Saraydan Yasin sesleri yükseliyordu. Küçücük bir çocuğu halası katletmişti. Ruhsar bunu bilse ne yapardı. Annesinin günahını zavallı yavrucak ödemişti. Dilhuş... Kim derdi ki bu melek gibi sultanın katil olacağını. Hayat işte insana olmaz dediği her şeyi yaptırıyordu.
Ruhsar' ın bir haftadır gözünden yaş eksilmiyordu. Evladını kaybetmek... Bir anne için cehennemden beter olsa gerek.
"Amine Kalfa Ruhsar' ı götürün sarayına. Daha fazla kahrolmasına yüreğim dayanmayacak."
Ruhsar ruh gibiydi. Hiçbir şeye aldırmıyordu. Cellat kolundan tutup götürse karşı koymazdı. Zavvalıyı cariyeleri alıp götürdü.
Rumeysa pek etkilenmişti durumdan. Malum gebeydi. Bu olay onu fazlasıyla yordu. Artık Ömerini daha da fazla koruyordu. Her saniye yanındaydı.
Sara da Rumeysa gibiydi. Süleyman ı asla dairesinden çıkarmıyordu. Ne yapardı oğluna bir şey olsaydı? Ağzından duası eksik olmuyordu. Annesini de yeni kaybetmişti. Bu yüzden daha da hassastı.
Ruhsar artık pes etmişti. Yenilgiyi kabullenmişti. Yarın zevciyle yola çıkıyorlardı. Bambaşka bir yerde herkesten uzak her şeyden bir haber yaşamak istiyordu. Orhan da tekliflerini kabul etmişti. İktidar hayalleri ogluyla beraber ölmüştü.
________________________________
5 Sene Sonra
"Ömer in dedim sana ağaçtan."
"İnmeyeceğim!"
"Bak kızdırıyorsun beni"
"..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KÖLESİ
Historical FictionBEN RUMEYSA 15 yaşındaydım isteğim sorulmadan hünkârın karısı olurken... Çok korktum,ağladım,uyuyamadım ne de olsa padişah karısı olmuştum ve etrafımda dışı bir heykel kadar güzel ama içi cehennem zebanisini andıran mâhlukatlar vardı. Bir gün dedim...