ECE
Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim. Gözlerim bir kızlara sarılan genç kıza, bir Eric'in anne ve babasına gidiyordu. Bu zaman kadar Eric'e bir kere sormuştum, annesini ve babasını bana sonra anlatırım demişti. O günden sonra zaten işler pekte iyi gitmemişti. Balayımızda kafayı yediğimi sanmam. Hamile olduğumu öğrenmem ve Eric'in benim inadım yüzüne geçirdiği kaza. Hala üzerimde suçluluk duygusu vardı. O kadar pişmandım ki, keşke bazı şeyleri geri alabilseydik.
Belimde hissettiğim güçlü bir ile irkildim. Kafamı kaldırıp Eric'e baktığımda, hafif öksürüp "Anne, baba ve Jennifer sizi karım Ece ile tanıştırmak istiyorum" dediğinde, kalbim deli gibi atmaya başlamıştı. Jennifer neşeli bir tavırla ve konuşa bildiği yarım yamalak türkçesi ile "Memnun oldum Ece. Ben Jennifer" dedi elini bana uzatında, hızlı bir hareketle bende ona elimi uzatıp, tokalaştık. Uzun ve zarif bir bedeni vardı. Saçları tıpkı Eric gibi koyu kahverengi olup yine o hayran olduğum mavi gözlere sahipti.
Eric'in annesi Jennifer'ın yanına gelip "Müsade eder misin?" diyerek Jennifer'dan tanışmak için izin istedi. Karşımda ki kadın o kadar kibar ve olağan üstüydü ki, onu anlatmaya kelimeler yetmezdi. Belki altmışına girmiş olabilirdi, fakat yaşına göre, biraz genç duruyordu. Beyaz saçlarının arasında ara ara, gençliğinden kalma siyah saç telleri vardı. Bu ona ayrı bir güzellik katıyordu. Bana tebessüm ederek "Merhaba ben Fatma" dediğinde, şaşkınlıktan gözlerim yuvalarından çıkacaktı. Eric'e dönüp kaşlarımı çatarak 'Bu da ne demek' der gibi baktım. Eric anlamış olacak ki "Annemle babamın tanışması, babam iş için İstanbul'a geldiğinde olmuş. Annem o zamanlar bizim şirkette stajerlik yapıyormuş" dedi Eric gülümseyerek. Daha sonrdan fark ettiğim şey ise, Fatma hanımın eli hala havadaydı "Affedersiniz" diyerek elini sıkarak "Memnun oldum" dedim gülerek.
Eric'in babası yüzüne yerleştirdiği tebessüm ile Fatma hanımın yanına gelip, elini beline koyarak "O zaman ki kadar hala güzel ve kibar. Odama ilk girişini dün gibi hatırlıyorum, yirmilerimde olmama rağmen, güzelliği yüzünden kalp krizi geçiyorudum neredeyse" diyerek güldü.
"Abartma" dedi Fatma hanım dirseği ile eşinin hafif boşluğuna vurarak, adam yüzünü numaradan buruşturarak "Hep böyle mütevazidir" dedi, daha sonra, bana elini uzatarak "Memnun oldum küçük hanım. Ben John" dedi, uzattığı elini sıkarak "Bende memnun oldum, bay Clarkson" diyerek tebessüm ettim.
"Ahhh lütfen bana John de. Bay Clarkson kendimi bana çok yaşlı hissettiriyor" dediğinde "Sen zaten yaşlı bir adamsın John" dedi Fatma hanım gülerek.
"Sanki sen değil misin?" dediğinde John "Yaş kompleksi olan sesin" dedi Fatma hanım, John yüzünü buruşturarak, bana dönüp "Tekrar torun sahibi olmak bende kötü etki yaratıyor" diyerek, bana göz kırptı. Bu hareketine gülümserken, Eric'in mavi gözlerini babasından aldığını anlamıştım "Hadi artık masaya geçelim" diyen Eric'i herkes onayladı.
Masaya geçtiğimizde, herkes farklı şekilde konuşup muhabbet ediyordu. John çok sevdiği karısı Fatma hanımı gençliğinde nasıl tavlamaya çalıştığını anlatıyordu. Onu pür dikkat dinliyordum "Ne yaptıysam bana yüz vermedi. Neymiş efendim ben önüme gelen kadınlarla yatıp kalkıyormuşum" dediğinde, Eric'e bakıp gülümsedim. Cebimde ki telefon titreyince, çıkartıp mesajı okumaya başladım "Burak konuşmak istediğini söyleyen bir mesaj attı. Ne yapmalıyım?" Mesajı Betül atmıştı. Eric'in ailesi gelince "Baş başa ailecek yememek yiyin" diyerek gitmişti. Cevapla tuşuna basarak "Sakın azcık burnu sürtsün cevap verme" diyerek gönder tuşuna bastım. Başımı kaldırdığımda Eric bana bakıp gülümseyerek "Ahh siz kızlar" dedi. Yüzüm utançtan kızarırken, kafamı Eric'in babasına çevirdim. John hala konuşmasına devam ediyordu "Sonunda çok sinirlenmiştim. Ne güller ne çikolatalar" derken, Fatma hanım "Ne de küçük süprizleriyle beni kandırabildi" diyerek gülümsedi. Birbirlerinin sözlerini tamamlamaları ve ilk günkü gibi birbirlerine aşk dolu bakışları, onlara olan hayranlığımı artırıyordu.