3 Kasım 2015
Şu iğrenç 2015'ten bir kurtulamadık gerçekten burama kadar geldi.
Hatırlarsın bir parti vardı. Changbin'i sınıftan almışlardı Jisung ve Hyunjin, sen de gelmek istemiştin ama hayır demişlerdi ardından Felix seni partiye davet etmişti. Zaten bunların hepsini biliyorsun, uzatmama gerek yok.
Ben o sırada sınıfta değildim, yaşananları Jisung'tan duymuştum. Seni bu şekilde reddettiği ve üzdüğü için hayatın sillesini yemiş bir halde gelmişti spor salonuna.
Şimdi neden spor salonundayız? Changbin de bizimle mi? Anlatacak bir çok şey ve ben artık üşeniyorum. Tek dileğim bunu bir an önce bitirerek çekip gitmek. Komşularımla eğlenmek bile sarmıyor artık.
Aslında komşularım benden fazlasıyla çekiniyorlar biliyor musun? Evden ayda yılda bir çıkıyorum çoğu zaman da çöp atmak için darmadağınık bir halde. Sürekli sinir krizleri geçirip eşyalarımı paramparça ettikten ve yerdeki cam parçalarından biriyle kendime zarar verdikten sonra sırf benden biraz daha iğrensinler diye kapılarını çalıp yardım istiyorum onlardan. Yardım edebileceklerini sanıyorlar, bana şefkatle bakıyorlar o an. "Geçecek, anneni aradık, sen sakin ol" diyorlar, omzumu okşuyorlar. Bunların hepsini yataktaki o adamlar da yaptı Minho sadece dalga geçiyorlardı onlar ama ben bir fark göremiyorum yine de aralarında. Sen görebiliyor musun?
Her neyse senin vaktini bitik hayatımın nadir eğlenceleriyle harcayacak değilim. Şu aptal partiye gelelim.
Changbin'i spor salonuna getirmişlerdi elbette çünkü akşamki parti ile ilgili bir toplantı yapmamız gerekiyordu. Bugün bizim aramıza -artık onlardan biri olduğumu kabullendiğim için aitlik eki kullanıyorum fark ettiysen- yeni insanlar katma günümüzdü ve her şeyi ayarlamamız lazımdı.
Plan ailesi tarafından böyle bir şey yapması çok kötü sonuçlanacak gençlerin partide seks yapmasını sağlayarak çekilmiş videolarıyla onları tehdit etmekti. Evet çok iğrenç biliyorum, çok iğrenç Minho, çok iğrenç...
Şunu da eklemeliyim ki bu seni aramıza almak için son denememiz olacaktı. Chan ne yaparsa yapsın seni Jisung'un elinden alamayacağını biliyordu çünkü önceden de dediğim gibi Jisung konu başkalarını korumak olduğunda her şekilde bunu yapardı. Bu nedenle senin o partiye gelip biriyle sevişmeni beklemek son çareydi, bu olmazsa sen yoluna biz yolumuza demek kalıyordu geriye.
Sabahki durumdan dolayı vicdan azabı çeken bir Jisung, sevgilisini akşamki partiye gelmemeye çoktan ikna etmiş bir Hyunjin, artık tüm bu işlerden bıkan Changbin ve onu neşelendirmek isteyen ama nasıl yapacağını bilemeyen bir ben vardık o spor salonunda. Felix'in Changbin'e olan bakışlarını görmezden gelmek imkansızdı, Changbin'in ondan ne kadar korktuğunu görmemenin imkansız olması gibi. Aslında biraz duygusal gelecek belki ama Changbin'in sığınağı olmak istedim hep Minho. Bir şeyden korktuğunda, bir şeye üzüldüğünde benimle paylaşsın istedim, bana sığınsın... O zaman çözebilirdik bir şeyleri, sorun hep tek başımıza mücadele etmeye çalışmamızdı belki.
Neyse Minho, spor salonunda hepimize oyuna getirmemiz için birlerini verdiler. Bazılarımız boşta kalmıştı, ben de onlardan biriydim. Jisung bu partiye gelmeyecekti, sonradan öğrenmiştim ki her sene yapılan bu partiye hiç gelmezmiş ama buna nasıl hak kazandığını bilmiyorum gerçekten. Eğer bilseydim kazanmayı ben de denerdim.
Açıkçası senin kesinlikle partiye gelerek tongamıza düşeceğini düşünüyordum. Jisung tarafından kırılmıştın ve Felixler onu yaralaman için sığınabileceğin en iyi yerdi. Mantıklı kararlar verdiğini gördüğüm bir yer varsa o da bu partiye gelmemendir, tebrik ediyorum seni.
Sanırım Seungmin ile Hyunjin'in ilişkisini ilk öğrendiğin gün olmuştu o gün. Az önce Hyunjin'in Seungmin'i partiye gelmemesi için çoktan ikna ettiğini söylemiştim. Ancak Chan sürekli bir bokluk peşinde olduğundan, partide Hyunjin'in başına kötü şeyler geleceğini ve Seungmin'in de orada olmasının onun için en iyi şey olacağını falan söylemişti ve bir şekilde aklına girmişti. Sen bahçede onları gözetlediğin sırada -Elbette bunu Jisung anlattı- işte bunu tartışıyorlardı. Hyunjin neredeyse yalvarmış Seungmin'e gelmemesi için. Onların bu tarz konuşmalarına sürekli şahit olmuşumdur ve her seferinde Hyunjin "Bana güven, güveniyorsan yapma, bana inan" vb. şeyler söyler Seungmin'e. Bunu hiç anlayamam. Bunca şey arasında sana güvenecek gücü nasıl bulabilir ki insan? Sen o gün Jisung'a güvenecek gücü nasıl buldun da gelmedin o partiye? Ben bu kadar güvensiz olduğum için mi düşüyorum önümdeki üstü kapatılmış her bir çukura?
Jisung ertesi gün seninle konuşmasını büyük bir sevinçle anlatmıştı bana. Onu bir arkadaştan çok bana sahip çıkan bir abi olarak görüyordum gerçekten. O da beni her şeyini paylaşabileceği küçük kardeşi saydığından olsa gerek, seninle ilgili en çok konuştuğu insan ben olabilirim.
Sanırım annemden sonra en çok o üzülecek gitmeme. Yine belli etmeyecek ama böyle bu, artık ne sevinçle anlatabileceği bir sen ne de bunu dinleyebilecek bir ben olacağız yanında. Eğer bu günlüğü okuduktan sonra onunla konuşma fırsatın olursa, defalarca özür dile ondan ve öp onu defalarca benim için.
Şimdi partiden çok Jisung'un o gün hakkında neler söylediğini okumak hoşuna gider diye düşündüğüm için bunu anlatmayı tercih ederim ki partide inan anlatılacak hiçbir şey yok.
O gün seni Seungmin ve Hyunjin'i dinlerken gördüğünde senden uzak durması gerektiğini düşünmüş ilk, bugün yaptığı hareketten sonra yüz bulamamış yanına gelmeye ama Han Jisung bu Minho. Her ne kadar hayat ona bu sahalardan iğrenecek şeyler yaşatsa da, içinde hala bir playboy yaşıyor!
Yavaşça arkandan gelmiş ama sen hiçbir şey duymamışsın çünkü fena odaklanmışsın Hyunjin ve Seungmin'e. Kulağına fısıldarken içinde bir şeyler kıpraşmış. Bunu Hyunjin ve bana anlatıyorken, biz buna midende kelebek uçuşması falandır dediğimizde ısrarla bu tarz söylemleri reddediyordu. Bu nedenle onun bize anlattığı ve anlatmayı sevdiği şekilde aktarmak istiyorum sana.
Babasının dairelerinden birine kalıyormuşsunuz, babası her ne kadar iğrenç biri olsa da bu konularda etrafa şov yapmayı çok sevdiğinden fazla iyilik doludur. Jisung seni okulun ilk günü gördüğünde fazla tanıdık gelmişsin ve hatırladığında da çok şaşırmış. Nedensizce bir samimiyet hissetmiş sana karşı ve Chan da büyük ihtimalle bunu fark ederek görevi ona vermiştir. Yine de kesin bilgi değil bu onu söyleyeyim.
En son kulağına fısıldadı demiştim. Sonra sen ona dönmüşsün, kendini sabah için çok pişman hissediyor ve senden ona ters davranmanı bekliyormuş yine de beklediğinden ya da onun hak ettiğini düşündüğünden çok daha güzel davranmışsın ona. Biraz yakınlaşmışsınız ama utandığı için bu kısımları pek anlatmadı.
Tavırların çok tatlıymış, saçlarını kulağının arkasına atıp duruyormuşsun ve sürekli utangaç bir halin varmış. Ardından kendini hatırlatmış sana... Gerçi bunları biliyorsun ama anlatmak istediğim Jisung'un bu aptal olayla bile ne kadar mutlu olduğu. Senden hoşlandığını ya da etkilendiğini hiçbir zaman söylememişti ama yine de çok belli oluyordu tıpkı seninkinin olduğu gibi. Defalarca kez eve doğru giderken nasıl onun peşinden geldiğini anlattı, defalarca kez seninle uzattığı o yolun en güzel yol olduğunu söyledi bize. En zor anlarında hatırlamıştır bunu, belki de sana bu kadar tutulmasının sebebi ilk defa biri tarafından karşılıksız seviliyor olmasıdır Minho. İlk defa hayatında hatırlamaya değecek bir şey olmasıdır ya da birinin onu sevebileceğine inanmasıdır.
En doğru kararı vermeni istiyorum Minho. Bu yüzden elimden geldiğince Jisung'un gözünden bakmaya zorluyorum seni. Eğer bu kötü hissettiriyorsa üzgünüm ama benden sonra ona yardım edebilecek tek kişinin sen olabileceğini düşünüyorum. Belki de artık çok geç, sen bile başaramazsın bunu ama denemeye değer.
Değer değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
listen before i go ¬¬ minsung
FanficSanırım ölmeden yani kendimi bu çatı katından atmadan önce, herkes gibi olan birinin -yani benim- başından geçen bu trajik hikayeyi anlatmam gerekiyor. Belki biri, diğer insanların ellerinde yitip giden yaşamımın intikamını alır. Belki yaşadıklarımd...