"Jungkook seni gördüğüme çok sevindim. Geldiğin için teşekkürler."
Jungkook kendisine samimi bir şekilde gülümseyen kadına aynı şekilde karşılık verdi. Jung Nam onu kapıda bekletmemek adına hemen elindeki poşetleri almış ve içeri davet etmişti. "Ne kadar çok şey almışsın hiç gerek yoktu. Çok mahcup hissettim." Jungkook kadının gerçekten karşısında ezilip büzüldüğünü görünce onu yatıştırmak istedi.
"Çok bir şey yok ki. Yeni evin için hediyeler aldım bir de Harin için oyuncak aldım."
Jung Nam yine de mahcup hissetmeden edememişti. Zaten şu anki hayatını Jungkook ve eşi sayesinde sahipti. Bu çift kızı ve kendisinin hayatında bir dönüm noktası olmuştu. Onlara çok şey borçluydu zaten. Bir de Jungkook'un elinde poşet poşet hediye ile kapısını çalması daha da mahcup etmişti kendisini.
Jungkook ise böyle şeyleri umursamıyordu. Jung Nam'dan herhangi bir karşılık beklediği yoktu. Tek düşündüğü o ve kızının yeni hayatında mutlu olmalarıydı. Ama elbette beklediği bir şey vardı. Burada olmasının başlıca sebebi de buydu. Annesi hakkında öğrenmesi gereken şeyler vardı ve öğrenmenin zamanı gelmişti artık. Daha fazla ertelemek istemiyordu.
Jung Nam onu içeriye davet ederken etrafı inceliyordu. Evin güzel olduğunu düşünürken gülümsedi. Taehyung onlar için güzel bir ev hazırlamıştı gerçekten. Bu durum hoşuna gitmişti. Gerçi şüphesi yoktu. Taehyung her zaman her şeyin en iyisini arardı. Bu iki kişilik aile içinde olabilecek en konforlu evi seçmişti.
"Buyur şöyle otur."
Jungkook onun gösterdiği yere otururken yüzünde gülümseme vardı. Uzun zaman sonra Jung Nam'ı gördüğü için mutluydu. Özellikle onu böyle iyi bir halde görmek çok hoşuna gitmişti. En son gördüğünde sürekli tarlada çalışmasından sebep yüzü kir pas içindeydi. Kıyafetleri özensiz, paçavra denebilecek gibiydi. Saçı başı da her zaman dağınık olurdu.
Şimdi ise üzerinde temiz kıyafetler vardı. Yüzü kir içinde değildi, sanki ten rengi de açılmış gibiydi. Ve en önemlisi mutlu görünüyordu. Yüzünde zorunluluktan oluşan o buruk gülümseme yoktu artık. Daha samimi, içten gülümsüyordu artık. Jungkook onun mutluluğuyla mutlu olduğunu hissetmişti. Üzerinden bir yük kalktı sanki. O küçük kasabada Jung Nam'ın yaşadıklarına şahit olmak omuzlarına bir yük bindirmişti. Şimdi ise o yükler kuş olmuş, kanatlanıp uçmuştu.
"Harin nerede?"
Jung Nam ağzı kulaklarına vararak, "Okulda." demişti. Jungkook gülerken kafasını salladı. Jung Nam'ın hayalleri gerçek olmuştu. Kızı kendisi gibi cahil kalmayacak, okuma yazma öğrenecekti. Okula gidecek, hayalindeki meslek için derslerine çalışacaktı. Bunların hayalini kurmak bile Jung Nam için mutluluk kaynağı idi.
"Ah ne kadar aptalım bekle sana atıştırmalık bir şeyler getireyim."
Jungkook'a reddetme fırsatı vermeden mutfağa koştu Jung Nam. Birkaç dakika sonra elinde tepsiyle geri dönmüştü. Tepsinin içinde çeşit çeşit abur cubur, yemiş ve bir de içecek vardı. Jungkook mahcup bir şekilde gülüp ensesini kaşıdı. "Bu kadar şeye gerek yoktu. Aç değilim." Jung Nam omzunu silkti, "Olsun." der gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KTH's Baby || Taekook
FanfictionO, Kim Taehyung'un meşhur bebeği. ¦mpreg¦ düzenleme tarihi(27.08.23-29.08.23)