BÖLÜM 4

21.7K 840 129
                                    

Gün kavramından uzaktım. Ne gece ne de gündüz vardı. Uyuyor, uyanıyor ve çok nadiren bana verilen yemeği yiyordum. Bazen yemeğime ilaç atarak beni bayıltıp odayı temizliyordu. Ne kadar soru sorarsam sorayım son konuşmamızın üstüne hiçbir şey söylememişti.

Rastgele değildim evet ama ben hiçbir şey yapmamıştım. Onu hayatımda ilk kez görüyordum, kimseye bir kötülüğüm dokunmamıştı.

"Yalvarırım." dedim, kapıya kafamı yaslamış bir şekilde. "Nolursun. Kafayı yemek üzereyim. Öldür beni. Öldür ama böyle, bu halde bırakma beni." Günlerdir, saatlerce böyle yalvarıyordum ama hayır, hiçbir fayda etmiyordu. O kapının arkasında var mıydı, beni duyuyor muydu bilmiyorum bile. Çaresizce ondan medet umuyordum.

Saatler sonra, en azından ben öyle tahmin ediyorum, ayak sesleri duyduğumda heyecanlandım.

"Kapıdan uzaklaş." Duygusuz sesini duyduğumda hızlıca kapıdan uzaklaşıp yatağın yanına gittim. Çok geçmeden birkaç kilit sesinden sonra kapı açılmıştı.

"Sana yemek getirdim." diyerek elindeki poşeti gösterdiğinde yutkunarak elindeki poşete baktım. "Teşekkür etmeyecek misin?"

"Teşekkür ederim." dedim anında. Elindeki poşeti bana doğru yakalamam için fırlattı ve kapının önünde durdu. Poşeti havada yakaladım. İçine baktığımda ilk kez iştah açacak kadar güzel kokusu olan, pakete sarılmış bir yemek olduğunu anladım.

"İlk zamanlara göre çok daha uslu olmaya başladın." dedi onaylar bir şekilde. Konuşması beni merak ettirmişti. Dikkatle ona baktım. "Seni ödüllendirmemi ister misin?"

"Beni bırakacak mısın?" diye sordum hevesle.

"Hayır, o kadar değil. Onun için çoooook daha fazla yol kat etmemiz lazım. Ama bu kapıyı kilitlemeyebilirim. Yan tarafta tuvalet var." Kafasıyla işaret etti. "Onu bile kullanabilirsin."

Kafamı salladım hızlıca. "Evet lütfen. Çok iyi olur."

Gülümsedi. "Pekala, sana bu iyiliği yapacağım." Birkaç saniye ona baktım. Yakışıklı yüzünde gülümsemesi o kadar eğreti duruyordu ki beni korkutuyordu. "Ama eğer yanlış bir şeyler yapmaya çalışırsan... Sonuç senin için pek iyi olmaz, değil mi?"

Kafamı iki yana salladım. "Asla." Buradan çıkabilmem için uslu durmsm gerekiyorsa ben de ne yapmam gerekiyorsa onu yapacaktım.

"Güzel. Şimdi sana afiyet olsun." Kapıyı aralık bırakarak çıktığında heyecanlanmıştım. Dışarıda başka bir kapının kapanışını duydum. Adım sesleri uzaklaştıktan sonra bir tane daha uzaktan kapanan kapı sesi duyulmuştu. Hızlıca oturduğum yerden kalkıp kapıyı açtım.

İlk kez bu odanın dışına çıkıyordum ve heyecanlanmıştım. Küçücük bir koridor vardı. belki üç metreye bir metre boyutunda. Çıktığım odanın kapısının hemen sağ çaprazında olan kapı boşluğu haricinde solda parmaklıklı bir kapı vardı. Odanın önüne gittiğimde dediği gibi orada tuvalet olduğunu gördüm. Bu bile beni sevindirmeye yetmişti.

Burada bir evin bodrumunda olduğumu çok daha rahatlıkla anlamıştım. Boyasız ve penceresiz duvarlar, sol taraftaki aynı demirli kapı ve oradan yukarıya uzanan merdivenlerin görünen yarısı.

Elimi saçlarıma geçirip duvar dibine çökerken ne yapacağımı düşündüm.

Buradan kaçmama imkan yoktu.

CANİ (GAY) (+18)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin