28 - ağırlıklar altında ezilmek

366 67 22
                                    

28 Aralık 2015 - 02 Ocak 2016

Evet yılın bitmesine son 2 gün kaldı, Jisung ile ilgili bilmediğin anılardan birini anlatacağım şimdi sana. Yani Chan tarafından bir köşede tehdit edildikten sonra bizim tarafta neler olduğunu demek daha doğru olur.

28 Aralık günü okul çıkışı saatlerinde depoda toplandığımızda Jisung biraz geç kalmış, geldiğinde ise epey sinirli bir şekilde girmişti içeri. Sinirli girmişti içeri dedim ama etrafı yıkacak bir sinir değildi bu. Başkalarına olan bir sinir de değildi sadece kendineydi. Geriye üzülmek kalıyordu çünkü kendine olan bu öfkesi onu üzüyordu. Kendinden başka kimseyi suçlayamıyordu o ve bu yükün altında eziliyordu. İnan bunu görmek istemezdim.

İçeri girdiğinde direkt Chan'ın yanına gitmiş "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" demişti öfkeli bir sesle. İlk defa öfkesini başka birine yansıtırken görmüştüm onu, bu da nedenini merak etmeme yol açmıştı. "Neyi ne yaptığımı sanıyorum?" demişti Chan. Ardından Jisung'u dışarı çıkarmayı denese de Jisung "Benim saklayacak bir şeyim yok" diyerek engellemişti onu.

"Minho'yu tehdit etmişsin, kim olarak yaptığını soruyorum bunu." demişti Jisung. Şimdi Chan'ın Jisung'a karşı ne hissettiğini ya da tüm bunlarda Chan için Jisung'un konumunun ne okulunu merak ediyor olabilirsin ki buna verebilecek net bir cevabımın olmayacağını da şu zamana kadar anlattıklarımdan ve az çok tanıdığın Chan'ın kişiliğinden tahmin edebilirsin diye düşünüyorum.

Ama şunu söyleyebilirim ki, Chan Jisung'a her zaman farklı bakmıştı. Bunu önceden de söyledim biliyorum ama bu sefer demek istediğim o anlamda bir farklı bakış değil. Jisung'un ulaşılamaz oluşu çekiyordu Chan'ı. Ona ulaşmak istiyordu ama ulaşır ulaşmaz çekip gideceğinden eminim açıkçası ben çünkü Chan bu. Herkesi sever o, herkese bir şeyler hisseder. Felix'i de seviyordu, Changbin ile de yattı ve benimle de yatardı eğer fırsatını bulabilseydi. Gücü seviyor, güce tapıyor. Elde edemediği bir Jisung var ortada ve onu hiçbir şey yapmadan ele geçirebilen bir sen varsın. Sana bulaşmayıp ne yapacak ki?

Neyse, neyse... Jisung'un sorusundan sonra Chan "Tüm bunları yapan kişi olarak..." demiş ve "Minho'yu elde edemeyeceğimi, ona zarar veremeyeceğimi düşünüyorsun Jisung ama çok yanılıyorsun. Senin bile gücünün yetmeyeceği bağlantılarım var benim." demişti. Cidden ergen kurgusu gibi Minho bazen yaşadıklarımızın gülünç kısımlarını düşünmeye çalışıyorum, özellikle gülünç olmayan kısımlarının ağırlıkları altında ezilirken.

Jisung çok güçlü değildi aynı aptal olmadığı gibi. Chan'ın boşa palavra atmadığını biliyordu yani ama bilmiyormuş gibi davranmayı tercih etmişti. Yine de gözlerindeki çaresizliği görebilirdin. Karşısındaki kişi kendisine unutamayacağı anılar kazandırmıştı, kazımıştı onları aklına. Şimdi aynı şeyi başka birinin onun yüzünden yaşamasına dayanamazdı, bunca zaman seni uzak tutmayı başarmışken şimdi olmazdı...

"Ne istiyorsun?" demişti bu yüzden. Bu cümle bana göre Jisung'un hayatının en zor zamanlarına giriş anahtarıydı. Hayat onu bu kadar zorladığı için çok üzgünüm bazen keşke duygusuz biri olsaydı da bu kadar kırılmasaydı her şeye karşı, hayat onu  yerle bir edebilecek kadar önemli bir şey olmasaydı diye düşünüyorum. Ama o zaman da iki kişi aynı Jisung olmazlardı ve belki sevmezdim ben yeni Jisung'u. Bilemiyorum, çok üzerinde de durmayacağım.

Chan'ın çok fazla isteği vardı, bulmuşken kullanmak istiyordu Jisung'u. O dönem hiç yatmadığı kadar yattı o yataklara. Hiç öpmediği kadar öptü, hiç çekmediği kadar çekti insanları kendine.

Evet görünürde bunu senin için yaptı ama altında nice anlam gizliydi Minho. Kendini kanıtlama çabası vardı; birine yardım edebileceğini, onu bu kadar kötü yapan şeyin hayat olduğunu, aslında kötü biri olmadığını kanıtlamak istiyordu. Belki bana, belki Chan'a, belki sana... Ama ne kadar çabalarsa çabalasın kendine kanıtlayamayacağını biliyordu. Belki de umut budur Minho... Kendine bir şeyleri kanıtlayabileceğine inanmak. Mesela etrafımdaki herkes, hayatımın güzelliğini övüyor bana. Annemin ne kadar çabaladığını anlatıyorlar ama ben kendime inandıramıyorum bunu. Kendime kanıtlayamıyorum hayatımın güzel olduğunu. Sadece kötü yerleri görüyor gözlerim ve işte umudum da yok oluyor... Jisung'un da benim geldiğim yere gelmesini istemiyorum kimsenin yerimde olmasını istemiyorum...

Tüm bunlar yaşanırken sen hemen yanımda oturuyordun o okul sırasında. Hayatın bize eşit davrandığı tek yer o sırada oturmamızdı büyük ihtimalle. Her kantine indiğinde Jisung'u arıyordu gözlerin ama Jisung o sıralarda ya fiziksel ve ruhsal acılarından dolayı okula gelmemiş oluyordu ya da kimseyi -özellikle de seni- görmemek için sınıftan dışarı adımını bile atmıyor bir halde.

Evet... Sanırım o zamanlar Chan'ın arabasında göz göze gelmiştiniz. Net hatırlamıyorum zamanını ama Jisung çok utanmıştı o gün ve senin adını adını anmıyordu artık hiçbir şekilde. Kendisinden daha çok kimse nefret edemezdi ondan. Kendisinden de çok kimse bu kadar aşağılık bir duruma düşmezdi, herkes bir şekilde geri dönebilirdi ama onun için her şey bitmişti artık.

Bir de şu lavabodaki görüşmeniz var... Sanırım benim ilişkiniz içinde en çok üzüldüğüm kısım.

Jisung zaten çoktan onunla olmaman gerektiğine karar vermişti ki haklıydı bence de... Yani yaşananları öğrendikten sonra ne yapacaktın bunu hiç düşündün mü? Ne yapardın? Jisung'a nasıl bakardın, o sana nasıl bakabilirdi? İnsanın bunun korkusuyla yaşaması hiç kolay değil Minho. Çoğumuzun geçmişinin sayfalarındaki kir her yere bulaştı şimdi. Lekeleri çıkmıyor ve senin beyazlığın bu karanlığa yakışmıyordu.

Karar vermişti dedim ama bu işleri elbette kolaylaştırmıyordu. Seninle konuşmadan önce günlerce düşündü acaba 'ne dese daha iyi olurdu, ne dese daha az üzülürdünüz ikiniz de' diye ama bir cinayet bıçakla da silahla da işlense kayıp değişmiyor. Giden gidiyor ve acısı azalmıyor. Jisung o gün ne derse desin gidilmiş olan yol da varılan son da aynıydı ve bunu değiştiremezdiniz.

O gün ağlamışsın, Jisung da bunları anlatırken ağlamıştı. İlk defa o gün yalnız kalmak istediğini söyledi arayarak. İlk defa o okul çıkışı bir iyilik istedi benden. İlk defa yardıma ihtiyaç duydu, ilk defa üzerinden kalkamayacağı bir yükün altına böyle hızlıca girdi.

Çaresizdi, Tanrısı ona yardım etmemişti ve o bile etmemişken basit bir insana muhtaç kalmak daha da artırıyor olmalıydı bu duyguyu.

Jisung o gün ne yaptı bilmiyorum ama gecenin körü evimin kapısını çaldığında fena halde dövülmüştü, sarhoştu ve ağlıyordu. Onu annemden gizli odama çıkarmak şu hayatta yaptığım en zor şeylerden olsa gerek.

O benim en yakın arkadaşım değildi evet Hyunjin'di en yakın arkadaşı onun ama ikimiz de en zor zamanlarda birbirimize koşardık çünkü aramızda gizli bir anlaşma vardı sanki Hyunjin ve Seungmin'i olabildiğince buranın iğrençliklerine kör kılabilmek adına. Hani her şey çok kötü giderken elindeki 1 - 2 şeye tutunursun ama kötü şey bir anda belirdiğinde ne yapacağını şaşırırsın ya ardından bir umutsuzluk gelir... İşte biz Hyunjin'in olabildiğince o umutsuz dünyayı görmemesi için çalışırdık benden önce de Jisung tek başına çabalardı bunun için. Çünkü Hyunjin'in kaçabileceği, sığınabileceği bir Seungmin'i vardı biz ise tek başımızaydık.

Neyse dediğim gibi yukarı çıkarmıştım onu, uzun uzun konuşmuştuk. Nasıl nu hale geldiğini anlamamıştı belki o da bilmiyordu bunu. Sabah seninle yaşadıklarını anlattıktan sonra da sana gerçekleri anlatması ve kararı sana bırakması gerektiğini söylemiştim ona ki en mantıklı olanı buydu bana göre. İlk hayır diyip dursa da uyuyana kadar olan o süre içinde ilk 'düşüneceğime' ardından ise 'anlatacağıma' dönmüştü bu ifade.

Kendini bunu söylediğim için lütfen pişman hissetme, gitmekte çok haklıydın elbette ama eğer o 1 aylık gidişini birkaç gün ertelemiş olsaydın belki de her şeyi zaten şu an biliyor olacaktın. Değiştirecek şeyin çok fazla olduğu bir öykü bu, neyin neye yol açacağı bilinmez ama Jisung sana her şeyi anlatacaktı. Sana onu sevip sevemeyeceğini soracaktı ve sen de ağlayarak sevebileceğini söyleyecektin ona. Neyse bunları yazmam seni üzecektir, bu kadar uzattığım için özür dilerim. Umarım bu saatten sonra bir şeyleri öğrenmen değiştirir bir şeyleri.

listen before i go  ¬¬ minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin