-7-

26 4 7
                                    

5 ay önce

Ateş her zaman ki gibi dershaneye dersten önce gelmiş, Ebrar'ın dersten çıkmasını bekliyordu. Ateş Ebrar'dan bir yaş büyük olduğu için dersleri farklı saatlerdeydi. Aslında Ateş'in derslerle pek arası yoktu bu dershaneye Ebrar'ın kayıt olduğunu bildiği için gelmişti. Heyecanlandığı için ayaklarını yere vuruyor ayağından çıkan sesler dershanenin boş koridorlarından yankılanıyordu. Zil çaldığında sınıftan ilk çıkan Ebrar olmuştu. Bakır rengi boyadığı saçlarını ensesinden toplamıştı ve saçlarının önünden koyu sarı saçları çıkmaya başlamıştı.

Ebrar sınıftan çıktığında Ateş'le göz göze geldi ama pek üzerinde durmadı. O Ateş'i tanımıyordu. Onlar aslında aynı okuldaydı ama Ebrar hiçbir zaman Ateş'i farketmemişti. Ateş onun çıktığını görünce ayaklandı ama yine beklediği gibi bir şey gerçekleşmemişti. Yine farkedilmemişti. Ateş normalde çekingen bir insan değildi ama söz konusu o olunca çekiniyordu. Ebrar hocanın yanına koşup bir kaç soru gösterdiğinde Ateş'le aralarında bir kaç adım mesafe vardı, ama buna rağmen Ateş yine farkedilmemişti çantayı alıp sınıfına doğru ilerledi.

                                                                                                          ***

"Ekibimizin yeni üyeleri." Kendimi tutamayıp ufak bir kahkaha patlattığım da evdekiler bana baktı. "Öyle mi? Bizim neden haberimiz yok?" Sorduğum soru havada asılı kalmıştı. Önümüzde ki kız elinde ki kız elinde ki sopayı kenara bırakıp üzerimize dik bakışlar atıyordu. "Ada arkadaşlarımıza öyle bakmayı keser misin?"dedi Enis salonda ki bir koltuğa yerleşirken.

Koltukta oturan bir kız yanımıza geldiğinde bana elini uzattı. "Merhaba ben Mira." Yüzünde samimi bir gülümseme vardı. Başımla onu onaylayıp elini sıktım. Tam ağzımı açıp kendimi tanıtacağım da Enis lafımı böldü. "Sen zahmet etme ben sizi tanıtayım."

"Bu Ebrar."dedi eliyle beni göstererek, ardından hepsinin bana canavarmışım gibi bakmasına sebep olan şeyi söyledi. "Güçleri var." Arkada ki iki çocukta ayağa kalktığında üzerime yürümeye başladılar. İsmi Ada olan kız beni omzundan hafifçe ittirdiğinde elimden bir şimşek kaçmaması için yumruklarımı sıktım. "Onu buraya nasıl getirirsin?"dedi Enis'e bakarak. Enis sırıtarak ayaklarını sehpaya uzattı. "Çok yaklaşmamanı öneririm, çarpabilir." O anda Enis'in suratına atlayıp yumruklamamak için kendimi güçlükle tuttum. Resmen bu insanların beni linçlemesi için uğraşıyordum.

Ada bu umurunda değilmiş gibi beni kolumdan tutup savurduğunda kolum masaya çarptı ve üzerinde ki bazı şeyler yere saçıldı. "Bir daha bana dokunma!"diye bağırdığımda tepemizde ki ampul cızırtılar çıkartarak patladı. Evet, bazen insanların ileri gitmesine izin verirdim ama bu benim izin verdiğim kadar olurdu, fazlası değil. Ada irkilerek geri çekildiğinde korkmuyormuş gibi yapmaya çalışarak bağırdı.

"Defol buradan." Arkamı dönüp kapıya yöneldiğimde Naz'da doğrulup kapıya yöneldi. Enis'in arkamızdan seslenmesiyle durduk. "Ada yeter bu kadar makara, onlar hiçbir yere gitmiyor." Bir anda ciddileşmişti. "Sen dalga mı geçiyorsun? Onlar burada kalamaz."

"Ben kalacaklar diyorum ve kalacaklar."

"Bu evde her şeye sen mi karar vereceksin Enis bizde bu evde yaşıyoruz." Enis onu pek dikkate almıyordu. "Onlarda bu evde kalacaklar." Arkadakiler susmuş onların bu hallerini izliyordu. Enis az önce ki olaylar yaşanmamış gibi eliyle Naz'ı gösterdi. "Bu Naz." Bir süre duraksadı sanki bir şeye karar vermeye çalışıyordu. "O bizim gibi."

Duyduklarımla gözlerim büyümüştü. Benim güçlerim olduğunu söylüyor ama Naz'ın daha büyük bir tehdit olmasına rağmen onu gizliyordu. Tuhaf olansa Naz'da bir şey söylemeden duruyordu, düşünüyor gibiydi. Ama bu duyduğuyla o da şaşkın gözlerle Enis'e döndü. Bir çocuk elini bize doğru uzattığında sırıtıyordu.

"Merhaba ben Berke." Normalde bu çocuğa gülümseyip elini tutabilirdim ama şu anda ortamda ciddi bir hava elde etmiştim ve bunu bozmamak için uğraşıyordum. Adını tek bilmediğim çocuk onun hafifçe elini itip homurdandı. "Berke'ciğim aptal mısın canım? Ortam tanışma ortamımı sence?" Daha sonra Enis'e döndü ama Enis ona bakmıyordu.

"Naz bizim gibiyse bu kız niye burada Enis? Yani onu nasıl getirdin, güçleri varsa neden bizim yanımızda ki?" Çocuğun sorduğu soruyla ciddi havamı bozmasına rağmen kendimi tutamayıp lafa atladım. "Çünkü ben gücümü yeni öğrendim ve o umurumda bile değil inanın bana bir kaç güç içinde yaşadığımız bu şeyleri bitirmek için her şeyi yaparım." Ada benim lafıma karşılık söyleneceği sırada Enis onu susturdu. "Yeter, işimize ne kadar yarayacağını görmüyor musunuz?" Ada kafasını homurdanarak iki yana salladı. "Bu kız tek başına hepimizi öldürebilir."

"Ama öldürmeyecek."

"Öldürmeyeceğim cidden."diyerek boş bir ekleme yapmıştım. Enis koltuğa tekrar otururken az önce ona soru soran çocuğa seslendi. "Ekin liste hazır mı?" Ekin kafasını evet anlamında salladı. "Tamam, gece iki de herkes salona gelsin."

"Sebep?"dedim ama tabi ki bir cevap alamadım. Ciddi havam gitmişti bir kere."Arkada ki o da boş ve orada iki yatak var siz ikiniz orada kalabilirsiniz." Mira gülümseyerek bize koridorun sonunda ki odayı işaret ettiğinde tek kaşımı havaya kaldırarak Naz'a baktım. "Onunla mı?"dedim Mira'ya bakarak.

Berke sırıtarak bize bakarken mırıldandı. "Senden korkması gereken o bence." Onu normal birisi sandıklarına göre bu dedikleri gayet normaldi. "Ne demezsin."dedim ve hepsinin sorgularcasına bana baktığını görünce sahte bir şekilde elimi Naz'ın omzuna attım. "Yani biz tanıyoruz birbirimizi, korkmaz o benden."Naz'ın yüzünde gıcık edici bir sırıtış belirdi elimi omzundan iterken söylendi. "Yani, aslında bazen korkuyorum, sonuçta kim elinden şimşekler saçan birinden korkmaz ki?" Ortalığı karıştırmaya ve evdekileri bana daha çok düşman etmeye çalışıyordu. Bundan da oldukça zevk alıyor gibiydi.

Odamıza geçerken hepsi Naz'a bir mağdur gibi bakıyordu. Ona bir şey yapmamdan korkuyorlardı onun yüzündeyse kocaman bir sırıtış vardı. Odada birbirleriyle karşılıklı iki yatak ve bir dolap vardı. Poşeti yatağa fırlatıp Enis'i girerken gördüğüm odaya daldım. Elinde bir kaç kağıtla bir masanın üzerinde duruyordu.

"Sizin ekibiniz tam olarak ne yapıyor? Sen bize ne yapacaksın? Ayrıca neden benim gücümden bahsediyorsun da onunkini gizliyorsun?" Benim ard arda sıraladığım soruların aksine onun cevabı kısaydı. "Sana ne?"

"Ne demek sana ne ya?"

"Güçlerin var ve ne olursa olsun sana inanamayız. O senin gibi değil, bizim tam anlamıyla düşmanımız. Belki sende öylesindir ama o bunu itiraf ediyor. Eğer diğerleri bunu öğrenirse onu burada onlardan nasıl koruyacağım?"

Anlattığı şeyden gram bir şey anlamamış gibiydim. "Aptal mısın be? Bu nasıl plan bunun için onun güçlerini mi saklaman gerekiyor?" Omuz sillkip elinde ki kağıtları çekmeceye koydu. "Sen kafanı yorma, her şeyi sana anlatacak değilim." Bu dediğine kahkaha atacakken aklıma bir şey dank etti. "Mağdem çok zekisin o adamı nasıl orada bırakırsın?" Naz'da odaya geldiğinde ellerimi yumruk yapmıştım. O çocuğu şimşekle bayılttıktan sonra orada bırakmıştık. Uyandığında ekibe gidip güçlerimden bahsedecekti.

Naz yanıma geldiğinde derin bir nefes verdi. "Korkmayın."dedi aramızda durarak. "Ona inanmazlar, tabi ben tam tersini iddia edersem."

"Beni sorgulamazlar." Kafamı olumsuz anlamda salladım. "Güçlerim sende, onlar sendeyken gidemem. Geri döneceğim." Ona inanmıyordum ama başka çarem de yok gibiydi. Ben ağzımı araladığımda Enis "Tamam."dedi.

                                                                                                               ***

Gecenin saat ikisiydi. Hepimiz uykulu uykulu masanın etrafında toplanmıştık. Enis elinde ki dosyaları karıştırarak bize döndü. "Anlamışsınızdır zaten, ekibimiz bir kaç gün içinde hayatımızı mahfeden insanları bitirmek için."

Naz kıkırdayarak kollarını önünde bağladı. "Nasıl olacakmış o? Bu zamana kadar burada saklanmanız bile mucize." Enis onu umursamayarak omuz silkti. "Onları teker teker bitireceğiz." Aslında şu anda onu soru yağmuruna tutardım ama uykumdan kıpırdayacak halim yoktu buna rağmen gördüğüm şeyle gözlerim tamamen aralandı. "İşte ilk hedefimiz."dedi Enis dosyaların içinden bir kağıdı masaya bırakırken. Enis'in masaya bıraktığı fotoraf Ateş'in fotorafıydı, ilk hedefimiz o mu olacaktı?

GÜÇ KAÇKINIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin