-3-

23 5 7
                                    

Elimde bir poşet yavaşça nereye gittiğimi bile bilmeden yürüyordum. Bir kaç karakola bakmıştım ama karakollar da biraz dağılmış gibiydi. Neredeyse teknolojik hiç bir alet çalışmıyordu. Restoranlar, okullar, evler, dershaneler bomboş ve sessizlerdi. Arada bir yanımdan bazı insanlar koşarak geçiyordu.

Bir sokakta tek başıma yürürken bir çığlık sesiyle irkildim. Sokağın ucuna koşup ucundan baktığımda bir kızın ağlayarak duvarın ucuna sindiğini gördüm. Bir kız önünde durmuştu, onu tutacağı sırada kız ani bir hamleyle kaçmak için ayaklandı ve koşmaya başladı. Kız peşinden gitmiyor sırıtarak onu seyrediyordu.

Kız koşmaya devam ederken diğer kız bir anda önünde belirip kızı duvara itince kız çığlık atmaya bile zaman bulamadan yere yığıldı. Acılı bir sesle ağlıyor duvara çarptığı kolunu tutuyordu. Öbür kız üzerine doğru yürümeye başladığında arkasından bir çocuğun daha çıktığını gördüm. "Sonunda."dedi ışınlanabilen kıza bakarak "Bir tanede olsa yakaladın."

O kıza ne olacağını tahmin edebiliyor gibiydim. Ama görmek istemiyordum ona yardım edemezdim en azından kendi canımdan olmadan. Geldiğim yöne doğru koşmaya başladı. Mağsum insanları yakalıyorlar. Peki neden?

Eninde sonunda sıra bana da gelecekti. Orada burada ne kadar saklanacaktım ki? Fakat hala durmuyor koşuyordum. Arada bir yakalanan insanları görüyordum. Direniyor ama en sonunda olağanüstü gücü olan bu insanlara dayanamıyor yakalanıyorlardı. Bense hiç birine ne olduğuna bakmadan oradan gidiyordum. Bir süre koşmamın ardından artık kısa süreli molalarım nefesimi düzene sokmama yetmiyordu.

Bir duvarın önüne çöktüğümde gece olmuştu. Nefesimin düzeni girmesini bekliyordum ama bir yandan da ağladığımdan olabilir azalmıyordu. Poşetten bir kaç yudum su içmek için şişeye uzandığımda daha ağzıma suyu götüremeden şişede yere düşmüştü. İçindeki su akarken kalkıp onu almaya bile yeltenmedim. Duvarın karşısından sesler duyduğumda kalkıp aksi yöne gitmeye çalıştım ama ayaklarım sese doğru gidiyordu. Geride bıraktığım onca insanların ardından bir kişiyi daha ardında bırakmayı kendine yediremiyordu belkide.

Caddenin ucuna baktığımda kahverengi saçlı benim yaşlarımda bir çocuk yerde bulduğu şeyleri ona doğru yaklaşan kıza fırlatmaya çalışıyor fakat fırlattığı şeyler daha kıza ulaşamadan kızın elinden çıkan şimşeklerle parçalanıyordu. Kız çocuğa bakıp gülümsüyor ona yaklaşmaya devam ediyordu. "Göster marifetlerini." Kendisi çocuğa elektrik savurmuyor sadece kendine gelenleri savuruyordu.

Çocuk vazgeçer gibi yere çöktüğünde kızda yavaşça ona yaklaştı. Bir anda "Heyy." diye seslendiğimde parmak uçlarıma kadar ürperdiğimi hissettim. 'Aptal' bu cesaret değildi ki aptallıktı. Kız bana baktığında çocuk hızla yerden kalkıp koşmaya başladı. Arkasına bakmıyor hızla koşuyordu, ben onu bırakmamıştım ama o beni bırakmıştı. Kız istese çocuğu anında bir şimşekle öldürebilirdi ama şuanda bana odaklanmıştı. Koşmayı kız bana doğru yaklaşmaya başlayınca akıl ettim. Ondan daha hızlıydım ama onun şimşekleri de benden daha hızlıydı. Şimşekler aramızda ki mesafeyi kısaltıyor bana daha fazla yaklaşıyordu.

Ondan uzaklaştığım bir sırada yanımda ki ağaç ortasından çatırdayıp ikiye ayrıldı. Eğer bir tık daha yavaş olsaydım altında kalıp ezilebilirdim. Bir tümsekte ayağım takılıp yere düştüm hızla toparlandım ama neredeyse bana yaklaşmıştı. Bunu elime değen bir şimşekle farkettim. Acıyla inledim.

Yağmur yağdığı için yerler ıslaktı kız yere bir şimşek vermişti ve suyun aracılığıyla ayaklarımı yakıyordu. Ayağımın acısıyla daha fazla dayanamayıp yere oturdum. Önümde durduğunda kollarında az çok çizikler olduğunu gördüm. Benim üzerime yıkmaya çalıştığı ağaç kendi kollarını çizmişti. Bir süre karateye gitmiştim. Hocam benden pek memnun olmasada gitmiştim işte. Ama bu beni ellerinden elektrik veren bir kızdan kurtarabilir miydi? Bak işte ondan pek emin değildim. Önüme gelip durduğunda gıcık bir şekilde sırıttı. "Tebrikler."dedi bir elini bana doğru uzatırken.

GÜÇ KAÇKINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin