Güneş tenimi ısıtırken, bu tatilin bize iyi geldiğini düşündüm. Çok yorulmuştum. Hem çocuklar, hem iş, her şey beni çok yormuştu. Kulağıma dolan çığlıkla birlikte gözlerimi araladım. Lily ve Kaan her zaman ki gibi kavga ediyordular. Gözlerimi devirerek Eric'e döndüm.
Bütün ihtişamı ile şezlonga serilerek yatan bu adam, benimdi. Lily'nin tekrar çığlık atması üzerine dönüp onlara baktım. Kaan elinde ki kova ile Lily'ye su fırlatıyordu. Eric'e dönerek "Hayatım çığlıkları duyduğunu var sayıyorum" diyerek, şezlongta oturur pozisyona geçtim. Eric tek gözünü açarak "Evet duyuyorum" diyerek, rahatça bir yanıt verdi. Derin bir iç çekerek "O halde şu olaya bir el atsan" sözlerim karşısında, Eric rahatını bozmadan şezlongta yatmaya devam etti. Bu sefer Katy'nin çığlıkları kulağıma ilişince "Eric" diyerek, biraz sitemle ona seslendim.
Eric, sabır dilenircesine bir iç çekerek, şezlongtan kalkarak "Bir daha tatile onları getirmeyeceğiz" diyerek, bana öyle bir sinirlenmişti ki, bakışlarımı dizlerime çevirdim. Tatile gelmek onun fikriydi fakat ben bir anne olarak, çocuklarımdan ayrı kalmaya kalbim razı gelmemişti.
Eric, bütün dikkatleri üzerine çekecek şekilde o seksi vücudu ile yürürken, istemsiz olarak alt dudağımı ısırdım. Etrafta bir kaç kadının ona baktığını görünce kıskançlık duygularım devreye girmişti. Kocamı yalnız bırakmamak adına, oturduğum şezlongtan kalkarak, hızlı adımlarla yanına yetiştiğimde, yüzünde çarpık bir gülüş belirdi. Neden gülmüştü ki?
Katy, Lily, Çağan ve Kaan'ın kavga sesleri artarken derin bir nefes aldım. Korktukları tek kişi Eric olduğu için onları durduracak tek kişi de oydu. Çağan'ın Lily'nin saçlarına yapışmasıyla birlikte, hızlı bir hareketle Lily'yi belinden yakalayarak geriye çektim "Neler oluyor?" Eric'in sert sesiyle birlikte, ikizler arkama saklanırken, Lily ve Katy sırıtıyordu. Eric, ikizleri göstererek "Öne çıkın" dediğinde, ikizler önce bana baktılar. Bakışlarımla çıkmalarını onlara emrederken, ikizler oflayarak arkamdan öne çıktılar "Şimdi ne olduğunu anlatacak mısınız?" Eric'in sert sesi karşısında, küçükten büyüğe sıraya girdiklerinde, gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
İkizlerin dalgalı saçları ve mavi gözleri, Eric'in renkli fotokopisi gibiydiler. Özellikle Çağan, tıpkı babası gibiydi. Yürüşü, havası, el ve kol hareketleri, burnunu çekişi bile Eric gibiydi. Bir çocuk babasına bu kadar benzeyebilir diye her gün düşünmeden edemiyordum. Kaan ise her ne kadar dış görünüşünü babasından alsa da, onun hal ve hareketleri bana benziyordu. Sinirlendiğinde burnunun ucunun kızarmasından tutun da, babasına olan sevgisi bile tıpkı benim ona olan duygularım gibiydi. Çağan başını dikleştirmiş Eric'e artist artist bakarken, bana şuan yanımda iri cüssesi ile dikilen, artist artist çocuklara bakan Eric'i anımsatmıştı. Söze ilk başlayan Çağan olmuştu her zaman ki gibi "Kumdan kalemizi yıktılar" diyerek, sinsi ve kısık gözlerini Lily'ye çevirmeyi de ihmal etmemişti. Eric'te onun gibi gözlerini kısmış Lily'ye bakıyordu "Onlar da bize karışmasaydı" diyen Lily'ye dikkatlice baktım "Yaa baba, şurada ki çocuklar onlara bakıyordu. Ben de dedim ki onlara bakmaya devam edersiniz sizi babama söylerim dedim. Lily'de selam da söyle deyince, sinirlendim. Orada çocuklar bunların orasına burasına bakıyor bizde elimiz kolumuz bağlı otursamıydık" dedi Kaan sinirli gözlerini Katy'ye dikmişti.
Bazen Kaan ve Çağan beş değilde, otuz yaşında olduklarını düşünüyordum. Onları bu şekilde yetiştiren Eric'ti. Her ne kadar bu hoşuma gitsede, arada aşırıya kaçtıklarını düşünüyordum. Eric'e bakışlarımı çevirdiğimde "Gördün mü yaptığını?" dedim sinirli bir sesle, Eric beni duymazdan gelerek "Aferin oğlum iyi yapmışsınız" demesiyle birlikte, başımdan aşağı buzlu su dökülmüş gibi hissettim.
Hayır bu yaşta bu çocuklara böyle şeyler yaptırması yanlıştı. Eric'in kolunu tutarak sürüklemeye başladığım da "Ne oluyor Ece?" diyerek, duraksadığında durdum "Ne mi oluyor? Çocuklara bu şekilde mi örnek oluyorsun!" diyerek, sitem dolu bir sesle konuştum "Ece! Ben kıskanç bir baba ve kocayım!" tamam her ne kadar baba kısmından etkilenmesemde, koca kısmı aşırı derecede radarlarımı harekete geçirmişti "Bu yüzden oğullarımında böyle olmasını istiyorum!" diyerek, her bir kelimesine vurgu yaptığında "Tamam anlıyorum ama bu fazla...aşırı fazla, onlar kardeş ve ben bu şekilde kavga etmelerini istemiyorum. Sadece bakışmışlar ne var bunda?" diyerek, kollarımı önümde kavuşturdum. Eric'in tek kaşı havaya kalkınca, ağırca yutkundum. Tek kaş havaya kalkıyorsa aşırı sinirlendiğinin göstergesiydi. Derin bir nefes aldığında, ani bir hareketle ona sarılıp "Ayy canım kocacım benim" diyerek, boynuna bir öpücük bıraktım. Bana kızmasını istemiyordum. İşte bu yüzden hep bu hareketi yapardım. Eric'in kolları ince belime dolanırken, saçlarımın üzerine bir öpücük bırakarak "Hiç değişmeyeceksin dimi" dediğinde, ona daha çok sarılarak "Tıpkı sen gibi" deyip, kıkırdadım. Hala birbirimizi ilk günkü gibi sevmemiz şaşılacak bir durumdu. Bir insan her gün şirkette ve evde yüz yüze baktığı birinden bıkmaz mıydı? Hayır. Ben bıkmamıştım. Aksine onun o, yakışıklı yüzüne bakmak istiyordum "Al işte iki küçük canavar da geliyor" dediğinde, ondan ayrılıp arkama baktım.