"Bak, sana ne aldım?" Elindeki poşetlerle hapishaneme girdiğinde baygın bakışlarımla ona baktım. Ne aldığıyla ilgilenmiyordum. Dünkü o rezil anlardan sonra kendime gelememiştim. Kendimi o kadar çaresiz hissediyordum ki istediğim tek şey ölmekti. "Merak etmiyor musun?" diye sordu benden cevap gelmediğinde. Herhangi bir tepki vermediğimde bana birkaç saniye baktı.
"Ne oldu, hala dünde mi takılı kaldın?" diye sorduğunda bakışlarımı ondan kaçırdım. "Çıplak ve çaresizdin değil mi? Çok kötü hissetmiş olmalısın." Söyledikleriyle daha da kötü hissettim. "Ölmek istedin mi?" diye sorduğunda sesimi çıkarmadım. "İstemezsin canım, öyle bir şey de yapmadım. Daha kötüsünü de yapabilirdim değil mi?" Sonra konuyu değiştirdi.
"Dün uslu bir çocuk olduğundan seni ödüllendirmeye karar verdim." Pahalı bir markanın tişörtünden çıkardı. "Bak, senin için aldım bunları." Eşofman ve iç çamaşırı da çıkarmıştı. "Teşekkür etmeyecek misin?"
"Teşekkür ederim." diye mırıldandım kısık sesle. Elindekileri yere bırakıp önüme adımladı. Saçlarımdan tutup sertçe çekerek ona bakmamı sağladı.
"Duyamadım?"
"Teşekkür ederim." Yüksek sesle söyledim. Gülümseyip yanağımı okşadı. Yanağımı ondan kaçırdım.
"Aferin. Şimdi üstündekileri çıkar, yeni giysilerini giydirelim sana."
"İstemiyorum." Poşetin üstündeki kıyafetleri alıp tekrar geldi önüme. Dizlerinin üstüne çöküp elini tişörtüme attığında hızlıca onu ittirdim. İttirdim ama yerinden bile oynamadı. Sert tokadını yüzüme geçirdiğinde elinin şiddetiyle yanağım yanmıştı.
"Nankör olmayı bırak." dedi sert sesiyle. "Ve ben ne dersem onu yap."
"Sen çık." dedim çekingen sesimle. "Ben giyineceğim."
"Sabrımın sınırını zorlama balım." Tatlı gülümsemesiyle bana baktığında bunun içindeki canavarı gizlemek için bir maske olduğunu anlamıştım.
Parmaklarım tişörtümün ucuna gitti. Olabileceğim en yavaş şekilde tişörtümü çıkardım. Suratındaki tiksinir ifadeyle beni süzdüğünde olduğum yerde biraz daha büzüldüm.
"Şimdi bunu giy." Uzattığı tişörtü hızlıca üstüme giydim. Altımdaki pantolonu çıkarıp eşofmana uzandığımdı, "I-ıh." dedi elini elimin üstüne atarak. "Bunu da çıkarıyorsun."
Göz göze geldiğimizde hızlıca gözlerimizi kaçırdım. Gözlerimi sıkıca kapatarak iç çamaşırımı da çıkardım. Tişörtü öne doğru çekiştirdim.
"Neden çıplak olmaktan utanıyorsun?"
"Bilmiyorum." Sorularına cevap vermezsem sinirleniyordu. Onu sinirlendirmek istemiyordum.
"Daha önce kimseyle seks yapmadın mı?"
"Bunu neden soruyorsun?"
"Cevap ver."
"Yaptım."
"Öyleyse neden utanıyorsun?"
"Aynı şey değil." Bir an önce üstümü giymek istiyordum. Onun karşısında çıplakken çok daha çaresiz hissediyordum.
"Seks yaparsak utanmayacaksın yani?" Gözleri beni delip geçiyordu. Ona bakamıyordum.
"Hayır! Hayır, lütfen!" diye yalvardım korkuyla.
"Senin iğrenç deliğini sikeceğimi düşünüyor musun gerçekten?" Ciddi olup olmadığını anlamak için ifadesine baktım. Tiksiniyor gibi görünüyordu. Bu beni biraz da olsa rahatlatmıştı. "Düşüncesi bile midemi bulandırdı. Giy şu üstünü."
Ayağa kalkıp çıkardığım kıyafetleri aldıktan sonra benden uzaklaştı. Tiksinerek kıyafetlerime baktı. "Bunları yakarsam ancak öyle gider pisliğin." dediğinde onu duymazdan geldim.
Hızlıca üstümü giyinirken o beni izliyordu. "Hım. İstesen bile sahip olamayacağın kıyafetleri sayemde giyiyorsun."
Kafamı sallamakla yetindim. "Çok iyi kalpli. bir insanım." Benimle dalga geçiyordu. "Öyleyim, değil mi?"
"Evet."
"Bunu da kredi notuna yazıyorum." dediğinde gülümsemiştim.
"Gerçekten mi?"
"Evet, böyle olursan kredi notun çabuk yükselir. Neden hep uslu olmuyorsun?"
"Olacağım. Lütfen, bir an önce gitmek istiyorum."
"Tabii ki balım." Ellerini ceplerine attı. "Bugün ne yemek istersin?" İlk kez ne yemek istediğimi sormuştu.
"Ben." Düşündüm. "Makarnayı çok severim."
"Onu mu yemek istersin yani?"
"Evet."
"Tamam!" Ellerini birbirine vurdu. Çıkan sesle irkildim. Bir an bana vurdu sanmıştım. Arkasını dönüp çıktığında kollarımı bacaklarıma sarıp parmaklarımı eşofmanın üstünde gezdirdim. Çok yumuşaktı.
Çok geçmeden bana istediğim yemeği getirmiş; pişmemiş, çiğ makarnayı önüme bırakıp gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CANİ (GAY) (+18)
General Fiction(tamamlandı) Stockholm sendromu. +18'dir. Yaşı tutmayanlar gelmesin.