ERİC
Göz kapaklarımı açmaya çalıştığımda, sanki üzerlerinde büyük bir ağırlık vardı. Burnuma gelen ağır hastane kokusu ile yüzümü buruşturdum. Neden buradaydım? En son hatırladığım şey, hiç bir şeydi. Buraya nasıl gelmiştim? Niçin gelmiştim? Hatırlamıyordum. Elimi kaldırıp gözlerime vuran ışığı engellemeye çalıştığım sırada kapı sesi duydum, duyduğum ses yüzüne kafamı kaldırmaya çalıştım. Ağrıyan başım yüzüne kafamı tekrar yastığa koydum. Kulağıma sesler gelince dinlemeye başladım "Evet bir kaç iğne yapacağım" dedi tekrar devam etti "Hayır henüz tamamen uyanmadı. Ara ara uyanıyor ama tekrar uyuyor narkoz yüzünden" dedi sessizlik oldu, sonra devam etti "Geçirdiği çok ağır bir trafik kazası, yaşaması bile mucize" dedi benden mi bahsediyordu? "Yedi ay komada kaldı. iki hafta önce normal odaya aldık, eşi bir kez olsun yanından ayrılmadı. Zorla okuluna göndermek zorunda kaldık eşini" dedi gülerek.
"Tamam kolay gelsin" dedi nazik, ince ve kibar sesiyle. Odanın kapısı kapandığında, ayak sesleri duydum, yanıma yaklaşan ince bedene dönüp baktım. Bakışlarımız buluştuğunda "Bay Clarkson uyandınız mı?" dedi şaşkın bir şekilde kaşlarını kaldırarak "Neler oluyor?" dedim ne olduğunu anlamaya çalışarak, boğazım çok ağrıyordu.
"Hatırlamıyor musunuz? Gerçi hatırlamamanız normal bir şey" dedi serumuma bakarak "Hayır" dedim zorlukla, hemşire bana bakıp tebessüm ederek "Ağır bir trafik kazası geçirdiniz. Yedi aydır komadaydınız, iki hafta önce tamamen uyandınız, hatta eşinizle konuştunuz" dediğinde şaşkınlıktan kaşlarımı kaldıran bu sefer bendim. Ne cevap vereceğimi bilemediğim için "Allah'ım" diyerek gözlerimi kapatıp açtım.
"Eşiniz sizin için çok endişelendi, biz yaşayacağınızı tahmin bile etmemiştik. Siz bir mucizesiniz" dedi koluma vurduğu iğne yanma hissiyle vücuduma dağılırken, yaşadıklarımı düşündüm. Ece, evet Ece onunla evliydim. Çocuğumuz olacaktı. Bebeği aldırmak istemişti. Bunun için kavga etmiştik. Bu yüzden bir kaç günlüğüne evden ayrılmıştı ama ertesi gün bebeği aldırmaya gitmişti. Onu engellemek için karşıdan karşıya geçerken araba çarpmıştı bana, peki ya sonra? Sonra ne olmuştu? Beynimi biraz daha zorladığımda anılar bir bir gözlerimin önüne geldi. Hastaneye ilk gelişim ve parlak lambalar şerit gibi gözümün önünden geçiyordu "Lütfen ölme!! Özür dilerim" diyordu Ece yaşlı gözleriyle, sonra gözlerim kapanmıştı. Bir kaç defa konuştumuzu hatırlıyordum "O nerede yani karım?" dedim zorla konuşuyordum.
"Bu geceye kadar başınızda kaldı. Bir saat önce çıkmak zorunda kaldı. Hamile olduğu için biraz zor oldu burada kalması, çok yıprandı. En sonunda dayanamadım ve onunla konuştum" dediğinde "Ne dediniz?" dedim şaşkınlıkla.
"Ne anlamadım?" dedi hemşire bana bakarak "Hamile mi o? Yani hamile olduğunu biliyordum ama aldırmıştı" dedim acıyla.
"Şey aldırmış olsaydı, yedi buçuk aylık hamile olmazdı" dedi gülerek "Yedi buçuk aylık mı?" dedim şaşkınlıkla "Evet yedi buçuk aylık, kaza geçirdiğinizde bebekleriniz bir haftalıkmış" dediğinde daha çok şaşırmıştım. Bebeklerimiz mi? "Bebeklerimiz mi?" dedim kalbim deli gibi atarken "Sanırım eşinizi aramalıyım ince ayrıntıları ondan öğrenirsiniz, siz dinlenin bay Clarkson" diyerek odadan çıktı. Bebeklerim? İkiz miydiler? Suratımda istemsiz olarak gülümseme oluşurken "Allahım sana şükürler olsun" dedim.
***************************
Oda da kırk dakika yalnız kalmıştım. Yapacak bir şey olmadığından karşı duvarda asılı olan saatte bakıp, dakikaları saymıştım. Kapı açıldığında hevesle kapıya baktım. Gelenler doktor ve az önce ki hemşire ile başka bir hemşireydi. Doktor yanıma gelip, tebessüm ederek "Nasılsınız bay Clarkson?" dedi gözlerime tuttuğu ışık yüzüne, gözümü kapatma isteği ile birlikte "Gayet iyiyim. Ece'yi görmek istiyorum" dedim heyecanlı bir şekilde.