(Bilgisayardan yazdığım için gif koyamıyom agliom)
Taehyung göz ucuyla hazırlanmakta olan sevgilisine baktı. Hastanede üçüncü günlerini tamamlamışlardı ve artık Jungkook taburcu olabilirdi. Genç adam hala kırgın olduğu sevgilisine yüz vermiyordu. Taehyung ise onun soğuk tavırlarına üzülse de bir şey deme hakkını kendinde bulamıyordu. Sevgilisini çok üzdüğünü biliyordu.
Jungkook'un ona sergilediği tavra saygı duyuyor ve sessizce onun taze öfkesinin yatışmasını bekliyordu. Bu süreç zarfında ise kendini Jungkook'tan uzaklaştırmamış aksine genç oğlanın çevresinde dört dönmeye başlamıştı.
Kendisini affettirmek için bin bir uğraş içindeydi ve bu durumdan şikayetçi olduğu söylenemezdi.
Çünkü sevgilisinin ona karşı gösterdiği ekstra ilgiden hoşnut olduğunu fark etmişti. Kendisine soğuk bakışlar atarken alttan alttan gülümsemesini gizlemeye çalışan Jungkook o kadar tatlıydı ki... Neredeyse kendisine küs olduğunu unutup sevgilisinin belinden kavrayacak ve yanaklarını doyasıya ısıracaktı. Normalde böyle bir şey yapmaktan çekinmezdi ancak Jungkook'un üstüne bir anda gidip onu sıkıntıya sokmak istemiyordu.
Kendisini yavaş yavaş affettirecekti ve o zamana kadar sabretmesi gerekiyordu.
Sonuçta Jungkook onu affettiği zaman istediği gibi yanaklarını ısırabilirdi.
"Hazırım." Jungkook'un kısaca konuşmasıyla onu izlemeyi kesip kendine geldi Taehyung.
"Tamam çıkalım o zaman. Ben çantaları alırım." derken kapı kenarına istiflenmiş iki valizi eline aldı. Jungkook cevap vermek yerine kafasını sallamakla yetindi ve kapıya ilerledi. Kapı kolunu çevirip odadan çıktığında Taehyung'ta arkasından geliyordu. Üşümüyor olsa da karnındaki bebeğini düşünerek montunun önünü kapatmış ve ellerini cebine atmıştı. Önden önden yürürken rahattı çünkü arkasında Taehyung'un olduğunu biliyordu.
Her ne kadar ona küs olsa da yine onun varlığıyla huzur ve güven buluyordu.
İkili hızlıca hastaneden çıktıklarında otoparka ilerlediler. Suho onları Range Rover model siyah arabanın önünde beklerken sigarasını içiyordu. Az ötede kendisine yakalaşan çifti görünce daha başında olduğu sigarayı yere fırlatıp ayağıyla ezip söndürdü. Hızla patronuna yaklaştı ve elindeki çantaları alıp bagaja koydu.
Taehyung ona yandan bir bakış atıp tehditkar ses tonuyla, "Suho ya yerdeki o izmariti alıp çöpe atarsın ya da sana yediririm. Seçim senin." dediğinde birkaç saniye duraksadı. Kendisine geldiğinde, "Hemen efendim," demiş ve izmariti yerden aldığı gibi köşedeki çöp kutusuna ilerlemişti.
Jungkook, sevgilisinin duyarlı davranışıyla gülümsemek istedi ama kendisini durdurdu. Suho çöpü atıp tekrar araca gelene kadar ikisi çoktan arabaya binmişti. Taehyung ön koltuğa binmek yerine arka koltuğa, Jungkook'un yanına oturdu. Yavaş olmaya özen göstererek yerine yerleşen sevgilisine baktı. "Rahat mısın? Sırtına bir şey koyalım mı?" arabada Jungkook'un sırtına koyabileceği bir şey yoktu ancak umursamadı.
Jungkook'u isterse her türlü bulurdu bir şeyler.
Neyse ki Jungkook kısaca kafasını iki yana sallayarak teklifini reddetmişti. Taehyung bir süre onun yüzüne bakıp daha sonra önüne döndüğünde Suho arabaya binmiş ve çoktan motoru çalıştırmıştı. Bir süre sessizce yolu geçirdiler.
Suho arada istemeden dikiz aynasından çifti süzüyordu. Genç adam normalde temas içinde olmadıklarında yanan ikilinin şu anki haline hayret ediyordu. Jungkook camdan dışarıyı izlerken resmen kapıya yapışmak ister gibi oturuyordu. Gözleri veya dikkati asla yanındaki adama kaymıyordu. Taehyung onun aksine koltuğun ortasına oturmuş, sevgilisini izliyordu. Normalde her zaman jilet gibi takım elbiselerin içinde, özenle yapılmış saçlarıyla gördüğü patronun şu anki hali ise Suho'nun biraz daha şaşırmasına neden oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KTH's Baby || Taekook
FanfictionO, Kim Taehyung'un meşhur bebeği. ¦mpreg¦ düzenleme tarihi(27.08.23-29.08.23)