Jungkook, aynada kendisini kontrol ederken kulağından sarkan pırlanta taşlarla dolu küpesini takıyordu. Küpeyi takıp kendine şöyle bir baktı aynada. Eh güzel gözüküyordu, her zamanki gibi parıldıyordu. Bu gece, ilk gün olduğu için tur gemisinde büyük bir ziyafet düzenlenmişti. Bu yüzden biraz daha şık giyinmişti Jungkook. Üzerine beyaz, içini gösteren, transparan bir uzun kollu giymişti. Altına ise bol, kumaş bir pantolon giymiş, renk tercihini yine beyazdan yana tutmuştu. Son olarak ise gemide rüzgarın bol olacağını tahmin ettiği için üzerine bol ve uzun kumaş ceket giymişti. Kumaş ceketin uzunluğu, üzerine mini elbise giymiş gibi gösteriyordu. Jungkook genelde böyle özel gecelerde beyaz giyinirdi. Beyazın kendisini daha zarif ve asil gösterdiğine inanırdı.
Jungkook 1.78 boylarında uzun boylu denilebilecek bir erkekti. Sağlıklı ve fit bir vücudu vardı. Taehyung kadar abartılı kaslaı yoktu ancak ince bir şey değildi. Çoğu kadının gözündeki "ideal erkek" vücuduna sahipti. Zarif ve kaslıydı. Omuzları geniş, beli ise bir o kadar inceydi. Kum saati vücuduna sahipti. Tanrı tarafından özenle yaratılmıştı. Vücudundaki her şey kusursuzdu. Belindeki küçük kahverengi benleri bile kalemle birleştirdiğiniz vakit ortaya güzel bir tablo çıkıyordu.
Jungkook, tamamen hazır olduğunu hissettiğinde odanın içindeki tekli koltukta oturmuş, kendisini izleyen sevgilisine döndü. Taehyung çoktan hazırlanmıştı. Jungkook bir süre aynanın kenarında durup sevgilisini süzdü. Her zamanki gibi siyahlar içindeydi. Giymiş olduğu siyah boğazlı kazak, vücut hatlarını ve kıvrımlarını tamamen açığa çıkarmıştı. Altına Jungkook gibi bol bir pantolon giymişti. Üzerinde siyahtan başka bir renk neredeyse yoktu. Sadece marka kemerinin gümüş amblemi siyahlar içerisinde parıldıyordu. Jungkook yutkunup derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti. "Ben hazırım." dedi. Hissettiği tutkudan dolayı sesi içine kaçmıştı sanki.
Taehyung, "Biraz daha beni aç gözlerinle süzmeye devam edersen ikinci turu atmak zorunda kalacağız bebeğim." dediğinde Jungkook'un yanakları kızarmıştı. Taehyung, beyazlar içindeki sevgilisinin kızarık yanaklarına derin bir iç çekti. Gerçekten biraz daha içeride dururlarsa ziyafeti siktir edip yatağa geçeceklerini bildiği için ayaklandı. Koltuğun hemen kenarına koymuş olduğu siyah ceketi alıp giyindi ve kendisini izlemeye devam eden sevgilisinin yanına adımladı. Hayran gözlerle kendisine bakan sevgilisinin dirseğine hafifçe dokunup, eğildi ve dudaklarını öptü.
Jungkook'un gözleri kapanırken elini Taehyung'un kendisi için açtığı boşluğa koyup, sevgilisinin koluna girdi. Taehyung, Jungkook'un alnına düşen asi siyah tutamları eliyle düzeltirken, "Hazır mısın, gidelim mi?" diye sordu. Kalın ses tonuna rağmen sesi pamuk kadar yumuşak çıkmıştı. Jungkook, huzurla kapanan gözleri aralanırken kafasını salladı. Taehyung birkez daha eğildi ve bu sefer alnını öptü. Burnunu siyah tutamlara yaslarken derin bir nefes çekip, mis gibi kokan sevgilisini soludu. Yeni duş aldıktan sonra mis gibi kokuyordu sevgilisi. Jungkook kokular konusunda hassastı. Her zaman güzel kokmak isterdi. Bu yüzden duş alırken her zaman en güzel kokan şampuanları ve jelleri kullanırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KTH's Baby || Taekook
FanfictionO, Kim Taehyung'un meşhur bebeği. ¦mpreg¦ düzenleme tarihi(27.08.23-29.08.23)