-4-

15 4 8
                                    




Saman hışırtıları beni derin ve rahat sayılabilecek uykumdan uyandırmıştı. Aslında ben bu sefer ölürüm sanıyordum ama hayır yine ölmemiştim. Gözlerim hafif bulanık görüyordu ama uzandığım yerden ahır gibi bir yerde olduğumu anlamıştım.

Kapıyı gördüğümde yattığım yerden hafifçe doğruldum, ne kelepçe vardı ne birşey öylece samanların üzerindeydim. Kelepçe olmadığını farkedince yüzümde oluşan gülümsemeyle hafifçe doğruldum. Kapıya yöneleceğim sırada kapı gıcırtıyla itildi. Hızlıca kendimi yere attım ve o an belkide yapabileceğim en mantıklı şeyi yaptım. Ölü taklidi. Aslında oyunculuk konusunda pek iyi sayılmazdım ama denemeye değerdi galiba.

Gözlerimi sıkıca yumup dudaklarımı birbirine bastırdım. Gözlerimi bazen ucundan aralıyor sonra geri yumuyordum. Ben orada belkide ölmek üzereyken bana sanki o an çok mühimmiş gibi isminin Ateş olduğunu söyleyen çocuk elindeki samanları bir atın önüne koyuyordum. O an farkettim ve farkettiğim gibi ürktüğümü hissettim. O hayvanlar buradaydı. Beni kovaladıkları zamanın aksine oldukça normal duruyor ve yemeklerini bekliyorlardı.

Eğer bunlar normal hayvansa bana o yaptıkları neydi? Ateş elinde ki samanları ata uzattıktan sonra bana döndü. Gözlerimi hızlıca yumup kıpırdamamaya çalışıyordum. Tam önümde durduğunu hissediyordum eğildiğinde bir kaba mama doldurduğunu anlamıştım. Muhtemelen mamayı yemeye başlayan kedi mırıldanıyordu. Yine önüme geldiğinde bir başka kaba birşeyler doldurduğunu farkedebiliyordum.

"Saçma sapan hareketler yapma." Ölü taklidi numaramı yiyeceğini zaten düşünmemiştim ama hala bozmayıp devam etmeye çalışıyordum. "Ölmediğini biliyorum."

Benim hala bozmadığımı görünce bir bardak suyu suratımla buluşturdu. Evet belkide biraz sonra ölme ihtimali olan birisi için bir bardak suya böyle bir tepki gereksiz olabilirdi ama kendimi tutamamıştım. "Ne yapıyorsun be?"diye bağırdığımda bana bakmaya bile zahmet etmemişti. Hala hayvanlara yemek veriyordu. Bana döndüğünde sakin bir sesle konuştu.

"Oraları temizlersen sevinirim, hayvanların ıslak yere yatıp hasta olmasını istemem."Önüme bir tepsi ve yemek uzattığında yemeği elimin tersiyle ittim. "Az sonra öldüreceğin birine fazla nazik davranıyorsun."Cevap vermeyip işine devam edince ben devam ettim.

"Kelepçelerde yok, ya kaçmaya çalışırsam?"Dudağının kenarı yukarı kıvrılmıştı. "Sence buradan kaçabilir misin?" Bunu söylerken gözüyle yemek yiyen hayvanları göstermişti. "Bu hayvanlar-"dediğimde devam etti. "Benim gücüm bu, hayvanları kontrol edebiliyorum, gücümü kullanmadığım zaman normal hayvanlara dönüşüyorlar. Ufak bir kahkaha patlatıp "Normal hayvanlar."dedim. Sinirlerim bozulmuştu. Yaklaşık bir gün içinde gördüklerim mantığıma tamamen aykırıydı.

Hatta sinirlerim o kadar bozulmuştu ki. Şu durumda bile eğleniyordum, yaklaşık bir kaç saat önce ki bitkin halimden eser kalmamıştı. Ayağa kalktığımda Ayaklarımın ve yaralı dizimin daha az acıdığını farkettim, merhem sürülmüştü tabi biraz dinlenmenin de faydası vardı. Ayaklarımı işaret "Sen bayağı nazik bir insansın galiba." Hala cevap vermiyor sanki sabrımı sınıyordu.

"Ateş. Ailen çok düşünmüş mü bu ismi?" Oflayarak bana döndüğünde sorularımdan kaçamayacağını farketmiş olmalıydı. "Kusura bakma, ben doğduğumda ailem hayvanları yönetebilen bir çocukları olacağını tahmin edememişler."

Dudak büzüp yanına yaklaştım. "Sen baya esprilisin."

"Sende baya zekisin." Kollarımı önümde bağlayıp ona dik dik baktığımı görünce devam etti. "Yorucu olmuyor mu bu kadar zeki olmak?"

"Aslına bakarsan, iki gündür sende dahil bir gruptan nedenini anlamadığım bir şekilde kaçmak daha yorucu oluyor."Ellerini teslim olur gibi havaya kaldırdı. Bir anlık aptallıkla aralık olan kapıya kaçtığımda Ateş arkamdan seslendi. Ama ben zaten kapıyı çektiğim gibi birine tosladım. "Yok artık." Çarptığım kişi Berfin'i götüren belkide öldüren sarışın çocuktu. Sırıtması kahkahaya dönüştüğünde beni kollarımdan tutup dikleştirdi. Boyum göğsüne geliyordu.

GÜÇ KAÇKINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin