"Şöyle geçelim mi?"
Taehyung, kendisine yüzündeki büyük gülümsemeyle bakan kadına, her zamanki ifadesiz suratıyla bakarken kafasını sallayıp onu onayladı. Kadının işaret ettiği masaya ilerleyip oturduğunda yanlarına hemen bir garson gelmişti. İkiside aç olmadıkları için sadece içecek bir şeyler istedi.
"Yıllar oldu seninle oturup bir şeyler içmeyeli Taehyung!" Dedi kadın neşeli bir sesle. Taehyung'un ifadesiz suratı değişmezken kafa sallayıp onu onayladı. Yüzü ne kadar ifadesiz olsada bakışları sert değildi.
"Ee ben yokken neler oldu?" Kadın ellerini masanın üzerinde birlestirirken sordu. Taehyung derin bir nefes aldı."Gördüğün gibi işte. Babam öldükten sonra onun yerini ben aldım. Şirketide elimden geldiğince geliştirdim." Duygu barındırmayan sesiyle konuştuğunda elinin üzerine konan elle bakışları oraya kaydı. "Gerçekten çok üzgünüm Taehyung. Baban öldüğünde senin yanında olamadım." Kadın gerçekten üzgün bir sesle konuştuğunda Taehyung kafasını iki yana salladı.
"Önemli değil Yeri, sana kızgın veya kırgın değilim. Merak etme, bilirsin böyle şeyler beni sarsmaz. Kolay toparlandım."
Hayır, kesinlikle kolay toparlanamamıştı. Babasının ansızın ölümü sonrası Taehyung neredeyse dibe batmıştı. Partilerden partilere koşarken bir anda kendisini şirketin CEO'su ve yer altı dünyasının en büyük suç örgütünün lideri olarak bulmuştu. Sadece yirmi iki yaşında bir gençti o zamanlar. Ne yapacağını asla bilmezken, babasının yokluğunu ilk defa bu kadar net hissetmişti. Başında ona ne yapacağını söyleyecek kimse yoktu.
Hiçbir şey bilmeden o koltuğa oturdu ve zirve için tek başına savaştı. Neredeyse herkes onu öldürmek ve bitirmek için bir araya gelmişti. Hepsine karşı tek başına savaştı ve kazandı.
Zirvenin tek sahibi oldu.
"Hayır Taehyung, elbette önemli. Ben senin arkadaşındım ama senin bir dosta en çok ihtiyacın olduğu zamanda yalnız bıraktım. Yıllardır bunun pişmanlığını yaşıyorum ama biliyorsun eğitimim için yurt dışına çıkmak zorundaydım sonrasında da ne kadar istesem de geri dönemedim. Babamın tedavisi için orada kalmam lazımdı..."
"Sana kızgın değilim dedim Yeri. Neyse kapatalım bu konuyu. Bay Kang nasıl? Tedaviye yanıt verdi mi?"
Kadın derin bir nefes alırken arkasına yaslandı."Evet denebilir. Bilinci yerinde ancak yatağa mahkum kaldı. Aslında çok önce dönecektim Amerika'dan ancak annem bırakmadı. Bilirsin ne kadar paranoyak olduğunu. Babamın yaralanmasıda onu bir hayli etkiledi. Haksızda değil aslında. Babamın yaralanışı öyle basit bir olay değildi." Her ne kadar konuşurken gülsede üzgün olduğu gözlerinden belli oluyordu. "Ama yinede şanslıyız değil mi?" Kısa bir kıkırdamanın ardından sesini alçaltarak devam etti.
"Babam o gün Bay Jeon gibi ölmüş olabilirdi..."
Taehyung, kafasını sallayıp onu onaylarken, kadın aklına bir şey gelmiş gibi heyecanla gözlerini Taehyung'a çıkardı. "Sahi bildiğim kadarıyla Bay Jeon'un küçük bir oğlu varmış. Ne oldu acaba ona..." sonlara doğru üzgünce mırıldanırken bir yerlere dalıp gitti. Taehyung boğazını temizleyip konuşacağı sırada garson içeceklerini getirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KTH's Baby || Taekook
FanfictionO, Kim Taehyung'un meşhur bebeği. ¦mpreg¦ düzenleme tarihi(27.08.23-29.08.23)