8. göğüs kafesi

115 5 17
                                    

Halının kırmızı siyah karışımı desenlerinin üstüne döktüğüm kırıntıları süpürdükten sonra makinayı kapattığımda oluşan sessizliği dinledim. Sarpla biraz daha sohbet etmiş, ikinci bardak içeceklerimizi içmiştik. Sonra ise gitmişti, kapıdan çıkmadan önce de bana kocaman gülümsemesini sunmuştu. O gittikten kısa süre sonra annem aramıştı, yaklaşık beş dakika boyunca konuşmuştuk.

''Teyzen bana buraları gezdiriyor, kaç yıldır görmüyordum oraları bundan sonra teyzen her sene İstanbul'a gelmesin bir sene o gelsin bir sene biz gidelim.'' demişti. Teyzem orta yaşlarını çoktan geçmiş, bekar ve 'ben her zaman bekar, havalı, zengin teyze olacağım' diyen bir tipti. Cidden öyleydi, küçükken hep teyzemi havalı bulup onun gibi giyinmeye çalışırdım. Çantalarını ödünç alır, kulağım delik olmamasına rağmen küpelerini takmaya çalışırdım. Ben on yaşlarımdayken 'İstanbul bana yaramıyor, çok yorucu.' deyip İzmir'e taşınmıştı. İstediği her şeyi hemen gerçekleştirebildiği ve mutluluğu kendinde bulduğu için onu hala imreniyordum.

Telefonu zar zor kapatmıştım ve görüntülü aramamaları için de güçlükle ikna edebilmiştim onları. Daha sonra da zaten Kayra gelmeden makinayı açıp salonu süpürmüştüm, bulaşıkları yıkamıştım. Şu anda da sessizliği dinliyordum. Evde tek kaldığım zaman az olurdu, annem genelde evden ben okuldayken çıkardı. Babam da zaten işten akşam gelirdi ama artık biliyordum, bu evde genellikle tek olacaktım artık. Babam gelmeyecekti, annem ise hep bir şeyleri bahane edip dışarı hava almaya çıkacaktı. Bir erkek yüzünden yıkılmazdı benim annem, hayatına en güzel şekilde devam edecekti biliyordum. Teyzem gibi içinden geleni yapacaktı, gezecekti, alışveriş yapacaktı, arkadaşlarıyla buluşacaktı. Belki biriyle tanışırdı, eskisi gibi olmayacaktı ama mutsuz da olmayacaktı ve ben onu hep destekleyecektim.

Evi dolduran sessizlik zil sesiyle bozuldu, gözümü daldığı yerden çekip kapıya gittim. Bu aralar çok gözüm dalıyordu. Ben biliyordum bu göz dalmalarını, insanı bir iki sene yaşlandırıyordu. ''Geldim.'' diye bağırdım ve delikten baktıktan sonra Kayra olduğunu görüp hızla kapıyı açtım. Kapıyı açmamla kollarını omzuma dolaması bir oldu. ''Ah kızım çok endişelendim.'' ben de kollarımı onun beline dolarken ''İyi misin, bak iyi değilsen söyle hemen istediğin şeyi yapalım.'' kollarını geri çektiğinde ben de geri çekildim eve girmesini işaret ettim. ''İyiyim Kayra, merak etme. Dün ufak bir kriz geçirdim, gereksizdi.'' ayakkabılarını ve ceketini çıkardı ama gözlerini benden hiç ayırmadı.

''Bir an seni öyle görünce, titreyen gözlerin, ellerin, dudakların... '' titreyen gözlerim, ellerim, dudaklarım, bacaklarım. Titreyen kalbim. ''Bu konu hakkında konuşmak istemezsen seni zorlayamam ama anlatmak istersen de her zaman dinlerim Dolunay.'' salona geçtiğimizde gergince biraz önceki koltuğa geri oturdum. Kalp atışlarım hızlanmaya başlamıştı, gergince dizimle bir ritim tuttum.

''Biliyorum Kayra, aslında ben seninle daha önemli bir şey hakkında konuşmak istiyordum. Dün gece ilk başta neden o kadar gerildiğim hakkında.'' kelimeleri düzgün seçmeye çalışıyordum, evet anlatmalıydım. En azından bir kişiye anlatmalıydım, yoksa boğulurdum. Kaldıramazdım.

Tüm dikkatiyle bana baktı, çıt çıkarmıyordu konuşmamı bekliyordu. Derin bir nefes aldım, lafı dolandırmaktan nefret ederdim. Kem küm yapan insanlardan nefret ederdim. Bu yüzden her şeyi pat diye söyleyen bir yapım vardı, beni dobra diye tanımlıyorlardı bu yüzden. Şimdi de öyle yapacaktım, uzatmayacaktım ve söyleyecektim.

Konuşacaktım. Şimdi konuş Dolunay.

''Öncelikle delirmeni istemiyorum sakin ol tamam mı?'' başını hızlıca onaylar bir şekilde salladı, parmaklarımla oynamaya başladığımda konuşmaya da başladım. ''Ben Denizle ilk tanıştığım günlerde yani birkaç hafta önce tanımadığım bir numaradan mesajlar almaya başladım.'' yüz ifadesine baktım, kaşları çatılmıştı onu ilk defa bu kadar ciddi görüyordum. ''Ve bana ondan uzak durmamı ima eden şeyler yazdı ama ad vermedi. Sonradan emin oldum ki Denizden bahsediyor. Bana onun bir fotoğrafını attı.'' soluklandım çünkü durmam gerekiyordu. Telefonum çıkartıp fotoğrafı ona da gösterdim. Kaşları sanki olabilecekmiş gibi daha da çatıldı ve telefonu elimden alıp resmi büyüterek inceledi.

RUH KADEHİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin