"Balım, uyanmayacak mısın artık?"
Gözlerimi zorlukla açtım. Bir elim kelepçeyle parmaklıklara kelepçelenmişti. Üstümde sadece iç çamaşırım vardı. "Ne yapıyorsun bana?" diye sordum uykulu bir şaşkınlıkla. Yine beni bayıltmış olmalıydı.
Önümde eğildi. Dirseklerini dizlerine yaslayıp bana baktı. Elinde metali parlayan bir bıçak vardı. Bıçağı gördüğümde gözlerim kocaman oldu. "Seni test edeceğim demiştim. Vakti geldi. Sence de gelmedi mi?"
"Ben.. Ne?" dedim anlamayarak. Nefesim hızlanmıştı. Elinde bıçakla bana yaklaştığında kelepçeli elimi çekip kaçmak istedim ama bağlanmıştım. Hareket edemiyordum.
Ölümü göze aldım demiştim değil mi ben? Unutun onu. Ölmekten deli gibi korkuyordum.
"Şş, sakin ol." Bıçağın ucunu boğazıma dayadığında hareketsiz kaldım. "Seni bıçaklamayacağım." Tenimi çizerek göğsüme indi. "Bunu sen yapacaksın."
Göğsüm korkudan hızla yükselip iniyordu. "Nasıl?" dedim anlamayarak. Bıçağı elime koyup parmaklarımı sardı.
"Bunu bir yerine sapla." diyerek geri çekildiğinde iri gözlerimle ona baktım. Alnımda boncuk boncuk terler birikmeye başlamıştı bile.
"Ben-"
"Konuşmanı istemedim Ufuk." Kollarını göğsünde bağladı. Sustum. "Lütfen, sözünü tutar mısın? Sana otuz saniye veriyorum."
Elimdeki bıçağa baktım. Gözümden yaşlar akmaya başlamıştı bile. "Yirmi." dedi uyarırcasına. Kafamı kaldırıp ona baktım.
"Lütfen." dedim. Vücudum titriyordu. Titremesine engel olamıyordum.
"On beş."
"Yapacağım!" dedim yüksek sesle. "Yapacağım, sayma!"
"On." Çarem yoktu.
"Bana adını söyleyecek misin?" dedim titreyen nefesimle. "Yaptığımda, bana adını söyleyecek misin?"
"Beş." Parmaklarını kaldırdı. "Dört. Üç. İki. Bir. Sıfır."
Havaya kaldırdığım bıçağı bir an bile düşünmeden bacağıma sapladım. Bacağımda saplı kalan bıçağı bırakırken o kadar yüksek sesle bağırmıştım ki karşımdaki caninin elleri kulaklarına gitmişti. "Ağhhaağğğa." diyerek bir yandan ağlıyor bir yandan da bağırıyordum. Şu an yara o kadar da acımıyordu bile. Psikolojik olarak o acıyı hissediyordum.
"Vuhuu!" 32 diş gülümseyerek alkış çaldı. Ellerini dizlerine koyup bana doğru eğildi. "Akıllı çocuk, gerçekten de sözümü dinledin."
"Dinledim. Söz vermiştim."
"Bazı insanlar sözlerini bozuyor ama sen o kötü insanlardan değilsin. Aferin benim oğluma." Saçlarımı okşadığında gelen huzur hissiyle gözlerimi kapattım. Canım acıyordu ama yıllar sonra hissettiğim bu şefkat kırıntısı bana iyi gelmişti. "Şimdi seninle ilgilenelim, tamam mı? Ama önce şöyle yapmam gerekiyor." Arka cebinden çıkardığı diğer kelepçeyle boştaki elimi de parmaklığa bağladı. Ellerimin ikisi de kafa hizamda duruyordu şimdi.
Yeni gördüğüm ufak çantayı açıp oradan bez çıkardı. "Çok iyi bildiğim söylenemez ama sana yardım edeceğim." Yaklaşıp bıçağı kavradı ve hızlıca çekti. Böylece ağlamam daha da güçlendi. Çok acıyordu. Kanayan yere bezi bastırdı.
"Acıyor." dedim, gözyaşlarım arasından. Bana baktı, sanki onun da canı yanıyor gibiydi.
"Kanamasını durdurmamız gerek. Sonra da dikeceğim." Bacağımdan akan kan zemine yayılıyordu. Bir süre bezi bastırdıktan sonra kaldırdı. Kanama durmuştu ama acısı öncekinden çok daha kötüydü.
"Sence uyuşturmalı mıyım?" diye sorduğunda kafamı salladım hızlıca. "Tamam." İğnedeki sıvıyı yarama boşalttığında dişlerimi birbirine bastırdım. Bayılacak gibi hissediyordum.
"Sana kıyamıyorum." diyerek yanağımı okşadığında kızardığına emin olduğum gözlerimi ondan kaçırdım. Böyle deyip böyle dokunması kalp atışlarımı hızlandırmıştı. Çok geçmeden acı kayboldu, hissizlik başladı.
İğne ve ipliği alıp yaramı diktikten sonra, "İşte, eskisinden daha iyi oldu!" dedi çocuk gibi gülerek. "Sen dahil herkes sana zarar veriyor ama bak, ben seni iyileştirdim. Seni iyileştiren tek kişiyim, görüyorsun. Başka kimse yok."
Bıçağı ve dikiş setini parmaklıkların diğer tarafına fırlattı. Kelepçeleri söküp beni yatağa doğru götürdü. Arkasını dönüp gidecekti ki, "Bana adını söylemedin." dedim son çareyle. Duraksadı. Bana dönmedi.
"Savaş." İsmini hafızamda yokladım. Hiçbir anlam ifade etmedi.
"Teşekkür ederim Savaş." dediğimde birkaç saniye daha olduğu yerde durduktan sonra dışarı çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANİ (GAY) (+18)
General Fiction(tamamlandı) Stockholm sendromu. +18'dir. Yaşı tutmayanlar gelmesin.