Madem hünkârımız böyle istemiş hayırlısı olsun o vakit."
"Hiç merak etme efendi Allah'ın izniyle pek hayırlı olacak bu izdivaç."
Dediler ve Rumeysa'ya babası yüzüğünü taktı.
Rumeysa hiç mi hiç mutlu değildi. Tekeli Lâlâ Ahmed'in zevcesi Zeynep HATUN Rumeysa ile konuştu.
"Kızım nasılsın iyisindir inşallah?"
"Sağolun efendim. Siz nasılsınız?"
"Allah'a şükür iyiyim lâkin sen pek iyi gibi görünmüyorsun. Yoksa hünkârımızla evlenmek istemiyor musun?"
"İstiyorum efendim."dedi Rumeysa sessizce...
"Bak kızım sarayda yaşamak hiç kolay değildir zira saray acımasızlarla doludur ama sen onları alt edebilirsin zira arkanda hünkârın sevgisi var. Aklını başına devşir kızım lakin senin elinde kudretli bir güç var. İnsanın hayatında bir kez yaşamını değiştirebileceği talih önüne çıkarmış. İşte seninkide bu. İyi değerlendir."
Rumeysa derin bir nefes çekti ve iki gündür yaşadıklarını düşündü. Onun yerinde başka bir kız olsaydı muhakkak mutluluktan ölebilirdi lakin Rumeysa... Allah'ım ne yapacağım ben. Kalbimde bir başkası varken nasıl hünkârın karısı olacağım diye iç geçirdi. Birden aklına Murad geldi.
"Rumeysa Hatun nasılsınız?" dedi gülümseyerek."Allah'a şükür Murat Beyim. Ya sizin şifahane işi ne oldu?"
"Ankara'ya tayin edildim."
Rumeysa'nın gözleri buğulandı. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu.
"Benim parlayan yıldızım, sebeb-i varlığım, nefesim, kösemim, mahpeykerim, hürremim,cennet çiceğim,navekmisal yârim sen üzülme. Tam bir yıl sonra burada seni bekliyor olacağım. O zamana kadar sabret daha sonra sen mektebini bitirinceye kadar senin için İstabul'da olacağım. Beni bekle yeterki."
O günden sonra iki üç ayda bir mektuplaştılar. Her vakit birbirlerine buluşucakları günleri hatırlatıyorlardı. O güne iki ay kalmıştı. Kaçmak istiyordu Rumeysa lakin ailesini düşünüyordu. Hünkâra karşı gelirdi lakin ailesine asla gelmezdi. Rumeysa mektubu en son iki hafta önce yollamıştı. Bir daha yollasa bu zaten iki ay sürecekti. Hiç bir fayda vermeyecekti. Anladıki bunun bir kaçışı yoktu ve kaderine razı gelmek zorundaydı.
×××××××××××××××××××××××××××××××××××××
Sultan Orhan müjdeyi Tekeli Lala Ahmed'den almisti. Çok mutluydu koca cihan padişahı. Düğün hazırlıkları başlamıştı bile. Önce ablası Ruhsar Sultan'ı çağırmıştı. Ruhsar Sultan Mısır Beylerbeyi Veli Mahmud Paşa ile evlenmişti. Kendi isteğiyle evlenmişti bu paşayla zira taht zaten kendi karındaşına geçeceğinden iktidara kurban gitmemişti Ruhsar Sultan. Ablasını pek severdi Sultan Orhan zira ona karşı pek yumuşak pek iyi kalpli davranırdı Ruhsar Sultan lakin düşmanına asla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞKIN KÖLESİ
Historical FictionBEN RUMEYSA 15 yaşındaydım isteğim sorulmadan hünkârın karısı olurken... Çok korktum,ağladım,uyuyamadım ne de olsa padişah karısı olmuştum ve etrafımda dışı bir heykel kadar güzel ama içi cehennem zebanisini andıran mâhlukatlar vardı. Bir gün dedim...