12. Bölüm: Mutluluğa çarpan gölge

66 5 13
                                    

Merhaba 🧡
🎶- Missed you, The Weeknd

Mutluluğa çarpan gölge


Bahçede ikinci kahvelerimizi içtiğimiz sırada zil çaldı.

"Birini mi bekliyordun?" Mina'nın kaşları çatıldı, başını iki yana salladı.

"Hayır, bu saatte kim gelebilir ki?" Ayağa kalktığında bende onunla birlikte içeri geçtim. Kapıyı açtığında şaşırıp kaldım.

"Demir?" Gerilen yüz ifadesi rahatladı.

"İyi akşamlar, telefonlarımı açmayınca ve haber vermeyince merak ettim, eve geçmeden görmek istedim."

"Sana da iyi akşamlar." Dedi Mina. "Ben içeri geçiyorum," bizi yalnız bıraktığında kapıya yaklaştım.

"Tamamen aklımdan çıkmış telefonumu şarja takmıştım. Mina ile konuşurken zaman nasıl geçti anlamadım bile." Aklıma gelen şey ile duraksadım. "Ali? Onu da unuttum, yurda yerleşebildi mi?"

"Sorun değil, dediğim gibi endişenlendim biraz. Hem gitmeden seni tekrar görmüş oldum." Gülümsediğimde yanıma yaklaştı elleri belimi buldu, ben de ellerimi boynuna doladım. "Ali'nin keyfi gayet yerinde merak etme. Gideriz bir ara yanına, oradaki çocuklara seni anlatıyordu ve anlatırken yüzünde eksilmeyen bir gülümseme vardı."

"Bir çocuğun gülümseme sebebi olmak ayrı güzel, o çocuğun yüzündeki gülümseme ayrı güzel. Serpil Hanım'ın böyle bir şey ile uğraşması..  kim bilir kaç çocuğun başını yastığa koyduğunda huzurla uyku çekmesine neden olmuştur."

"Annemin ailesi, annem küçükken vefat etmişler, kimse anneme bakmak istemeyince yurda gitmiş. Kimsesizliğin ne olduğunu annem de biliyor. Kendini çocuklara yardım etmeye adadı. Yakında kanserli çocuklar için yardım toplayacak, büyük bir organizasyon olacak birlikte gideriz."

"Gelmeyi isterim. Bu arada unutmadan söyleyeyim bir hafta sonra evde parti düzenliyoruz." Tam bir şey söyleyecekti ki onu durdurdum.

"Sen sormadan söyleyeyim gayet iyiyim."

"Yine de parti fikri çok hoşuma gitmedi. O zamana kadar burada mı kalacaksın?" Başımı salladım, yüzü düştüğünde yanağından öpüp geri çekildim. "Ben şimdi gidiyorum, yarın haberleşiriz." Dudağımın kenarına öpücük bıraktı. "İyi geceler."

"İyi geceler." Boynundaki kollarımı çözüp ondan uzaklaştım. O da istemeyerek benden ayrıldığında arkasını dönüp arabasına bindi. Gözden kaybolduğunda kapıyı kapatıp içeri geçtim. Mina hala bahçedeydi ve gidip yanına oturdum.

"Sevgi böcekleri." Mina'ya döndüm.

"Ne?"

"Kızım siz olmuşsunuz, çokta güzel olmuşsunuz. Merak edip eve kadar gelmiş Demir'in seni sevdiği buradan bile belli oluyor. Yeni çiftimiz hayırlı olsun, darısı başıma." Mina'nın son cümlesine güldüm.

"Hiç gülme, hayalimde ikimizin erkek arkadaşı olup birlikte takılması vardı ama bil bakalım kimin erkek arkadaşı yok, dur ben söyleyeyim benim!"

"Yine takılabiliriz bunu biliyorsun değil mi?"

"Elbette biliyorum ama ya da dur ya neden şu an drama yaratıyorum ben bir erkek arkadaşa sırf kendimi yalnız hissediyorum diye ihtiyacım yok. Demir ile senin birlikteliğini kutlamalıyız, şampanya alıp geliyorum." Bir şey dememe izin vermeden kısa süre içinde elinde şampanya ve bardaklar ile geri döndü. Bardakları masaya bırakıp şampanyayı patlattık.

"En yakın arkadaşımın mutluluğuna.!" Bardaklarımızı hafifçe birbirine vurduk. Gülerek sohbet eşliğinde şampanyalarımızı içtik.

****
Saat öğlen ikiye gelirken okula dönüş için gerekli dilekçelerimi hazırlıyordum. Uyandığımda bir haftadan fazladır bakamadığım telefonumu açtığımda Demir'i aramış ve okula geri döneceğimi söylemiştim. Ardından telefona baktığımda bir sürü mesaj ve arama vardı. Bunlardan birinin geçenlerde alışveriş merkezinde karşılaştığım, sınıf arkadaşım olan Onur'dan olduğunu gördüm. Birçok kez aramış ve mesaj yazmıştı, ona geri döndüğümde bugün işlerim bittikten sonra buluşabileceğimizi söylemiştim. Hazırlanıp aşağı indiğimde Mina salonda telefon ile konuşuyordu, onu rahatsız etmeden koltuğa oturdum, dakikalar sonra telefonu kapattı ve bana döndü.

Şafak Vakti EsintisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin