Ben sadece normal bir gençtim. Sabah erken kalkıp okula giden, arada sırada çıkışta sahilde dolaşan, eve geldiğinde ders çalışan, bazen de arkadaşlarıyla kafeye giden. Bu herkesin gördüğü bendim. Mahalledekiler ise ekstradan annemle babamın kavgalı olduğunu biliyordu ama bu da normal değil mi? Herkesin ailesinde sorunlar olabilir, hatta anne ve babası boşanabilir. Herkes kötü zamanlar geçirebilir. Herkes kırılabilir, herkesin güveni boşa çıkabilir. Herkes bazı adaletsizliklere maruz kalır, herkesin bir travması olur, herkes en az bir kere maktul olur.
Herkes en az bir kere maktul olur. Herkes en az bir kere suçlu olur. Herkes en az bir kere katil olur.
Kimlerin katiliydim ben, kimlere göre maktuldüm peki? Hep mi suçluydum?
Evet, normal bir insandım. Yaşadığım travmalar, sakladığım sırlar beni normal yapan şeylerdi.
Normal olmayan tek şey okulda sigara içerken yakaladığım çocukla aramızda geçenlerdi. Onun kim olduğu ve neyle uğraştığıydı. Evet, bunlar normal olmayacak türdendi. Benim neden bu çocuğa taktığımı anlamıştım, neden peşinden gittiğimi de anlamıştım.
Çünkü ben acılarımı gizlemek için ilgi odağımı hep başka şeylere verirdim. Çocukluk travmamı atlatmak için aileme odaklanmıştım, aile travmamı atlatmam için de şimdi Deniz'e ve onun işine odaklanıyordum. Bu onu kullanmaya girer miydi bilmiyorum ama beni bu işin içine sokan oydu. Daha doğrusu onun tanıdığı bilinmeyen numara ama eğer Denizle konuşmamış olsaydım o adam bana yazmayacaktı belki de.
Kabullenmediğim şey ise, ne zaman bir acımı yok etmek için başka kişilere odaklansam o kişiler de bana büyük bir acı yaşatıyordu. Farkında olmadan kendi kendime acı yaratıyordum aslında. Hayatımın her alanını yavaş yavaş çürütüyordum.
''Dolunay!'' Kayra'nın sesiyle daldığım yerden çıktım, ''Kızım yolun ortasında ne duruyorsun?'' koridorun ortasında durduğumu fark etmemiştim. Büyük ihtimal yanımdan geçen herkes bana sinir olmuştu ''Dalmışım.'' dedim ve uykulu gözlerimi ovuşturdum.
''Uyuyamadın mı, gözünden uyku akıyor.'' kenara çekilip duvara yaslandığımda bana elindeki iki kahveden birini uzattı. ''Annem geldi sabah, onun heyecanıyla uyuyamadım herhalde.'' diye yalan söyleyip kahveden bir yudum aldım. Hala çok sıcak olduğu için dilim yandı, hızla yüzümü ekşittim.
''Ay yandın mı?'' başımı iyiyim anlamında salladığımda devam etti. ''Gece teyzemin gelmesine sevindim, doğru düzgün yemek yersin en azından ama cuma gelmeyecek miydi, yanlış mı hatırlıyorum?'' kahvemden bir yudum daha alırken -bu sefer biraz üfledim- başımı salladım.
''Evet ama ben arayıp gelmesini söyledim, eve bakmak zor işmiş. Üniversitede aile evinde kalacağım kesinleşti böylece.'' gülümsemeye çalıştığımda onun kahkaha attığını gördüm. ''Ya oysa ki benim hayalim vardı. Beraber İzmir'i kazanacaktık, partiden partiye akacaktık!'' diye dalga geçti.
Merdivenlere yöneldiğimizde babamın mesaj attığını gördüm, adımlarımı yavaşlattığımda Kayra'da arkasını dönüp bana baktı. Mesaj yazdığımı görünce yürümeye devam etti. Babam bu akşam eve gelip bizimle konuşacağını; anneme haber verdiğini yazmıştı. Kısaca tamam yazıp gönderdim.
Evet, işte oluyordu ama bu kadar hızlı olacağını tahmin etmemiştim. ''Kayra sen git, annem arıyor onunla konuşup geleceğim.'' babam mesaj atar atmaz annemin araması normal miydi? Şu an beraber olabilirler miydi ama hayır babam işteydi. Belki de daha yeni telefonu kapatmışlardı.
''Efendim anne?'' sözümü tamamlamama izin vermeden konuştu ''Kızım baban aradı mı seni?'' sesi tedirgin geliyordu. ''Yok mesaj attı akşam eve gelecekmiş.'' derin bir nefes aldığını duydum. Sıkıntılıydı, babamla anlaşmamışlar mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUH KADEHİ
Novela Juvenililk nefesini bir kutuya hapsettiler bu yüzdendir belki de hep esir kaldın. ikinci nefesini veremedin zehri kalbine kadar indi. üçünce nefesin sen ve ben sevgilim. bu gece birlikte yitireceğiz tüm nefeslerimizi ve sonunda hep biz kaybedeceğiz. ^...