Verdiğim sözün üzerinden sadece 3 yada 4 dakika geçmişti. Okulun önünde öğrencilerle toplanmış ve müdürün yaptığı birkaç saçma açıklamayı dinliyorduk. Ne kadar garipti değil mi daha bir kaç gün önce odamda tek başıma saatlerce ağlıyor, bağırıp çağırıyordum.
Şimdi neler mi değişti? Çok garip ama ben kendimi daha mutlu, daha huzurlu hissediyorum. Aile baskısı yok, hakaretler yok... Mutlu bir ailenin yanında olmak çok iyi geldi.
Asya'nın ufak kıkırdamaları, Zeynep teyzenin bana öz kızıymışım gibi bakması. Özgür'ün her şeyden çok değer vermesi. Bir kız daha ne ister ki?
Şimdi de bir yaz okulu için kayıt yaptırmış ve okulun önünde sıraya geçmiştik.
Kendimi bildim bileli okul önlerinde sıraya geçmekten nefret ederdim.Bilmiyorum ama sanırım nefret ettiğim için o saatler nefret dolu, sıkıcı, bunaltıcı geçiyordu.
İşte bu gün de o saatleri yaşıyordum. Okul müdürü dakikalardır konuşuyordu ve bir türlü susmak bilmedi... Benim canım sıkıldıkça, müdür daha yavaş, daha sıkıcı konuşuyordu. Yada ben sevmediğim için bana öyle geliyordu.Okula telefon getirmek yasak değildi ve şu an çantamdan telefonu çıkartıp oyun oynamamak için kendimi zor tutuyordum. Bir süre daha beklemeye karar verdim. Dakikalar dakikaları kovaladı, zaman geçmek bilmedi. Bir anda kendime hakim olmayarak " Bir susmak bilmedin sende ya! " demiştim. Allah kahretmesin bunu ben demiş olamazdım. Ne diyordum ben! Tabii ki ben dedim!
Sesim çok duyulmamış olmalı, sadece yan tarafımda bir erkek öğrenci baktı ve pis pis sırıttı.Ne sırıtıyorsun dercesine baktığımda ise bana doğru yaklaşmaya başladı. Deli olduğunu düşünmedim değil , pis pis sırıtıp bana yaklaşıyordu çünkü.Özgür yan tarafımızda bana doğru yaklaşan çocuğu görmüştü ve mavi gözlerini ona, o kızıl saçlı çocuğa dikmişti.
Kızıl saçlı çocuk Özgür'ün ona doğru baktığını görünce, yüzündeki pis sırıtmanın yerine anlamsız bir ifade bıraktı. Arkasına dönüp giden kızıl saçlı çocuk diğer sınıflardan birinin içine karışıp kayboldu...
~
Müdür değerli , sıkıcı, yavaş, saatlerce bitmek tükenmek bilmeyen konuşmasını bitirmiş ve bizde sınıflarımıza girmek için yukarıya çıkıyorduk. Özgür ile farklı sınıflara düşmüştük ilk defa, bu beni fazlasıyla üzmeye yetiyordu .
Ben 12/C sınıfına gidecektim Özgür ise 12/A.
Özgür sınıflarımızın yerini ve katını öğrenmek için müdürün yanına giderken bende koridorda bulunan ufak bir bekleme alanına oturdum.
Bir kaç saniye sonra arkamdan bir elin bana dokunduğunu hissettim." Selam! " Bu oydu, hem sırada hem de balkonda bana bakan kızıl saçlı çocuk.
" Selam. "
Bakışları çok tatlı biriydi." Biraz önce tanışmak istemiştim ama, sanırım sevgilin hoşlanmıyor bu tür durumlardan. Bende yalnız görünce gelmek istedim. " Sevgilin mi dedi o? Sevgilin kelimesi beynimde yankılanmıştı.
Sevgilin...
Sevgilin hoşlanmıyor...
Birden aklıma yeni gelmiş gibi cümleye atıldım.
" O sandığın gibi biri değil, daha doğrusu o benim sevgilim değil. "
Gözlerini iyice açıp kaşını kaldırıp bana baktı.
" Yok artık! Sen ciddi misin? Sevgilin gibi koruyordu ama seni. "Bu da neydi şimdi? Özgür benim sadece arkadaşımdı! Cevap vermedim başta, diyecek bir şeyler arıyordum kafamdaki kütüphanemde.
Ama bulamadım...
" Bade. Neredesin? Gel gidelim. " bu Özgür'ün sesiydi. Beni görmüyordu, arkasına dönüktü. Beni arıyordu.
" Buradayım Özgür."
Özgür sesi idrak eder etmez bana döndü. Bakışları değişmedi, sorun çıkartmamasını diledim. Sadece bunu istemiştim... Özgür'ün sorun çıkartmaması... Yanımıza geldiğinde yanımdaki kızıl saçlı çocuğa baktı. Bu bütün bakışlardan farklı ve benim için özeldi. Bu bakışın tarifi yoktu. Nasıl tarif edilirdi bilemiyordum.
Aklıma tek gelen tarif şuydu...
![](https://img.wattpad.com/cover/272212838-288-k326972.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİZLİ NUMARA
Genç KurguHer şey o telefonun çalmasıyla başlar. Seneler önce kapandı sanılan o defter tekrar açılır. Hiç beklenmedik bir yolculuk ve hiç tanımadığı insanlar... Hayatı bir oyunla başlayan o kız bu sefer de kendisini bir oyunun içinde bulur. Bu olanları en ba...