-8-

20 4 0
                                    




"İşte ilk hedefimiz." Ateş'in masanın üzerinde duran fotorafını elime alırken irkildiğimi hissettim, her ne yapmayı düşünüyorlarsa buna ilk Ateş'ten başlayacaklardı. O da hayatımızı mahfedenlerden biri olabilirdi ama bana yardım etmişti. Öleceğimi düşünerek bile olsa benim kaçmama izin vermişti. Belki de benim şifacı olduğumu sanmasaydı bırakmayacaktı ama yinede bırakmıştı, ölmeme izin vermemişti. Fotorafı elime alıp dikkatle inceledim. Yıkılan okulumun önünde gülümseyerek çekilmiş bir fotorafıydı.

Enis fotorafı elimden alıp tekrar masaya yerleştirdi. Bakışları bana kaydığında pis pis sırıttı. "Burada en büyük iş sana düşüyor." Ona ne yapmamı istediklerini bilmiyordum ama tüylerim diken diken olmuştu. "Siz benden tam olarak ne istiyorsunuz?" Söylerken sesim kesik kesik çıkmıştı. Enis hepsini teker teker halledeceğimizi söylemişti. Bu işe ilk Ateş'ten başlayacaktı ve bunu benden istiyordu.

İşi benden istiyorlardı ama sanki hiçbiri beni takmıyordu. Ada kıstığı gözleriyle beni baştan aşağı süzdükten sonra Enis'e döndü. "Ciddi misin? Bunu o mu yapacak? Hemde ilk kişiden, ya bizi kandırıyorsa?" Ada Enis'i dürtmek için uzattığı elini Enis ona dik dik bakınca sanki ateşe değmiş gibi hızla çekip oturduğu sandalyeye sindi.

"Onu tanıyor musun?" Naz Enis'in yönelttiği soruyla sırıtarak sandalyesinde doğruldu. "Evet bir kaç kere-" Bir süre duraksadı muhtemelen nasıl karşılaştıklarıyla ilgili bir yalan bulmaya çalışıyordu. "Onu bir kaç kere görmüştüm." Diğerleri nasıl karşılaştıklarını anlamasalar da Enis'le ben çok iyi biliyorduk. Naz onlardan biriydi ve Ateş'i görmemesi imkansızdı.

"Onu nereden gördün ki?"dedi Ekin. Sorgulayıcı bir şekilde Naz'a bakıyordu. Soruyu Naz'a sormuştu ama Enis cevapladı. "Onu bir kere yakalamışlardı."

"Anladım."deyip arkasına yaslandı Ekin. Evde ki kimse Enis'i sorgulamıyordu. İnanamasalar bile üstelemiyorlardı. Biz dikkatimizi konuya vermiştik ama Berke masada ki bazı kağıtları değişik şekillerde katlıyordu. Mira onun elinde ki kağıdı düzeltip tekrar masaya yerleştirdi.

"Yapmasana, o kağıtlara ihtiyacımız var."dedi Mira Berke'nin tekrar kağıda uzanan elini iterken."Aman be sizin gibi sıkıcı insanların arasında çürüyeceğim." Ada bile sırıtarak Berke'ye bakıyordu. "Kusura bakmayın Berke bey eğlenmekten çok yaşamaya odaklandık." Ne zamandır birlikte olduklarını bilmiyordum ama çok yakın ve samimiydiler. Aralarında bu şekilde yabancı kalmak hiç hoşuma gitmiyordu.

Enis kendi gülmesini de durdurup toparlandı ve bizi de konuya döndürdü. "Bize bu arkadaşın marifetlerinden bahset."dedi Naz'a Ateş'in fotorafını işaret ederek.

"Şu kuşu görüyor musun?"dedi Naz aralık camın önüne oturan kuşu işaret ederek. Oldukça küçük ve zayıf bir kuştu. "Eğer o seni öldürmek isterse şu küçücük kuş bile tek başına seni öldürmenin bir yolunu bulur." Enis irkilmedi bile hatta oturduğu yerde daha çok dikleşti.

"Desene evimizde bile rahat oturamıyoruz."dedi Ekin göz ucuyla Berke'yi işaret ederek. "Eve tek bir böcek bile sokmasak da şu var abi bunu ne yapacağız?"

Berke ilk başta olayı anlamadan gülümseyerek Enis'in omuzuna koluna attı. "Enis beni hayatta bırakmaz."dedi. Daha sonra olayı anlamış gibi dudak büküp kaşlarını çattı. "Nasıl ya! Sen bana hayvan mı diyorsun?" Ekin omuz silkti. "Ben hayvanlara hakaret etmem."

Masada ki Naz ve benim dışımda herkes gülüyordu. Ama ben benden istedikleri şeyin ne olduğunu düşünüyordum. Enis bunu birazdan açıklardı muhtemelen ama duymak konusunda emin değildim. Zaten kafama da tarifsiz bir ağrı girmişti. Masadan hızla kalktığımda sandalye geriye doğru devrildi.

GÜÇ KAÇKINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin