğe geri döndürürken kuzey sürüsünün kurtları silkelenip kürklerini kabartmış, bize olduğu kadar Sehun'a da tehditkarca hırlamışlardı.

"Doğru mu duydum?" Kenarda duran biri sessizce mırıldandı ama her şeye, herkese dikkat kesilen ben onu duydum.

'Sığınma talep etti...'

'O kuzeyli biri, şansını zorluyor.'

'Alfayı öldüren onlar değiller miydi?'

'Hah! Alfa onu asla kabul etmez.'

Düşünceler birbirine karışıp çoğalırken gözlerim Sehun'un gergin suratında yavaşça gezindi. Onun düşünceleri zihnime ulaşmıyordu ama dudaklarını birbirine bastırışı, kaşlarının şekli, gözlerindeki bakış, bunların hepsi onun güçlü durmak için olan çabasını ve bir o kadar canlı olan korkusunu bana gösteriyordu.

"Hemen buraya gel! Sehun, buraya gel dedim!"

Gözlerimi sonunda Sehun'un yüzünden çekebildiğimde başımı çevirip bu defa gerilmiş, her an saldırmaya hazır görünen kurtlara baktım. Sehun'a seslenen adamın öfkeyle kararmış gözleri de bana dönerken yapabilecek hiçbir şeyleri olmadığını biliyordum ama yine de onun bağırması beni sinirlendirmişti.

Hafifçe gülümsedim, "Size gitmenizi söylemiştim. Bu son uyarım, bir daha söylemeyeceğim. " dedim onun aksine bağırmadan. "Sehun da, kardeşi de artık bu sürünün bir parçası ve benim korumam altında. Hiçbir yere gelmiyor. "

Ben bir adım ileri çıkıp Sehun'u tekrar arkamda bırakırken herkesin gözü üzerimdeydi. Parmaklarım montumun fermuarını bulup onu aşağı indirdi, rüzgar içime sızmak için göğsüme ilerlerken gözlerimi adamdan hiç ayırmamıştım. Gerilmesini, dişlerini birbirine bastırırken çenesinin kaskatı olmasını, bakışlarını yanındaki kurtlarda dolaştırmasını izledim. Düşündükleri, konuştukları şey neydi bilmesem de her biri hala karşımda duruyorlardı ve bu içimdeki kurdu delirtiyordu. Sağ gözümün bir kez daha kırmızıya döndüğünü hissederken bedenimdeki her kas ve kemik dönüşmek için sabırsızlanıyordu. Bakışlarım amber rengini alana kadar açılmak, dişlerim bir şeylere saplanmak istiyordu.

Storm Boy | SeKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin